Emperyalist büyük devletler sanayileşmeleriyle birlikte umumi enerji kömür kaynaklarının olduğu zayıf devletleri hedef almışlardır.
Kendilerinin emellerine hizmet ettirebilmek için yer altı kaynakları zengin olan devletleri dolaylı, dolaysız borçlanmayı seçmişlerdir ki süreç içinde yaptırımlarını tek tek uygulayabilmişlerdir. Bundan maalesef nasibi alan Osmanlı Devleti içinde süreç hal almıştır. 1838 senesinde Osmanlı Devleti ile İngiltere Devleti arasında yapılan Serbest Ticaret Antlaşmasıyla yabancıların zahmetsizce mülk edinilmesinin yolu açılmış olmaktadır. Hatta ki Padişah fermanıyla Almanlar bakır, krom. İtalyanlar Kükürt ve kömür. İngilizler bakır, bor. Fransızlar Kurşun, kömür rezevleriyle ilgilenerekten yabancı mümessilli resmi şirketler kurmuşlardır.
1909 senesinde Zonguldak Ereğli kömür madenlerinin Fransızlar tarafından işletilmesi talebi ile diğer madenler üzerinde çalışmalara da ağırlık verildiği bilinmektedir. Elbette arada ihtilaflar çıkmıyor değildi misal, 1913 senesinde Hükümet-i Osmaniye ile Zonguldak Ereğli Osmanlı Şirketi arasındaki ihtilafı mamafih Zonguldak Ereğli madenlerine müteallik umur ve muamelet hakkında şikayet olduğundan, Bolu mutasarrıfı Reşid Paşa'nın azli ile yerine mektub-i vilayetin tayini. (Kastamonu) hakkında verilerin Osmanlı arşivinde yer ettiğidir.
Azınlıkların da bilahare madenlerde görev aldığı hattaki 1923 senesinde Zonguldak Ereğli havzasında müstahdem İtalyan memurlarının vazife aldığı, Leon Maccas kitabında D.Not Botzaris’in 1912 yılında esas aldığı yerleşim merkezlerini aynen almıştır. Belirtildiği gibi o tarihlerde Zonguldak isim olarak pek meşhur değildi. Bu yüzden Leon Maccas muhtemelen Zonguldak’daki Rum azınlığı Ereğli’de göstermiştir. Zira daha önce de belirtildiği gibi Yunanlı Arvandis kardeşler İtalyanlarla birlikte, Kozlu Kömür Madenleri Osmanlı Anonim Şirketi’ni kurmuşlardı. Diğer taraftan da Zonguldak Kömür havzasına yabancılarla birlikte, yerli Rumlar da kömür işletmeciliğine el atmışlardı. En zengin münferit ocaklara yerli Rumlar sahip olmuşlardı. Bunların en önemlisi 60 Nolu Rumbaki ocağıydı. Ocağın sahibi ise Rumbaki adındaki yerli bir Rum idi. İşletmeci Rumların yanısıra, mühendis, mühendis muavinlerinin çoğunluğu da azınlıklardan idi. Bunlardan başka, Zonguldak kömür havzasındaki maden başçavuşları, ustabaşılar, memurlar, ajüstörler, makinistler, ateşçiler hatta ocaklardaki kazmacıların çok az bir kısmını da azınlıklar teşkil ediyordu. Yine 1923 senesinde Zonguldak Ereğli havzasında kain olup müteveffiye Hatice Canan Hanım veresesi uhdesinde bulunan 386 numaralı maden kömür ocağının, tüccardan İngiltere tebealı Mösyö Rejinald Lafonten Vital'e devir ve ferağına müsaade talebi bilahare zabıt olunmuştur.