Ömür kısa&[#]8230;
Tüm hırsımız ondan.
Dünyayı bu kadar kısa zamanda nasıl yüklenebiliriz?
Nasıl büyük işler yaparız?
Bu kadar zamanda nasıl rahat edeceğiz?
Nasıl zengin olacağız?
Çocuklara da bir şeyler bırakmak lazım!
Acele ediyoruz.
Acele ettikçe de hata ediyoruz.
Esasında bizim görevlerimiz bunlar değil ki&[#]8230;
Kulluk&[#]8230;
Bunu da yanlış anlıyoruz.
Paraya kulluk&[#]8230;
Mala kulluk&[#]8230;
Kula kulluk&[#]8230;
Anaya-ataya kulluk&[#]8230;
Akrabaya kulluk&[#]8230;..
Çoluk-çocuğa kulluk&[#]8230;
Vesaire&[#]8230;
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Bir tek Allah&[#]8217;a kulluk etmiyoruz.
Birde ondan&[#]8230;
Neyse&[#]8230;
Bunlar bireysel konularımız.
Bir de memleket meseleleri var.
Zonguldak&[#]8217;tan bakalım&[#]8230;
Havaalanımız bir türlü çalışmadı.
Filyos&[#]8217;tan umudumuzu kesmek üzereydik.
Yeniden yeşerdi.
Yollarımız perişan.
Ekonomimiz çökmüş durumda.
Belediyeler zor durumda.
Gençlerimiz işsiz.
Emeklilerimiz aşsız.
Hizmet durumumuz içler acısı.
Yeni istihdam alanlarını ihtiyacımız var.
Fabrikalar kurulsun.
Turizm-tarım gelişsin.
Üretim alanları oluşturulsun.
Olanlar aktif edilsin.
Eğitim seviyemiz yükselsin&[#]8230;
Bitmez isteklerimiz.
Bunlar olursa, yenileri doğar.
Onlar olsa&[#]8230;
Daha başkaları&[#]8230;


[*] [*] [*] [*]


Bürokratlar daha çok çalışsın.
Siyasetçiler daha az palavra atsın.
Bize kalsa böyle&[#]8230;
Elimizde bir sihirli&[#]8230;
Sihre gerek yok.
Olan imkanlarımıza bakalım.
Nereden nereye geldik?
Kaç lira kazanıyorduk?
Kimlere harcıyorduk?
Şimdikine bakın&[#]8230;
Uzaklara gitmeye gerek yok.
Sadece aynaya bakalım.


[*] [*] [*] [*]


İsteklerimiz&[#]8230;
Yazılarımız&[#]8230;
Bitmiyor.
Tükenmiyor.
Sanki her şey bizim elimizde &[#]8220;yapın&[#]8221;, &[#]8220;edin&[#]8221;...
Oh ne ala memleket.


[*] [*] [*] [*]


İyi de bunları kim yapacak?
Yapacak olan olsa zaten söyletmez.
Olmayacaksa biz niye yazıyoruz?


[*] [*] [*] [*]


Meşhur Kuyucu Murat Paşa'nın türbedarı gayet keyfine düşkün bir Bektaşi imiş&[#]8230; Zevk aldığı keyif verici şeylerin vaktini bir dakika bile geçirmezmiş. Bir bayram arifesinde, akşama doğru Bektaşi Türbedar, keyif verici içeceklerini hazırlamış. Tam sofraya oturacağı zaman içeriye saray adamlarından biri girmiş:
- Aman! Şevketli efendimiz türbeyi ziyarete geliyor.
Bunu duyan Bektaşi, canı fena halde sıkılarak yerinden kalkmış, hazırladığı şeyleri bir tarafa kaldırarak, el pençe divan durup Padişahı beklemeye başlamış.
Biraz sonra, muhteşem bir alayla Sultan Mahmut gelmiş, türbeye girmiş.
Adet olduğu şekilde üç İhlâs bir Fatiha okunduktan sonra Padişah oraya-buraya göz gezdirmeye başlamış.
Türbedara dönerek:
- Her tarafı bakımsız buluyorum.
Dedikten sonra, emirler vermeye başlamış:
- Şu perdelerin tozunu al.
Türbedar derhal bir merdivene tırmanmış, perdelerin tozlarını almış.
- Şuralarda da örümcekler var.
Türbedar derhal tavan süpürgesine sarılmış, örümcekleri de almış.
- Mübarek zatın sandukası üzerindeki örtüler pek de karmakarışık. Şunları da düzelt.
Türbedar derhal sanduka üzerindeki örtüleri indirmiş. Yeniden sermiş.
- Bu muhterem vezirin kavuğu da berbat bir halde&[#]8230; Çabuk, sarığı çöz de yeniden sar.
Alışkın olduğu keyif saatini geçirmiş.
Fena halde sersemlemiş olan Bektaşi türbedarın, artık sabrı tükenmiş ve demiş ki:
- A benim şevketli Hünkârım! Bu herif de yarın bayram selamlığına yetişecek değil ya, onu da yarın yaparım.


[*] [*] [*] [*]


Bizim beklediklerimiz var.
Bizden bekleyenler de var.
Onlar neler?
Onu da başka zaman yazarım.