7 Eylül 1991&8217;de il olan Bartın&8217;ı halen daha Zonguldak&8217;ın ilçesi zannedenler var.


Amasra&8217;nın haritadaki yerini gösterebilecek birçok kişi bulunurken Bartın&8217;ı il olarak bilen ve tanıyanların sayısı az.


Bunun en önemli nedeni tanıtım eksikliği.


Kendimizi yeterince tanıtamamışız.


Şu an Tekirdağ&8217;da görev yapan Kültür ve Turizm eski Müdürümüz Mehmet Altaş fuar fuar gezmesine, sergilere ve festivallere katılmasına rağmen tanıtımda arzu edilen mesafeyi bir türlü alamadık.


Demek ki bu tür etkinliklerin içinde daha çok yer almamız gerekiyor.


Fuarlar, sergiler, festivaller tanıtım için tek başına yeterli değil tabi ki.


Spor (özellikle futbol) kartını da oynamalıyız.


Amasra için çekilen sinema ve dizi filmlerin yaptığı tanıtımı Bartın için bir zamanlar Bartınspor yapıyordu.


Bartınspor profesyonel ligde top koştururken Bartın&8217;ın adını herkes duyuyordu.


Biliyorsunuz futbol geniş kitlelere hitap ettiği için çok önemli bir tanıtım ve reklam aracı.


Bartınspor 2. ligde ve 3. ligde oynarken Bartın&8217;ı tanıtıyordu.


Bu tanıtım sürekli olmadığı için Bartın&8217;ın adı zamanla unutuldu.


Bartın&8217;ı sadece Zonguldak&8217;ın ilçesi zannetmiyorlar Batman&8217;la da karıştırıyorlar.


Kulakları çınlasın eski Kültür ve Turizm Müdürümüz bir fuar anısını anlatırken Bartın manzaralı standımızı ziyaret eden bir kişinin kendisine &8220;Batman&8217;da deniz var mı?&8221; diye sorduğunu söylemişti.


Bartın&8217;la Batman&8217;ı sadece başkaları karıştırmıyor.


Bu karıştırmayı geçen hafta ilimizde günlük yayın yapan gazetelerden biri de yaptı.


Gazetede yer alan haberde Muğla&8217;da üniversite öğrencileri arasında çıkan kavgada silahla vurularak ağır yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Şerzan Kurt isimli gencin Bartınlı olduğu belirtiliyordu.


Halbuki öğrenci Batmanlıydı ve orada toprağa verilecekti.


Bartın&8217;ı Batman, Batman&8217;ı Bartın zanneden çok kişi var.


Bartın nire Batman nire. Arada 1237 kilometre mesafe var.


Gazeteciler bari bunu yapmasın.


Hazır lafı gazetelerdeki hatalardan açmışken geçen hafta gözümüze batan başka hatalardan, devrilen çamlardan da söz edelim.


Sulh Ceza Mahkemesi&8217;nde görevi ihmal iddiası ile yargılanan Valilik eski Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Nurettin Erol ve Bülent Göçmen hakkında verilen beraat kararı iki gazetede &8220;şikayetçi şahsın açtığı dava sonucu&8221; diye yanlış bir ifadeyle yer aldı.


Ceza davalarını şahıslar açmazlar, Cumhuriyet Savcıları açarlar.


Doğrusu falan şahsın şikayeti sonucu açılan davada diye olacaktı.


Demek ki gazeteci bilgili olacak. Bilgili olacak ki doğru bilgilendirecek.


Yine bir gazetede Çilek Festivali kapsamında düzenlenen &8220;Bina kimlikleri&8221; konulu sergide Vali İsa Küçük&8217;ün yaptığı konuşmayı özel haber diye verildi.


Birçok gazetecinin takip ettiği etkinlikte yapılan konuşma özel haber olmaz.


Nitekim biz bu haberi Vali Küçük&8217;ün yıkılan eski tarihi orta okulla ilgili sözlerini vererek hemen ertesi günü yayınladık.


Bartınspor 3. lige terfi maçlarına veda edeli iki haftayı geçti.


Bir gazete halen daha &8220;Bartınspor&8217;a 3.lige terfi müsabakalarında başarılar dileriz&8221; diyor.


Bir başka gazete Bartın&8217;la doğrudan ilgisi olmayan konularda yerel haber imal edip milletin gözünün içine baka baka çakma haber yapmaya devam ediyor.


Bir gazetenin sahibinin yeniden resmi ilan almaya başladığı için artık sesi soluğu kesildi.


İki gazete (nasıl olsa öyle de resmi ilan alınıyor böyle de) bizde birkaç gün önce çıkan haberlerle çıkmaya, bayat yayın yapmaya, gündemi geriden takip etmeye devam ediyor.


Bir gazete bir başka gazetede bir gün önce yayınlanan haberlerin biraz değiştirilmiş haliyle kopyası gibi çıkıyor.


Başlıklar ve giriş cümleleri farklı, münderecat aynı.


Bir de yazarlara asılma olayı var.


Gazetemizde konuk yazar olarak turizm konusunda yorumlar yapan İsmail Aktaş&8217;a bazı gazeteler &8220;bize de yaz, bize de yaz&8221; diyorlarmış.


Zihniyete bakar mısınız? Böyle gazetecilik ilerler mi?


Kültür ve Turizm Müdürlükleri ayrı iken Bartın&8217;da Turizm Müdürlüğü yapan Sayın Aktaş, emekli odluktan sonra turizm konusunda sahip olduğu engin deneyim ve tecrübeyi gazetemize yazdığı yazılarla okurlarımıza yansıtıyor.


Profesyonel turist rehberi olarak da ayrıca yöre turizmine hizmet eden İsmail Bey&8217;le özel dostluğumuz var, övünmek gibi olmasın gazetemizde eli ayağı düzgün bir gazete, işte bunların etkisiyle geldi, bizim gazeteyi tercih etti.


Duymama göre iki gazete kendisinden yazı istiyormuş.


Bizde çıktıktan sonra mahsuru yok dedim.


Nasıl olsa kullanılmış haber kullanıyorlar, kullanılmış köşe yazısını da pekala kullanabilirler.


Gazeteler aynı haberlerle çıktıkları yetmezmiş gibi aynı köşe yazılarıyla da çıkacaklar.


Vallahi pes doğrusu.


Gazetelerin gazetecilerin eksiğini gediğini, hatasını yanlışını söyleyince bana &8220;neden böyle konuşuyorsun, sen ombustman mısın?&8221; diyorlar.


Birisinin bu işleri yapması lazım. Meydan boş kalırsa olmaz.


Mesleğe 1989&8217;da başladım. 22 yıllık gazeteciyim.


Her ne kadar ombustmanlık için yeterli deneyim, tecrübe, bilgi ve birikime sahip olsam da aslında bana varıncaya kadar bu işleri yapması gereken büyüklerimiz var ama onlar bu hataları yapanların koluna girip çıkmakla meşgul oldukları için bu işi kendime görev bilerek


mecburen ihaleyi üzerime aldım.


Biliyorsunuz ara sıra öz eleştiri de yapıyorum.


Falan konuda hatalıyız, aslında böyle yapmalıydık diyebiliyorum.


Haksız yere olsa bile cevap ve düzeltme hakkına saygılıyız.


İğneyi başkalarına, çuvaldızı kendimize batırabiliyoruz.


Şahsen kendimin ve gazetemizin hataları da dahil olmak üzere kimin ne yanlışı varsa hiç çekinmeden söylememiz, yüzüne vurmamız gerekiyor.


Son yıllarda ayağa düşen bu mesleğin başka türlü ayağa kalkması mümkün mü?


Gazeteciler ve gazeteler hatalarını, yanlışlarını, eksiklerini bilecekler ki kendilerine çeki düzen verecekler.


Var mı bunun başka bir izah tarzı?




Bugün kendinize bir iyilik yapın; sigarayı bırakın



Çağımızın vebası sigaraya karşı verilen savaşta özel günlerin önemli bir yeri var.


Bu günlerde yapılan açıklamalar ve düzenlenen etkinliklerde verilen mesajlarla tiryakiler sigarayı bırakmaları konusunda teşvik ediliyor.


Geçen 9 Şubat böyle bir gündü.


31 Mayıs&8217;ta öyle. Bugün Dünya Sigara İçmeme Günü ya da bir başka deyişle sigarayı bırakma günü.


Böyle günler çok güzel bir fırsat.


Sigara içmek akıl kârı bir iş değil. İçenler kendi paralarıyla kendilerini zehirliyorlar. Sadece kendilerini de değil çevresindekileri de.


Son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler de zaten içmeyenleri içenlerden korumayı amaçlıyor.


Yasal düzenlemeler sigara içmeyi kısıtlayarak oldukça güçleştirdi.


Bartın&8217;da son günlerde denetim yapıldığını ve sigara içilen işyerlerine ve içen kişilere para cezası uygulandığını duyuyoruz.


Bu gelişmeden sizleri büyük bir sevinçle haberdar etmek isterim.


Denetimlerin artırılmasını ve sigara içilen bütün işyerlerine para cezası yapılmasını bekliyoruz.


Sigara paketlerinin üzerinde büyük puntolarla &8220;sigara öldürür, süründürür, kanser eder, mahveder&8221; gibi yazılar yazıyor ya şimdi paketlerin üzerine sigaranın zararlarını anlatan resimler de konuyor.


Bu yazılara ve resimlere bakarak sigara içmeye devam edene ne demek lazım, siz söyleyin.


Benim söyleyeceğim şudur;


Artık sigara içen kişilere ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor.


Ben 18 Şubat 2005&8217;den bu yana sigara içmiyorum.


Bıraktım kurtuldum. Hayatımı 5 yıldır sağlıklı yaşıyorum.


Eğer sizde hayatınızı sağlıklı yaşamak istiyorsanız benim gibi yapın.


Bugün sigara içmeme ve bırakma günü. Bu özel günde kendinize bir iyilik yapın; hemen sigarayı bırakın.