Büyüklerimiz mart ayına dert ayı der.

Bunun nedeni bu ayda gelir vergisi beyannamelerinin verilmesi, 15&[#]8217;i yaz 15&[#]8217;i kış olan bu ayın kapıdan baktırıp kazmayı küreği yaktırmasıdır.

Havaları görüyorsunuz.

Bir sıcak bir soğuk.

Bir kar yağıyor, bir yağmur.

Bir güneş açıyor, bir rüzgâr esiyor.

Bu durumda, yani havaların değişken olmasında cemrelerin etkisi de var tabii ki.

Birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düşen &[#]8220;baharın müjdecisi&[#]8221; cemrelerle birlikte bahara da merhaba demiş olduk.

Beşinci dalga olmazsa kuvvetle muhtemel kış mevsimini geride bırakmış olacağız.

Doğa kış uykusundan uyanacak ve meyve ağaçları, çiçekler, bitkiler çiçeğe duracak.

Böcekler canlanacak.

Kuş sesleri ovalara yayılacak.

Kışın kirli havası yerini temiz, bol oksijenli, pırıl pırıl, berrak bir havaya bırakacak.

İnsanın bahar gibisi var mı be diyesi geliyor.

İlkbaharın ilk ayı olan mart ayının bir özelliliği olarak bugünlerde muhasebeciler, mali müşavirler, defterdarlık ve vergi dairesi personeli harıl-harıl çalışıyor, gelir vergisi beyannameleri veriliyor, vergiler hesaplanıyor.

Gerçi bir mevkute rekortmenleri beyannameler verilmeden açıkladı ama olsun.

Siz onların kusurlarına bakmayın.

Öğrenecekler, öğrenecekler.

Hatalarını başlarına kaktıkça öğrenecekler.

Biraz zaman tanıyalım.

Şu sıralar hazırlığı süren yeni rekortmen listesini az çok tahmin edebiliyoruz.

Hastası ve ustası bol bir il olduğumuzdan ilaç satışları çok olduğu için her zaman ki gibi listede yine eczacılar ön planda olacak.

Bir de kediler var.

Rekortmen listesinde değiller merak etmeyin.

Onların vergiyle rekorla işleri yok.

Biliyorsunuz bu ayda dama çıkıyorlar.

Şubat sonundan itibaren koro halinde çıkan ve ortalığı yıkan kedi sesleri mart ayının başladığının habercisidir.

Bazı insanlar vardır, onlar da mart kedisi gibidir.

Kediler gibi yaparken bağırırlar.

Bunlara inanmamak gerekir.

Yalandan yere kendi durumlarını çok farklı gösterirler.

Önceki yazımda Çetin Asma&[#]8217;nın sözü üzerine gazetecilerin tarihe not düşmeleri konusuna değinmiştim.

Mesleğimizin ne kadar önemli olduğunu herhalde iyice vurgulayabilmişimdir.

Gazeteci cemreler ne zaman düşecek, hangi aylarda vergi beyannamesi verilecek, vergi ödemesi nasıl yapılacak, dini ve milli bayramlar ne zaman kutlanacak, adli tatil, adli yıl açılışı, avukatlar günü, tıp bayramı, özürlüler günü, sigarayı bırakma günü gibi özel günlerin tarihlerini ve amaçlarını bilecek.

Bilecek ki kamuoyunu doğru bilgilendirecek.

Gazeteciliğin çeki düzene girebilmesi için bu mesleğin öncelikle her eline kâğıt kalem alanın boynuna fotoğraf makinesi takanın yapabileceği bir meslek olmaktan çıkarılması lazım.

Bunun için bu mesleğin sadece okulunu bitirip diploması olanlar tarafından yapılması taraftarıyım.

Aynen doktorlar, mühendisler, eczacılar, hakimler, savcılar, öğretmenler, akademisyenler gibi.

Okul mezunu olmanın bu mesleği yapabilmek için tek başına yeterli olmadığını bilsem de birçok okul mezununun bırakın haber yazmayı doğru dürüst cümle kurmaktan bile aciz olduğunu görsem de aklıma bundan başka çıkar yol gelmiyor.

Bu, mesleğin şu an içinde bulunduğu durumdan iyidir.

En iyisi okul ve diploma şartı getirirsiniz, olur biter.

Böylece her isteyen bu işin içine giremez.

Önerimin dikkate alınmasında kamu yararı, meslek menfaati var.

Bu konuda yasal bir düzenleme yapılırsa çok iyi olur.

Bizim gibi mesleğin eski saygınlığını ve itibarını kazanmasını isteyen gazeteciler de rahat eder, bu meslekte rahat eder, toplum da rahat eder.

Meslekten devam ediyoruz:

Eski vilayetimiz Zonguldak&[#]8217;ta gazetecilik adına güzel işler yapan Karaelmas Gazeteciler Derneği hazırladığı yeni bir projeyle her ay mesleki alanda önemli isimleri kente getirerek mesleki bilgi paylaşımı toplantıları gerçekleştirecek.

İlk toplantı 10 Mart günü Ticaret ve Sanayi Odası Salonu&[#]8217;nda yapılacak.

Konuları &[#]8220;Fotoğrafçılık&[#]8221;, &[#]8220;İnternet gazeteciliği&[#]8221; ve &[#]8220;Sosyal medya&[#]8221;

Dernek yönetimini eğitime önem verdikleri için kutluyoruz.

Gelişmeleri takip ediyorlar ve üyelerini bilgilendiriyorlar.

Derneğin bu konuda geçmişte yaptığı birçok çalışma var.

Eğitim çok önemli.

Özellikle bizim meslekte.

Darısı Bartın&[#]8217;daki derneklerin başına.

Komşuda pişsin bize de düşsün.

Yazının burasında söz okurların:

Bartın şehri bence deniz şehri olmalı ve limana doğru büyümeli bir kıyı sahil şehri olmalı. Biraz içerde kalıyor, yeni yerleşim alanları kıyıya doğru yapılmalı ve denizin nimetlerinden faydalanmalı (Adnan Yansız, Zonguldak)

Çok zor değil. Eski terminalin arkasından büyük yolcu teknelerini dolmuş gibi yapın. Yazın Amasra, Çakraz, İnkumu çalıştırın, rekor kırar Bartın turizmi.

Böyle olması lazım.

Çünkü Amasra&[#]8217;ya gelen kişi bir ya da iki saat sonra sıkılıyor.

Yapacak bir şey bulamıyor.

Turisti uzun süre tutmak lazım. Bu da çeşitli aktiviteler ile mümkün olur. (Barış Demirbaş, Zonguldak)

Bu yorumlar tarihi evler ve ırmakla ilgili yazılarımız üzerine yapıldı.

Bu yorum da Vergi Haftası ve mükelleflere verilen plaketlerle ilgili:

2010 plaketleri niye 2012&[#]8217;de verildi anlam veremedim. 2011&[#]8217;de unutmuşlar mı yoksa plaket yaptıramamışlar mı?

Ayrıca eski yıllarda ilk 10 mükellefe verilirdi niye 5&[#]8217;e düştü? Plaketler mi pahalandı yoksa 5&[#]8217;den sonrasının önemimi yok.

Diğer Defterdarlıklarda ilk 10&[#]8217;a verilirken Bartın&[#]8217;da tasarrufa mı geçmişler. Bir aralar TSO&[#]8217;da veriyordu.

Onlarda bütçeleri sarsılmasın diye kaldırdılar mı bu plaket olayını? Plakete harcanan para çok mu geldi ki?

Bu arada 6. veya 10. mükellef değilim yanlış anlaşılmasın.

SGK&[#]8217;da bir kaç senedir istihdamla ilgili plaket veriyordu ama ilk 10&[#]8217;a. Onlar da pek amatördü bu konuda.

Yüzlerce çalışanımız varken her nedense bizim şirket gözlerinden kaçmıştı. 2 sene boyunca bizde gülmüştük. Plaket meraklısı değiliz diye.

Elimize bir yazı vermişlerdi pardon tarzında bir teşekkür, bizde masaya serip üzerinde kahvaltı yapmıştık. Heyy gidi günler hey. (Tarkan Günay)

2012&[#]8217;de 2010&[#]8217;un rekortmenlerine plaket verilmesinde anlaşılmayacak bir şey yok Tarkan kardeşim.

Bu tamamen Vergi Haftasının zamanlamasıyla alakalı bir konu.

Vergi Haftası şubatta değil de mayısta kutlansa hem gelir hem de kurumlar vergisi rekortmenleri bu süre içinde belli olacağı için o vergilendirme yılının plaketi bir sonraki yıl verilmiş olur.

Bu kadar basit.

5&[#]8217;erden 10 mükellef değil de 10&[#]8217;ardan 20 mükellef niye değil konusuna gelince tabii olabilir.

Daha iyi, daha teşvik edici olur.

Defterdarlığımızın bunu değerlendireceğini umarım.