Osmanlı Devletinde daima esirlere hoşgörü ve saygıyla yaklaşılıp fikir ve
düşüncelerine ehemmiyet gösterilmiştir. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde,
Esirlerin en temel hakları Lahey Konferansı kararları ve Esir Talimatnamesi
şartlarınca gözetilmekte idi. Geçmişte olduğu gibi Osmanlılar esirlerine zulüm
yapmadıkları gibi daha da şartlarının iyileştirilmesi için çaba sarf
etmişlerdir. I. Dünya Savaşı zamanında İtilaf Devletleri esirlerini açık tel
örgüler içerisinde üst üste alt alta tutmakta olup, halktan uzak mekanlarda yer
alıp, esirlerin psikolojisini de bozmaktaydı bu durum, oysaki
Osmanlı Devleti kapalı kamu binalarında veya muhtelif korunaklı büyük binalarda
esirlerini tutmakla birlikte bu yerleşkeleri halkın iç içe bulunduğu yerlerde
bina ederlerdi. Hatta ki muhtelif arşivlerimizin muhtelif vesikalarında da
anlaşılacağı gibi esirlerin halk içinde dolaşmalarına dahi izin verildiği
kaynaklarca sahihdir.
Osmanlı arşivlerinde sahih ve açık beyanatla ispatlanmış olan esirlerin çalışma
şartlarını ortaya koyarak, Bursa Üsera 'esirler' Garnizonunu gezen Kızılhaç
heyetinin esirlerin çalıştırıldıkları ortamı gördükten sonra yazdıkları bir
rapor, şöyleki; ''Bursa Üsera Garnizonunda bulunan belli sayıda Rus esir, on
kilometrelik bir arazi üzerinde Bursa Ovasının bir kısmını kuşatan Nilüferdere
akarsu yatağını değiştirmek için bir kanal çalışması yapmaktaydı. Zemini
yumuşak olan ve çalışması kolay olan toprağı verimli bir köyde günde bir buçuk
saatlik bir molayla beraber sadece altı saat çalışıyorlardı. Çalışan esirler,
lojman olarak hijyen açısından her türlü garantiyi taşıyan ve Avrupalı
mühendisler tarafından çok sağlam bir şekilde yapılmış çok özel ahşap
barakalarda yatıyorlardı. Şantiyede verilen yemekler çalışmayanlara
verilenlerle aynıydı. Yaralı veya güçsüz olanlar çalışmak zorunda değildi.
Başlangıçta Hintlilerin çalıştırılması düşünülmüş ama daha sonra, elverişsiz
durumlarından dolayı bundan hemen vazgeçilmişti. İşçiler cuma günleri pazara ve
camilere gidiyor ve elbiselerini de perşembe günleri temizliyorlardı. Günlük
kazançları ise sekiz ile on piastre arasında değişiyor ve alınan ücretin yarısı
Emanet Komisyonu için kesiliyordu. Şantiye Bursa'ya arabayla iki saat uzaklıktaydı.''
ifadeleri tutsakların şartlarını anlatıyordu.
Osmanlı hükümeti ile ittifak devletleri arasında aracı mahiyetindeki, Amerikan
sefareti yetkililerince daima denetim ve gözetim altında da tutulmaktaydı.
Esaret altındaki Türk askerlerinin durumlarıyla yakından ilgilenen Harbiye
Nezareti, Amerikan sefareti aracılığıyla karşı tarafın sefaretine derhal
ültimatom gönderdiği kaynaklarca sahihtir. Osmanlı hükümeti dini vecibelerini
yerine getirebilmeleri için özen ve önem verdiği hatta ki Eskişehir garnizonunda
bulunan Müslüman ve Brahman Hinduların dini gereksinimlerini rahat ve özgürce
istedikleri ölçüde gerçekleştirmelerinden övgü ile bahsetmişlerdir ki tarafsız
Kızılhaç heyetince de onaylanmıştır. İstanbul ve İzmir2e sevk edilen savaş
esirlerinin sevk ve iaşe masrafları Osmanlı Devleti tarafından karşılanacağı
için Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası esirlerin sevk ve iaşe masrafları için
illere havale gönderilmiştir.