İlk Ayasofya Büyük Constantinus M.S 300 döneminde başlanan İnşaat, oğlu yine
aynı adı taşıyan Constantinus tarafından tamamlanmış olup 404 senesindeki
isyanda ateşe maruz kalmıştı. İkinci Ayasofya inşaatı II. Theodosios M.S 400
döneminde tekrar yapılagelmiştir. Lakin M.S 532 senesinde çıkan isyanda tekrar
ateşe maruz kalarak yıkılmıştır ki efsanevi anlatımca Bizans İmparatoru
Justinianus bir gece rüyasında Ayasofya'nın ismini ve projesini edindiği bir
ermiş görerek hattaki mimarının aynı rüyaya nasip olduğu anlatılır. İnşaata
İmparator Justinianus'un emriyle 532 yılında başlandı. Yapının inşası bazilika
planlı beş sene sürmüştür. İki Anadolulu mimar planlarını yaptı. Bunlar Aydınlı
Antemius ile Miletli İzidor'dur. 27 Aralık 537 de mabet, büyük bir törenle
açıldı.
Ayasofya'nın
kubbesinin inşasında çok yüksek ilimle gerçekleştirilen bir teknik mimari
harikasıdır. Kubbeyi dört ana direk taşımaktadır. Bu direkleri demir desteklerle
takviye edilmiştir. Hatta ki kubbenin ağırlığını azaltmak için Rodos'tan
getirttirilen çok hafif topraktan yapılma tuğlalar kullanılmıştır. Kubbenin
yüksekçe yerlerinden kırk adet pencere açılmaktadır ki 77[*]72 metrelik bir alanı
kaplayarak 31 metre çapına sahiptir. Mabedin girişindeki anlamlı
motifler ''palmiye'', Arap ve Mısır kültürlerinde ''yaşam ağacı'' olarak,
''kuzu'' motifi ise Hz. İsa'nın havarilerini temsil ederek saf, uysallığı
simgelemektedir.
Mabede zengin görüntü veren çift çift dizilmiş sütunları mevcuttur. Duvarlar,
renkli mermerlerle kaplanmıştır. Bilhassa Mısır dan özenle getirtilen yeşil
mermerler aheng katar. Duvarlarda ara ara var olan mozaikler için altın
harcanmış olup, altın tabakalarla kaplanmış mozaik bölümleri göz kamaştırır.
Mabette yer alan Tarih boyunca güneşi, ana yönleri ve dört rüzgarı temsil
ettiğine inanılan svastikalarla zengindir. Bu svastikalar insanlık tarihinin en
eski sembollerinden olup bazen gamalı haç bazen Buda kalbinin mührünü temsil
eden bir çok muhtelif esrarı vardır.
Justinianus'un, Ayasofyayı açarken, Kudüs'teki Süleyman mabedini ima ederek
söylediği ''Ey Süleyman, seni de geçtim!'' sözü, bu abideden ne kadar iftihar
duyduğunu gösterir. ''Aya'' sözcüğü kutsal, aziz, ''Sofya'' bilgelik manasına
gelir ki iki manayı birleştirerek anılmıştır. Ayasofya'nın en eski restorasyonu
Mimar Sinan a aittir hatta kubbeyi onarmadan evvel kubbeyi metalik zincirle
gerdiği bilinir. Ayasofya'nın temeli tamamen su içinde olduğundan var olan zelzeleleri
rahatlıkla atlattığı kaynaklarca ispatlanır.