Kimi zaman cahilliğin verdiği cesaretle kimi zaman da ahlaki değerlerin maneviyatı hiçe sayılarak yapılan ciddi bir hatanın sonuçlarını  günahı olmayan masum bir çocuk çekebilmektedir. Siz değerli okurlarım bu yazımı okuduğunuzda acaba bu davayı açmak zorunda kalan var mı diye soracaksınız kendinize ancak maalesef üzülerek belirtmem gerekir ki aile mahkemelerinin görevinde olan babalık davası her geçen gün artarak yargılama konusu olmaktadır.

Toplumumuzda genel algı babalık davasını açanın baba olduğu şeklindedir. Ancak, bu dava baba tarafından değil anne ya da çocuk tarafından açılabilen bir dava türüdür. Baba olduğunu iddia eden erkek babalık davası açmasına gerek kalmadan şartları taşıması durumunda çocukla arasındaki soybağını tanıma yöntemi ile kurabilmektedir. Yani, baba “ben babasıyım” beyanı ile nüfusa bildirerek çocukla arasındaki bağın kurulmasını sağlayabilmektedir. Ancak, babanın kendinden olan çocuğu kabul etmediğinde ise anne ya da çocuk babalık davası açarak babalığın tespitini ve soybağının kurulmasını talep edebilmektedir.

Babalık davasını kimler açabilir? 

Belirttiğimiz gibi babalık (babalığın tespiti) davasını anneyle çocuk birlikte açabilecekleri gibi ayrı ayrı da açabilirler. Çocuk 18 yaşından küçük ise davada temsile yetkili kayyımdır. Ancak, çocuk 18 yaşını doldurmuş ergin ise kendisi davayı açabilmektedir. Ancak, unutulmaması gereken bir husus ise babalık davası açacak olan çocuk daha önce başka erkeğin tanımasıyla soybağına bağlandıysa yani biyolojik olmayan bir babası var ise öncelikle soybağının reddi davası açarak nüfusuna kayıtlı olan babasının nüfusundan çıkması gerekmektedir. Bu zorunlu hukuki şart sonrasında ancak bijolojik babası hakkında dava açabilmektedir. Ayrıca, babalık davası açan çocuk 18 yaşından küçük ise bu davasıyla birlikte nafaka da talep edebilmektedir. Babalık davasını açan taraf eğer anne ise bu dava ile birlikte aynı zamanda doğum nedeni ile uğradığı zararları da talep edebilir. Bu maddi zararlar Türk Medeni Kanunu madde 304’ te “doğum giderleri, doğum öncesi ve sonrası altışar haftalık dönemdeki geçim giderleri ve bu halde halden kaynaklanan diğer giderler…” şeklinde belirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 304. Maddesinde yer verilen bu tazminat hakkı çocuğun ölü doğmasında dahi anneye tanınmıştır bir haktır.

Babalık davası hangi mahkemede ve nerede açılabilir ? 

Dava ne kadar sürede açılmalıdır ?

Babalık davası taraflardan birinin dava tarihindeki ya da çocuğun doğumu anındaki yerleşim yeri Aile Mahkemesi’dir. Dava, çocuğun doğumundan önce veyahut doğumundan sonra açılabilmektedir. Ancak, davayı anne açacak ise çocuğun doğumundan 1 yıl içerisinde açmak zorundadır. Ancak, çocuk biyolojik babası dışından başka bir erkeğe soybağı ile bağlı ise 1 yıllık hak düşürücü süre soybağının reddi davasıyla kaldırılacağı tarihten itibaren başlamaktadır. Fakat, babalık davasının çocuk tarafından açılacağı durumda ise davanın açılabilmesi herhangi bir süre ile sınırlandırılmamıştır. Çocuğun her zaman biyolojik babasına karşı babalığın tespiti davası açabilmesi mümkündür.

Babalık davası açılırken davayı açan anne ya da çocuk durumu Cumhuriyet Başsavcılığına ve Hazineye ihbar yükümlülüğü vardır. Eğer bu yükümlülüğü yerine getirmeden dava açıldı ise bu sefer davanın açıldığı Aile Mahkemesi ihbarı resen (kendiliğinden) yapacaktır. Davada önemli kanıtlardan biri çocuğun doğumundan 300 ila 180 gün arasında davalı baba ile annenin cinsel ilişkiye girmiş olmasıdır. Burada çocuğun doğumundan davanın açıldığı tarihe kadar yılların geçtiği durumlarda cinsel ilişkinin gerçekleştiği ispatı son derece zor olmakla birlikte davada doğru sonuca varabilmenin en önemli kesin delili DNA testi olmaktadır. Davayı açan kişi DNA testi yapılmasını isteyebileceği gibi babalık davası kamu davası olduğu için ve kamu yararı güden bir dava türü olması nedeni ile mahkeme kendiliğinden de DNA testi yapılmasına karar verebilir. Burada davalı babanın rızası aranmaz. Davalı baba DNA testi yapılmasını kabul etmese dahi testin yapılmasında üçüncü kişilerde zarar doğurmayacak ise babadan kolluk zoru ile kan ve doku örneği alınabilmektedir.Yapılan DNA testi hakim için bilirkişi raporu niteliğinde olup testin sonucu kesin delil nitelindedir. DNA testi sonucunda raporda belirlenen yüzdelik oranın yüksek çıkması dahi yalnızca DNA raporuna dayanılarak karar verilmesinde yeterli olacaktır.

Anlattığımız bu dava türü, özellikle yıllar sonra gerçek babasının başkası olduğunu öğrenen çocuk için oldukça önem arz etmektedir. Davada izlenen usulü yol ve süreç oldukça kolay olup yeter ki aleyhinde dava açılacak olan babanın kimlik bilgileri ve adresi biliniyor olsun. Eğer, davalı baba hayatta değil ise bu sefer davalı babanın biyolojik mirasçılarına dava açılarak da hayatta olmayan baba ile soybağı kurulabilmektedir.