Zorunlu eğitimin üniversiteyi de kapsayacak şekilde uzatılması gerekir diye düşünüyorum.

Eğitim şart diyoruz ya işte size eğitimli toplum olmanın en güzel yolu.

Anaokulu&[#]8217;ndan başlayıp ilköğretim ve lise ile devam eden eğitimi üniversite ile tamamlamak lazım.

Nasıl olsa her ilde üniversite var.

Bunların sayısını biraz daha artırırız olur biter.

Üniversite sınavlarını da kaldırmaktan söz etmiyoruz.

İşte size formül.

Yapın zorunlu eğimi 15, hatta 20 yıl, herkes liseden sonra üniversiteye devam etsin.

Gerekirse iki üniversite birden bitirsin.

Herkesin üniversiteye gidecek maddi gücü yok derseniz, ben de size ona da formül bulunur, demokrasilerde çareler tükenmez derim.

Bana göre bugün yaşadığımız birçok sıkıntının altında eğitimsizlik (cehalet) yatıyor.

En basitinden bizim meslek.

Yapılan seviyesizlikleri, mesleği kişisel çıkarlara alet etmeleri, kişilere, kurumlara, kuruluşlara sataşmaları görüyorsunuz.

Bütün gazeteciler eğitimli, bilgili, görgülü olsalar böyle mi olur.

Allah bu toplumu, bütün insanlığı cahil gazeteciden korusun.

Sayın Valimizin de bir konuşmasında işaret ettiği gibi terörün ve depremde meydana gelen hasarların sebebi de cahillik.

Yani eğitimsizlik.

Oysa malzemeden çalmasak, binaları deprem yönetmeliklerine uygun bir şekilde dayanıklı yapsak bu yıkımı, tahribatı, kayıpları az yaşayacağız, belki de hiç yaşamayacağız.

Bakın terör örgütlerine; üyelerinin çoğu beyinleri yıkanmaya müsait kişiler.

Yani eğitimsizler.

Bugün yaşadığımız sorunların çoğu cehaletten kaynaklanıyor.

Bu yüzden cinayetler işleniyor, yuvalar yıkılıyor, ocaklar sönüyor.

Birçok kişi kendi kanunlarını uygulamaya kalkıyor.

Eğitimli insanlar sorunları konuşarak, tartışarak halletmeye çalışırlar.

Eğitimsiz olanlar ise kaba kuvvetle.

Bu örnekle aradaki fark daha iyi anlaşılıyor herhalde.

Trafik konusunda yeterince eğitimli olsak, yeterli trafik bilgisine sahip olsak bu kadar çok kaza olur mu?

Elbette olmaz.

Eğitim her alanda çok önemli.

Bu konuya girmemizin sebebi hükümetin ilköğretim sisteminde yapmak istediği değişikliktir.

Biliyorsunuz hazırlanan kanun teklifine itirazlar var.

Basına yansıyan bilgilere göre zorunlu eğitim 8 yıldan 12 yıla çıkarılacak ama 4 artı 4 artı 4 şeklinde.

Yani ilk 4 yılı zorunlu, diğerleri kesintili.

CHP Kadın Kolları yaptığı açıklama ile buna tepki gösterdi.

Açıklamada zorunlu eğitimin 12 yıl kesintisiz olması isteniyor.

Eğitim Sen ise 8 yıl olarak uygulanan kesintisiz eğitimin 15 yıla çıkarılması gerektiğini savunuyor.

Ben de aynı düşüncedeyim.

15 yıl olsun ki insanlar üniversite eğitimine varıncaya kadar alsın.

Diyeceksiniz ki herkes üniversite mezunu olursa onlara nasıl iş bulacağız.

2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmekten söz ediyoruz.

Böyle bir iddiası olan bir devlet bu sorunu da çözer merak etmeyin.

Hazır lafı eğitimden açmışken Yenice Trabzonspor Taraftarları Derneği&[#]8217;nin geçenlerde bu konuda çok önemli bir faaliyeti oldu.

Bu faaliyet öğrencilere yönelik Türkçe konferansıydı.

Bir taraftar derneği çıkıyor, Türkçe konferansı düzenliyor.

Takdire şayan bir durum.

Dernek Başkanı İbrahim Yaylı ile geçen yıl gazetemizi ziyaretinde tanışmıştık.

Bize bu konuda bilgiler vermişti.

Kendisi bölgesel işbirliği ve dayanışmaya önem veriyor.

Çalışmalarını sadece Yenice ilçesi ya da bağlı olduğu Karabük vilayeti ile sınırlı tutmuyor, Bartın ve Zonguldak&[#]8217;ı da kapsayacak şekilde projeleri var.

Yenice&[#]8217;deki konferansta Türk Dil Kurumu uzmanı Türkçe konusunda önemli bilgiler verdi.

Bu konferansın öğrencilere mutlaka büyük faydası olmuştur.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Alman Konrad Adenauer Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen yerel medya eğitim seminerlerinin de en önemli ve kaçırılmaması gereken bölümü bana göre Türkçe ile ilgili bölümdür.

1998&[#]8217;de Bolu&[#]8217;da katıldığım seminerde yazar Feyza Hepçilingirler&[#]8217;i dinlerken Türkçe&[#]8217;nin gazetecilikte ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamıştım.

Türkçe hayatımızın her alanında büyük önem taşıyor.

Gazetelerin bu konuda hatadan geçilmediği, bendenizin bu hatalardan ve genel anlamda yapılan gazetecilik yanlışlarından şu ana kadar 81 yazı çıkardığı Bartın&[#]8217;da (bakınız, memleketimden gazetecilik manzaraları) gazeteciler için mutlaka böyle seminerler, konferanslar düzenlenmeli.

Haber nasıl yazılır, cümle nasıl kurulur, kompozisyon nasıl hazırlanır, noktalama işaretleri nasıl kullanılır, olaylar nasıl anlatılır konularında dersler verilmeli.

İlimizdeki gazeteci derneklerinin mesleğimize yapacağı en büyük katkılardan biri budur.

Unutmayalım biz yazı satıyoruz.

Yazımız iyi olmazsa haberimizi kimse okumaz.

Haberlerin sadece başlıklarına ve resimlerine bakılmasının, yani okunmamasının sebebi işte budur.

Haberlerinizi okutmanız için Türkçe&[#]8217;yi doğru ve düzgün kullanmanız gerekir.

Bir de haber diline dikkat etmeniz lazım.

Tabii amacınız gazetecilik yapmaksa.

Yani böyle bir derdiniz varsa.

Tarihi evlerimiz

Tarihi Kentler Birliğinin 17-18 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilen Kastamonu toplantısından söz ettiğim yazıma eklenen bir yorumda tarihi binaların kentler için önemine dikkat çekiliyor ve bu öneme uygun bir şekilde hareket edilmesi isteniyordu.

Bartın&[#]8217;da çoğu ahşap 200&[#]8217;den fazla tescilli tarihi bina var.

&[#]8220;İlgisizlik ve bakımsızlık yüzünden bazıları yıkılan, bazıları da yıkılmaya yüz tutan ve birçoğu kaderine terk edilen bu yapıları Tarihi Kentler Birliği&[#]8217;nin de desteğiyle ayağa kaldıramaz mıyız?&[#]8221; demiştim.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından uygun koşullarda verilen kredilere de dikkat çekmiştim.

Milletvekilimiz Yılmaz Tunç da geçen hafta yaptığı açıklamalardan birinde bu konuya değinmişti.

Sayın Tunç, tarihi bina sahiplerini bakanlık ve TOKİ kredilerini kullanmaya çağırıyordu.

Bu kredileri kullanarak binalarını restore ettirip turizme ve gelecek nesillere kazandıranlar var.

Bu sayede birçok bina kurtuldu.

Çok güzel eserler ortaya çıktı ama bunlar yeterli değil.

Daha kurtarılmayı bekleyen çok bina var.

Milletvekilimiz Yılmaz Tunç&[#]8217;un çağrısı bu açıdan önemli.

Bu çağrıyı hatırlatarak yineliyoruz.

Hükümet tarafından bir kısmı hibe şeklinde verilen ve uygun koşullarda sunulan kredi imkânlarından istifade ederek daha fazla tarihi binamızı kurtarabiliriz.

Turizmi çeşitlendirmemiz gerekiyor.

Tarihi evler bunun için bulunmaz fırsat.

Evlerimiz de ırmağımız gibi bizim için büyük zenginlik.

Bu zenginliğimizi değerlendirmeliyiz.