Bir diğer adıyla İzale-i Şüyu davasıdır. Genellikle miras yolu ile mirasçılara kalan paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz malda paydaşlar arasındaki ortaklığa son verilmek için açılan dava türüdür.

Bir taşınır ya da taşınmaz mal üzerinde hak sahibi olan paydaşlar kendi aralarında malı ne şekilde pay edeceklerine dair bir mutabakata vararak ortaklığa son verebilirler. Ancak, paydaşlardan biri dahi paylaşım konusunda diğer paydaşlarla anlaşmaya varamaz ise paylaşıma konu mal ancak paydaşlardan biri diğer tüm paydaşlar aleyhinde izale-i şüyu davası açarak mal üzerine ortaklığın giderilmesini mahkemeden talep edebilecektir.

Paylaşıma konu malın kaç tane paydaşı/hissedarı var ise ortaklığın giderilmesi davasını açacak olan hissedar diğer tüm paydaşlara karşı davayı açmak zorundadır. Dava açılırken paydaşlardan biri dahi dava dilekçesine davalı taraf olarak dahil edilmemişse açılan davanın sonuçlandırılması yani davaya konu müşterek mal üzerinde ortaklığın giderilmesi mümkün olmayacaktır. Paydaşlardan birinin vefat etmiş olması halinde ise bu sefer açılacak olan davaya vefat eden paydaşın mirasçıları dahil edilmelidir. Vefat edenin adının bildirilmiş olması yeterli olmayacak olup mirasçılarının dava dilekçesinde belirtilmiş olması gerekir.

Ortaklığın giderilmesi , diğer adıyla izale-i şüyu davası taşınmazın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılmak zorundadır. Örneğin, taşınmaz Zonguldak İli Devrek İlçesi sınırları içerisinde bulunuyorsa burada yetkili mahkeme Devrek Sulh Hukuk Mahkemesi olacaktır. Aksi takdirde, yani Devrek İlçesi sınırlarında bulunan bir taşınmaz üzerinde ortaklığın giderilmesi için açılacak olan dava Zonguldak Adliyesi'nde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılırsa, hatalı açılan bu dava usulden reddedilerek Devrek Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilecektir. Bu durum da dava sürecinin uzamasına sebebiyet verecektir. Ayrıca belirtmemiz gerekir ki, ortaklığın giderilmesi davası bazı sınırlamalar hariç olmak üzere herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Paydaşlardan herhangi biri davayı her zaman açma hakkına sahiptir.

Davayı açacak olan paydaş, dava harcını ve gider avansını dosyaya yatırmakla yükümlüdür. Dava sürecinde de doğacak olan keşif harcı, bilirkişi ücreti ve masrafları yine davacı paydaş tarafından karşılanmak zorundadır. Ancak, davanın sonuçlanmasıyla yapılan tüm dava masrafları ve avukatlık ücretleri payları oranında paydaşlara yüklenir. Yani, davacı paydaş her ne kadar davanın başında ve dava sürecinde ödenmesi gereken harç ve masraf tutarlarını kendi cebinden ödemek zorunda olsa da dava neticesinde paydaşlar kendi payları oranında ödenen meblağları davacı paydaşa ödemek zorunda kalacaklardır.

İzale-i Şüyu davasına bakan yetkili sulh hukuk mahkemesi davanın sonunda iki şekilde karar verebilecektir. Hükmedilecek kararlardan biri "aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi" diğeri ise "satış suretiyle ortaklığın giderilmesi" şeklinde olacaktır.

Dava sürecinde paydaşlardan biri taşınmazın aynen taksimi suretiyle ortaklığın giderilmesini talep eder ise mahkeme öncelikli olarak aynen taksimin mümkün olup olmadığını araştırarak koşullar mevcut ise aynen taksime karar verebilecektir. Aksi takdirde aynen taksim mümkün değil ise taşınmazın satışı yoluna gidilecektir. Mahkeme malın paylaştırılarak ortaklığın giderilmesine karar verir iken burada taşınmazın yüzölçümü, niteliği, paydaş sayısı ve imar mevzuatına göre aynen taksiminin mümkün olup olmadığı hususları öncelikli olarak dikkate alınacaktır. Eğer taşınmazda önemli ölçüde değer kaybı oluşacak ise taşınmazın bölünerek paylaştırılmasına karar veremeyecektir. Bu şartların paydaşların menfaatleri açısından olumlu olarak mevcut olması, yani bölünebilir ve eşit değerlere sahip olabilecek niteliğe sahiplik durumunda aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi mümkündür. Ancak, davaya bakan sulh hukuk mahkemesi Hakimi tarafından araştırılması ve dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta vardır. Ortaklığın giderilmesi talep edilen taşınmazda kat mülkiyeti kurulması mümkün ise bu taşınmaz hakkında malın satılması suretiyle ortaklığın giderilmesi hükmü kurulamayacaktır.

Davaya konu taşınmazın paydaşlar arasında aynen taksimi mümkün değil ise bu sefer mahkeme taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verecektir. Bu durumda taşınmaz icra dairesi veya satış memurluğu marifetiyle satışa çıkacaktır. Bu satışa paydaşlarla birlikte dışarıdan üçüncü kişiler de katılabilmektedirler. Bu şekilde satış durumunda ilgili taşınmazın rayiç bedelinden daha düşük bir bedelle ve üçüncü kişilere geçme gibi riskler mevcuttur. Fakat bu durumun istinası, davanın her aşamasında tüm hissedarlar kendi aralarında oybirliği ile anlaştıkları takdirde satış ortaklar arasında yapılabilmektedir.

Bahsettiğimiz gibi, taşınır veya taşınmaz bir malda hak sahibi olan tüm paydaşlar hep birlikte anlaşamamaları durumunda paydaşlardan birinin açacağı izale-i şüyu (ortaklığın giderilmesi) davası ile ya aynen taksim ya da satış yoluyla taşınmaz üzerindeki ortaklık sonlandırılabilecektir. Bu dava yoluyla ortaklığın giderilmesi yoluna gitmenin avantajları olduğu gibi dezavantajlarının olabileceği son derece açıktır. İstinaf ve Temyiz kanun yolları da düşünüldüğünde en az 3-4 yıl sürmesi muhtemel olan bu davalarda paydaşların her aşamada kendi aralarında anlaşarak mevcut şartlara göre ortaklığın giderilmesini mahkemeden talep etmeleri ekonomik yönden ve uyuşmazlığın çözüm süreci noktasında daha tasarruflu olacağı aşikardır.