Hani bizim kâh adına &[#]8220;ortaya karışık&[#]8221; kâh &[#]8220;oradan, buradan, şuradan&[#]8221; dediğimiz konudan konuya atlayıp her telden çalan yazılarımız var ya işte bu yazı da onlardan biri.

İlk konumuz içinde bulunduğumuz vergi haftası kutlamaları.

Biliyorsunuz bu hafta topluma vergi bilinci aşılamak, verginin önemini anlatmak, idare mükellef ilişkilerini geliştirmek ve bunların sonucunda vergi gelirlerini artırmak amacıyla düzenleniyor.

Bu dediklerim etkinliklerle gerçekleştiriliyor.

Mükellefler ziyaret ediliyor, okullarda faaliyetler yapılıyor, basın açıklamalarıyla mesajlar veriliyor.

Haftanın anlam ve önemine binaen özellikle ödediğimiz vergilerin bize hizmet olarak geri döndüğü vurgulanıyor.

Dolayısıyla vergi demek hizmet demek.

Vergi demek topluma bu hizmetleri sunan devletin personelinin maaşı demek.

Vergi demek kalkınma demek.

Yol, su, okul, yeni iş sahaları, istihdam alanları demek.

Ekonomik büyüme demek.

Sosyal adaleti düzenlemek demek.

İyi bir gelecek demek.

Demek oğlu demek.

Bu kadar önemli yani.

Özellikle sosyal adaleti düzenlemesi çok önemli.

Demek ki vergi ne kadar doğru, düzgün ve yeterli toplanırsa sosyal adalet o kadar düzenli ve dengeli olur.

Bartın&[#]8217;ı bu açıdan nasıl değerlendirmeliyiz?

Sosyal adaletimiz ne kadar düzenli?

Sayın Valimizin yaptığı açıklamaya göre ilimizin vergi gelirlerinde her geçen yıl artış görülüyor.

Geçen yıl tahakkuk eden vergi (yani beyan edilen vergi) 160 milyon lira.

Toplanan vergi ise 100 milyon liranın üzerinde.

Tahakkuk sadece mükellefin beyanıyla olmuyor.

Devletin tahakkuk ettirdiği vergiler de var.

Yapılan denetimlerde usulsüz beyan, sahte ya da hatır veya para karşılığı temin edilen faturalarla giderleri fazla göstererek vergiden kaçındığı ve bu şekilde vergi kaçırdığı tespit edilen mükelleflere kesilen cezaların yansıması olan bu tahakkukun ne kadarı toplanıyor, toplanabiliyor acaba?

Bartın&[#]8217;da bildiğim kadarıyla devletin yüklü miktarlarda vergi ve vergi cezası alacağı var.

2009 yılında sadece iki gazeteye kesilen ceza 5 milyon (eski parayla 5 trilyon) liraydı.

Bunun gibi başka örnekler de var.

Bu paralar tahsil edildi mi?

Edilmediyse eğer alınan ve alın(a)mayan vergiler Bartın&[#]8217;ın sosyal adaletini nasıl düzenliyor dersiniz.

İki gazetenin 5 milyonluk vergi cezası sadece bir örnek ve bunu bildiğimiz için söylüyoruz.

Kamu vicdanı rahatsız olduğu için dile getiriyoruz.

Devlet alacağı varsa almalı.

Almayacaktıysa, üzerine gitmeyecektiyse bu gazeteler boşuna mı kapandı o zaman.

Gazeteler, gazete sahipleri, gazeteciler vergilerini düzgün vermeli.

Topluma vergi konusunda örnek olmalı.

Çalışan gazeteciler olarak bizler de vergi mükellefiyiz.

Bizler de maaşlarımızdan yapılan kesintilerle vergilerimizi veriyoruz.

Sadece vergi mükellefi değiliz, konunun önemini duyurmakla da mükellefiz.

Gazetecilerin vergilerini vermeleri çok önemli.

Çünkü örnek olmak zorundalar.

Gazetesinde topluma vergi bilinci aşılayan, verginin öneminden bahseden bir gazeteci ya da gazete sahibi vergisini ödemiyorsa çelişkili bir davranış ortaya koymuş olur.

Mesela adamın ya da kadının gazetesinde vergilendirilmiş kazanç kutsaldır, vergi vatandaşlık görevidir falan yazıyor ama kendisinin devlete eşek yüküyle vergi borcu varsa eğer işte bu olmadı.

Hem topluma böyle mesajlar vereceksiniz hem de kendi verginizi vermeyeceksiniz.

Bu vatandaşlara &[#]8220;sigara sağlığa zararlıdır, içmeyin, bırakın&[#]8221; diyen doktorların sigara içmeleri gibi bir şey.

Söylemle icraatın aynı olması, birbirini tutması gerekir.

Yoksa inandırıcı olamazsınız, güven veremezsiniz.

O zaman gazetende idarenin her yıl yayınladığı vergi yüzsüzlüğü rekortmen listesini nasıl yazacaksın.

Adama ya da kadına sen de vergi yüzsüzüsün demezler mi?

Vergi konusuna sonra devam etmek üzere geçiyoruz zorunlu eğitime.

Bu gidişle zorunlu değil sorunlu olacak ya neyse.

Önceki yazımızda eğitimin kesintisiz olarak üniversiteyi bitirinceye kadar devam etmesi gerektiğini savunmuştuk.

Nasıl olsa her ilde üniversite var, birer tane daha açarsınız olur biter dedik ama herkesi üniversiteye nasıl alacağız noktasında fikir beyan etmedik.

Olayın bu yönü eksik kalmış.

O da bu yazıya kısmetmiş.

Bunu da üniversite sınavlarını kaldırarak yapacağız.

Zaten bu konu zaman-zaman gündeme geliyor.

Parti liderlerinin hemen-hemen hepsi yeri ve zamanı gelince üniversite sınavını kaldırmaktan söz etmiyorlar mı?

Sınavlar kalkar, herkes üniversiteye girer ve yüksek eğitimini alır, biz de bir güzel eğitimli toplum oluruz.

Aslında eğitim beşikten mezara kadar gerekli.

Hem gerekli hem zorunlu.

Buradan çok sevdiğimiz konulardan birisi olan gazetelerin olmazsa olmazı Türkçe-Edebiyat bölümüne geçiyoruz.

Futbolda şike davasının tutuklu sanıklarından Ali Kıratlı 8. duruşmada mahkeme başkanının kendisine &[#]8220;İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Bursa&[#]8221; maçı için yapılan konuşmaları sorması üzerine bakın ne demiş:

&[#]8220;Bu konuşmalar bizim işimizle alakalıdır. Edebiyat hocam beni görseydi herhalde asardı. Bazen kendi konuşmamdan ben de bir şey anlamıyorum&[#]8221;

Bir insanın konuşmalarının anlaşılmaz olması, karşısındakileri fevkalade rahatsız eder.

Eğer gazeteciyseniz yazdığınız haber veya yorum da anlaşılır olmalı.

Devrik cümlelerden oluşan Türkçe hataları ile dolu haber ya da yorumlarla okurlarınızın karşısına çıkmayın.

Çıkarsanız okunmazsınız.

Gazete okurları Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerinizin kulaklarını çınlatır.

Bu da hiç hoş olmaz.

Yazımızı yöremiz için büyük önem taşıyan tarihi binalarla bitirelim.

Tarihi binalarımızın önemini anlatan yazımıza Zonguldaklı bir okurumuz tarafından eklenen bir yorumu gelin birlikte okuyalım:

&[#]8220;Mesela Bartın&[#]8217;da diğer beton binaların da dış yüzeyine ahşap kaplama izolasyon yapılsa, o hava verilse nasıl olur, sanki ahşapmış gibi yapılsa.

Bu hafta sonu Amasra&[#]8217;ya gezmeye giderken Bartın&[#]8217;da durup mola verdim. Ve enine boyuna tarihi evleri İzmitli olan eşimle gezdim. Şunu iyice fark ettim ki apartman cehennemine boğulan Amasra&[#]8217;dan daha güzelmiş Bartın.

Bartın&[#]8217;ın içinden Amasra&[#]8217;ya tekne turu olsa arabamı Bartın&[#]8217;da bırakıp öyle giderim Amasra&[#]8217;ya.

Niçin geniş düşünceli ileriye dönük fikirlerimiz yok.

Belediye bu olanağı sağlasa benim gibi deniz aşığı binlerce kişi Bartın&[#]8217;a akın eder&[#]8221;

Yorum böyle.

Aktarmak bizden, değerlendirmek yetkililerden&[#]8230;