Gazeteciler sorunu kendileri de yaşadıkları zaman daha iyi yazarlar.


En güzel aşk şiirleri, en güzel besteler, en güzel şarkılar nasıl bu aşkları yaşayan şairlerden, bestekarlardan, şarkıcılardan çıkıyorsa bizim ki o hesaptır.


Elektrik kesintilerinden de en çok mağdur olan kesim bizim meslektir.


Eskiden olsa neyse.


Yazılarımızı daktilo ile yazar, haberlerimizi İstanbul&[#]8217;a zarf içinde otobüsle yollardık.


O zaman elektrik derdimiz yoktu.


Şimdi öyle değil ki.


Elektrik olmayınca bilgisayarlar çalışmıyor, yazı yazamıyoruz, dizgi yapamıyoruz.


Böyle olunca akşam 19.00&[#]8217;da 20.00&[#]8217;de bitecek gazete, 21.00&[#]8217;de 22.00&[#]8217;de bitiyor.


Baskıyı da sayarsak varın gerisini siz hesap edin.


Zaten stres içinde çalışıyoruz, beynimiz patlıyor, yoruluyoruz, zamanla yarışıyoruz; bir de başımıza elektrik kesintisi çıkınca çıldırıyoruz.


Dolayısıyla bu sorunu (hem de derin bir şekilde) yaşadığımız için ortaya okkalı eleştiriler çıkıyor.


Elektrikler yeni kesilmiyor, bu sorun yıllardır var ve ben de yıllardır bu kesintiler sebebiyle elektrik idaresini eleştirir dururum.


Küçük bir rüzgarda, hafif yağmurda, bir gök gürültüsünde, şimşekte, ani hava değişikliklerinde, karda, çamurda hemen kesilen bir sisteminiz, altyapınız olsun da hadi bakalım siz-siz olun da bir şey demeyin.


Şirketi, sistemi, altyapıyı devlete bağlı bir kurum iken de eleştiriyordum, özelleşip Karaelmas şirketine geçtiğinde de çok eleştirdim.


Eleştirilerim şirket el değiştirip Başkent Elektrik A.Ş. olduktan sonra da devam etti.


İşletme Müdürü Mustafa Dinçer herhalde, Orhan Veli&[#]8217;nin şiirinde nasırından çektiği kadar hiçbir şeyden çekmeyen Süleyman efendi gibi, benden çektiği kadar hiçbir gazeteciden çekmemiştir.


O kadar yazdık ki elektrik konusunda her kesintiye bir yazı isabet edecek kadar eleştirimiz oldu.


Eleştirilerimiz yeri geldi espriyle karışık oldu, yeri geldi sert eleştiri şeklinde oldu.


Ama hem devlette hem özel sektörde her seferinde büyük bir olgunlukla karşılandı.


Müdür Dinçer biraz bize hafiften kırık olsa da yine de pek belli etmez.


Mustafa Bey olsun şirket olsun eleştirilerimize genelde yazılı cevap verirler, vatandaşı, işadamını, esnafı, tüccarı, amiri, memuru mağdur eden kesintilere karşı izahatta bulunurlar, sorunun sebebini, yaptıkları çalışmaları anlatırlar, sabır ve anlayış beklediklerini söylerler, üstüne bir de teşekkür ederler.


Hiçbir zaman elektrik bu direğe araba vurur, sıcak olur, soğuk olur, rüzgar çıkar, fırtına eser, kar yağar, yağmur yağar, arıza olur kesilir, bakım olur kesilir, ne zaman yaparsak o zaman gelir, kime ne şeklinde bir düşünce içinde olmamışlardır.


Eleştirilere hoşgörüyle yaklaşmışlar, bunlardan ders almayı bilmişler, eksiklerini gidermeye çalışma yoluna gitmişlerdir.


Öyle iki eleştiri, üç haberle bozulan belediye başkanları, parti yöneticileri, bürokratlar, çevreciler gibi kendini beğenmiş, şımarık, havalı hareket ve davranışların içine girmemişlerdir.


En sert eleştiride bile açıklamalarını avukat aracılığı ile Noterden değil faksla veya elektronik posta yoluyla yapmışlar, cevap haklarını normal yoldan kullanmışlardır.


Başkent Elektrik ve İşletme Müdürü Mustafa Dinçer demokratik bir davranış sergileyerek aksi yönde hareket eden, en küçük bir eleştiride bile gazeteciye tavır takınmaya kalkan kişi ve kurumlara örnek olmuştur.


Başkent Elektrik&[#]8217;ten son bir ayda iki kere yazılı açıklama aldık.


Gazetemizde çıkan haber ve yorumlara ayrıntılı bir şekilde cevap vererek olaylara açıklık getirmeye ve kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan şirkete yaklaşımından dolayı teşekkür ederiz.


Daha önce bu konuda Hema şirketinden de övgüyle söz etmiştim.


Amasra&[#]8217;da kömür üretimine hazırlanan ve termik santral kurmayı planlayan Hattat Holding&[#]8217;in şirketini o kadar yerin dibine sokup çıkarmamıza rağmen yine de gazetelere ve gazetecilere ağzını açıp da iki kelime kötü bir laf etmemişlerdir.


Gazeteciyle itişmek, kakışmak kimseye bir şey kazandırmaz.


Bu tip davranışlar başkasına bir şey kazandırmayacağı gibi gazeteciye ve gazeteye de bir şey kazandırmaz.


O nedenle sorunları konuşarak, görüşerek, tartışarak, olaylara açıklık getirerek çözmekte her zaman için yarar var.


İrtibatı koparmamak lazım.





Festivaller ve birlik beraberlik



Bartın, 20-30 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Çilek Festivali ile eğlence, kültür, sanat ve sporla dolu bir 10 gün geçirdi.


40 gün 40 gece düğün misali bizim festivalin de 10 gün 10 gece kutlanması iyi oldu.


Daha önce şu an Denizli&[#]8217;de görev yapan eski Sayın Valimiz Yavuz Erkmen ve o zamanın Belediye Başkanının döneminde de bir hafta 10 gün süren kutlamalar olmuştu.


O günlere geri dönüldü.


Önceki festivallerde olduğu gibi bu festivalde de ünlü sanatçılar tarafından verilen konserler en büyük eğlence aracıydı.


Tabi festivallere sadece eğlence gözüyle bakmamak lazım.


Kültüre, sanata ve spora yaptığı katkıların yanı sıra Vali Küçük&[#]8217;ün de dediği gibi festivallerin birlik beraberlik için ayrıca önemi var.


Bu sayede binlerce insan bir araya geliyor, birlikte eğleniyor, coşuyor, kaynaşıyor.


Festivaller sadece halkı değil kurum ve kuruluşlarla birbirine rakip olan siyasetçileri de bir araya getiriyor.


Mesela bu festivalde Milletvekili Yılmaz Tunç ile Belediye Başkanı Cemal Akın&[#]8217;ın festivaldeki yakınlaşması görülmeye değerdi.


Başkan Akın ile son bir yıl içinde birçok kez karşı karşıya gelen Sayın Tunç&[#]8217;un Belediye&[#]8217;ye festival için yaptığı teşekkür ve övgü de dikkat çekiciydi.


Keşke festival döneminde görülen birlik ve beraberlikler devam etse.


Yazının burasında nedense aklımıza eski festivaller geldi.


Eski Belediye Başkanları döneminde festivalleri panayır diye eleştiren, halkın parasının havai fişeklerle havaya atıldığını söyleyenler, bunu yazıp çizenler vardı.


Belediyeleri sadece yol yapan, su veren, çöp toplayan bir kuruluş olarak bilen, gören anlayışın ürünü olan bu eleştiriler yanlıştı.


Kaldı ki günümüzde artık bu tür faaliyeti olmayan belediye yok denecek kadar az.


Belediyeler sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklerle sportif faaliyetler düzenlemeyi de yol, su, park, bahçe yapma ve çöp toplama gibi görev biliyor.


Bir de bu işler artık giderek daha yaygın bir şekilde sponsor yöntemiyle kurumların, kuruluşların, esnafların ve tüccarların katkıları alınarak yapılıyor.


Ayrıca bizim festivalimizin çilek üretimini özendirmek, teşvik etmek ve desteklemek gibi çok önemli bir özelliği de var.


Tamam belediyelerin imkanları kısıtlı, ayrıca memleketimizin hali ortada.


Bu yüzden çok çalışmak, hiç durmadan üretmek durumundayız ama halkın sosyal, kültürel, sanatsal faaliyetlere ve eğlenmeye de ihtiyacı var.


Bartın Belediyesi de bu işi önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da çok güzel yaptı.


Festival iyi oldu, güzel oldu.


Seneye daha iyisinin olması dileğiyle emeği geçenleri kutlarız.