Bilmeyenler...
'Eskiler' der.
Burun kıvırır.
Ya da küçümserler.
En iyi tabirle ihtiyarlar.
Veya kocamanlar.
İşin aslı.
Ulu gönüllüler.
Bilge kişiler.
Tecrübe sahibi.
Büyüklerimiz...
Eski zamanlar.
Yazılı kaynaklar sınırlı.
Onlara ulaşabilmek, herkesin harcı değil.
Köyler...

Kasabalar...
Bulunan birkaç kitap.

Sandıklarda saklanır.
Çoluk çocuğun eline verilmez.
Varsa bir bilen.
Okur.
Diğerleri dinler.
Sonra dilden dile dolaşır.
Maazallah araya bir yanlış kaynak girdiyse.
Yandı gülüm keten helva.
İlmi bilgiler böyle.
Edinilir.
Gelişir.
[*] [*] [*] [*]
Yaşam ile ilgili bölüm.
Hayvancılık.
Tarım.
Bunun için tecrübe aktarımı yapılır.
Bulutun geliş yönü.
Rüzgarın şiddeti.
Derecesi.
Hepsi tecrübe ile sabittir.
Ona göre hazırlık yapılır.
Karın ne kadar yağacağı.
Nasıl yağacağı.
Hangi mevsimde ne kadar yağacağı.
Bilinir.
Yöntemler.
Deneyimler.
Çoluk çocuğa aktarılır.
Hayat öyle sürer gider.
Örnek...
Ayva çok olursa.
Kar çok yağar...
Bu yıl öyle oldu.
Ayva çok oldu.
Kar yağmadı.
Tecrübe tutmadı.
Ama bu tecrübe, doğanın dengesi bozulmadan önceydi.
Termik santraller.
Spreyler.
Poşetler.
Fabrikalar.
Ve daha nicesi...
Akla hayale gelmeyecek durumlar.
Doğanın dengesinin bozulmasına vesile olan her hareket.
Her işlem.
Tecrübeleri bir bir geride bıraktı.
Yanılttı.
Şimdi teknolojiden takip ediyoruz.
Uzaya bir uydu gönderiyoruz.
Oradan bakıyor işin uzmanları.
Kar geliyor.
Yağmur geliyor.
Fırtına geliyor.
Vesaire...
[*] [*] [*] [*]
Artık kar, meteorolojinin bilgisine göre geliyor.
Tabi durum böyle olunca.
Hazırlık yapamıyoruz.
Kilerden patates çıkartacağız.
Kuma gömülü kestane çıkaracağız.
Fındık, ceviz kıracağız.
Bir iki çuval mısır alıp, değirmene gideceğiz.

Mısırı tekneye aktaracağız.
Değirmenin vanasından suyu oluğa vereceğiz.
Ayağı indirip mısırı öğütmeye başlayacağız.

Ve bundan sonra başlayacak kar yağışının nimetleri.
Daha yere düşer düşmez, bereketini gösterecek.