Çetin Asma´nın hazırladığı "Bartın´da yerel basın" isimli kitap için yapılan yemekli tanıtım toplantısı birçok açıdan dikkat çekiciydi.

Kitabın yayınlanmasını sağlayan Bartın Belediyesi tarafından düzenlenen toplantı hem gazeteciler hem de protokolden üst düzeyde ilgi gördü.

Toplantıda eskisi yenisi, çalışanı çalışmayanı, emekçisi emektarı, patronu muhabiri çok sayıda gazeteci vardı.

Belediye çalışanlarının katılımı ile daha da renkli bir görünüm kazanan organizasyon iyiydi ama özellikle oturma düzeni açısından aksayan yönler bulunuyordu.

Bu kadar gazeteciyi bir araya getirmek kolay değil tabii ki.

Belediye güzel bir plan yapmış ama kendisini üstün gören ve benim yerim orası değil burası düşüncesiyle hareket eden bazı kişiler bu plana uymak istememiş.

Mesela şahsın biri gazete sahipleri için ayrılan bölümde oturmak yerine gitmiş protokolün masasına kurulmuş.

Hem de istemediği, beğenmediği, çalışmıyor dediği, resmi ilanda hakkının yendiğini ve bu yüzden hakkını helal etmeyeceğini söylediği, bir ara yazdığı yazılarla haftada bir tayinini çıkardığı Vali Bey´in karşısına geçmiş.

Bütün gazete sahipleri kendilerine ayrılan masalarda, kendisini ayrıcalıklı, avantajlı, üstün, en önde, birinci sırada, tepede gören bu şahıs protokolün masasında.

Üstelik beğenmediği Vali´nin elinden bir de kitap almış.

Şahsen ben olsaydım bu durumda bırakın ilin valisinin masasına oturmayı, karşısına geçmeyi yanından geçerken ve elinden kitap alırken bile utanırdım, sıkılırdım, yüzüm kızarırdı.

Demek ki herkesin derisi farklı.

Bazılarının ki kızarmayan cinsinden.

Gazeteciler Valileri elbette eleştirebilirler.

Ancak bu eleştirilerin doğru, haklı, isabetli, insaflı ve yapıcı olması gerekir.

Eleştirilerini bu temeller üzerine oturtan bir gazetecinin tabii ki utanmasına, sıkılmasına, yüzünün kızarmasına gerek yoktur.

Bu şahsın eleştirilerini bunlarla bağdaştıramadığımız için kendisini Vali Bey ile aynı fotoğraf karesinin içine yakıştıramıyoruz.

Eleştirilerin resmi ilandan kaynaklandığını, yani şahsi çıkardan dolayı olduğunu biliyoruz.

Sadece eleştiri olsa iyi, suçlamalar ve töhmet altında bırakmalar da var.

Çalışan ve çalışkan olan bir Vali´ye siz kalkacaksınız "kitap yazıyor, çalışmıyor" diyeceksiniz, resmi ilan mevzuatına uymadığın için ilanda sıkıntı yaşayacaksın ve bunu Vali´den bileceksin, ondan sonra da adamın hakkında atıp tutacaksın.

Bunu kimse yemez.

Çalışmayan bir Vali´yi hükümet bu kadar sene bir yerde tutmaz.

Hem sonra orada protokol masasına oturması gereken o kadar çok kişi var ki.

En başta 88 yıllık gazetenin sahibi var.

Sonra yine bir büyüğümüz olan ve Hürbartın ile Bartın´da yerel basına önemli katkıları bulunan Zekai Altınay ile Bartın Postası´nın sahibi olarak aynı katkıyı yapan Erkan Aşçıoğlu var.

Senden benden yaşça büyük olan, çalıştıkları döneme damgalarını vuran gazeteciler var.

Gazeteci Demeklerinin Başkanları var.

Bunların hiçbiri protokol masasında değil sen protokol masasındasın.

Maşallah. Böyle devam et.

Gecenin fotoğraflarına bakınca Bartın´ın gazete ve gazeteci açısından oldukça bereketli bir yer olduğu da görülüyor.

Bir yanda eskiler bir yanda yeniler.

Kimler gelmiş kimler geçmiş.

Görüntüler insana "bu memlekette bu kadar çok gazeteci var mıymış?" da dedirtiyor.

Çetin Asma´ya gelince; mutluluğuna diyecek yoktu doğrusu.

Hem geçmişi 1924 yılına uzanan, Cumhuriyetle yaşıt Bartın basınında ilk yayınlanmış kitabın altında imzasının bulunması hem de bu kitap vesilesi ile bu kadar gazetecinin bir araya gelmesi mutluluk vericiydi.

Aynı mutluluk Belediye Başkanı Cemal Akın´da da var.

Başkan Akın´da belediyenin kültür yayınlarına bir yenisini daha eklemenin sevinci ve heyecanı içinde görülüyor.

Bu da fotoğraflara yansımış zaten.

Bartın basınını, gelmiş geçmiş basın yayın kuruluşlarını ve gazetecileri anlatan bu kitaptan şahsıma ayrılmış olanı geceye katılmadığım için alamadım.

O nedenle kitap hakkında "iyidir, kötüdür, yeterlidir, yetersizdir" diye yorum yapamıyorum.

inşallah bunu da kitapla tanışınca yapacağım.

Ancak şunu söyleyebilirim ki Bartın basınından çok kitap çıkar.

Dramı, komedisi, trajedisi, destanı, romanı daha ne eserler yazılır.

Ömrümüz olur da inşallah bunları da görürüz.

Çetin Asma´nın eseri bu alanda bir ilk oldu.

Bunu arkasının geleceğine ve değişik konularda daha başka kitapların yazılacağına inanıyorum.

Kendimden pay biçecek olursam sadece köşe yazılarımın içinden seçme yapıp derleyip toparlasam en az üç kitap eder.

Bir de 20 yılı aşkın bir süredir bu meslekte olduğum için edindiğim deneyim ve tecrübelerle biriktirdiğim anılar var.

Bunlardan da üç-beş kitap çıkar.

Gördüğünüz gibi sadece benden en az 7 kitap çıkıyor.

Bir ara niyet etmiştim, hazırlıklara da başlamıştım.

Vakit bulup da tamamlayamadım.

inşallah önümüzdeki günlerde bu konuda bir gelişme olur.

Mesleğimize ve Bartın´a kitap kazandırmayı çok isterim.

Umarım vakti zamanı geldiğinde bunu da görürüz.

Buradan ezan konusuna geçiyoruz.

Bu konuda saçma sapan yorumlar yapılıyor.

Hocalarımız gayet güzel okuyorlar.

Nihayetinde onlar şarkıcı değil.

Anlaşılan bunların kulakları Ramazan aylarında, bu ayın yüzü suyu hürmetine şarkıcılar tarafından okunan ezanlara fazla alışmış.

Ezanlardan memnunuz.

Hocalarımız gayet güzel okuyorlar.

Sendikalarımız da zaten bu konuda açıklama

yaparak gerekli cevabı verdi.

Birkaç kişi ezanı şarkı gibi istiyor, bu haliyle beğenmiyor olabilir.

Genel kanaat benim düşündüğüm gibidir.

Ezanı eleştirenler bir zamanlar cenaze ilanlarına da takmışlardı.

Bunlar belediye hoparlöründen verilen ilanlarda köylerin cenazelerinin duyurulmasının gereksiz olduğunu, insanların çok cenaze ilanı duyduklarında morallerinin bozulduğunu söylemişlerdi.

Bu eleştiriler dikkate alınmadı.

Cenaze ilanları devam ediyor.

Köylerdeki vefatlar verilen ilanlar sayesinde şehirdeki tanıdıkları ve yakınları tarafından öğreniliyor.

Cenaze ilanları gibi ezanlardan da rahatsız olanların sayısı az.

Kimsenin ileri geri konuşarak din görevlilerimizin morallerini bozmaya hakkı yok.

Herkes haddini bilsin.

Herkes gazetesine baksın, nasıl daha iyi gazetecilik yapabilirim diye düşünsün.

Mevkutelerimizdeki gazetecilik yanlışlarına gün geçmiyor ki yenileri eklenmesin.

Adı halk olan mevkutenin bu konuda maşallah ı var.

Son marifetleri yine tekrar haber.

Muhasebeciler Günü açıklamasını iki gün üst üste vermişler.

1 Mart tarihinde Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası´ndan gelen açıklamayı yayınlamışlar.

2 Mart tarihli sayılarında da başlık farklı resimler değişik ama yazı aynı.

Bir gün önce kullandıkları yazıyı bir kez daha kullanmışlar.

Aynı metni tekrar etmişler.

Bu şekilde gazete doldurmak kolay.

Yap haberin tekrarını, yayınla başka gazetede çıkmış bayat haberi, al sana gazete.

Bu gazetenin sahibine kaç kere söyledim.

Büyüğü olarak nasihat ettim.

"insanlara, kurumlara, kuruluşlara sataşma, gazetene bak, az hatayla, mümkünse hiç hatasız" çıkmaya çalış" dedim.

Dinleyen kim.

Hâlbuki beni dinlese, yani yaptığım eleştirilerden ders alsa, gazetesi bugün tekrar ve bayat haberden kurtulmuş, Türkçe hatalarından arınmışya da bu hataları en aza indirmiş bir şekilde daha iyi bir konumda olurdu.