Telefon çalar.

Çocuklar heves eder.

Önce o koşar.

Telefonu açar.

- Alo...

- Alo...

- Ben Kerim Amcan...

Babasının arkadaşı.

Öğretmen.

Fırsattan istifade.

Hemen sorar.

- Çarpım tablosunu ezberledin mi?

- Evet

- Beş kere yedi kaç eder?

- Otuz beş...

Devamı gelir.

Matematik biter.

Türkçe...

Tarih...

Çoğuna doğru cevap alır.

- On yumurta kaç öğretmen eder?

Şaşırır.

- Anlamadım!

- Telefonu babana verir misin?

Sorunun cevabını ona sorarsın...

Telefon görüşmesi biter.

Babasına yaklaşır.

- On yumurta kaç öğretmen eder?

Kerim Amca sordu...

Önce gülümser.

- Otur şöyle yanıma...

Kastamonu...

Taşköprü...

Merkeze 20 kilometre uzaklıkta iki köy.

Boşnakköy...

Armutlu Köyü...

Hayat zor.

Doğa çetin.

İnsanlar yoksul...

Yıl, 1950...

İki köyde...

İki çalışkan öğrenci...

Ali ile Kerim...

Köy Enstitüsü sınavına girecekler.

Aylardan, Temmuz...

Sabahtan yola çıkarlar.

İlçe merkezine yürüyerek gidecekler.

Bir bez torbaya biraz ekmek...

Biraz katık...

Ali'nin elinde küçük bir sepet...

Sepetin içinde on yumurta...

Evde para yok.

Sınav için para lazım.

Kalem-silgi yok.

Annesi evdeki yumurtaları sepete koyar.

Komşulardan da alır...

Hepsi on yumurta...

Kerim'in ailesi daha da fakir...

Onun eli boş.

Yirmi kilometre yürürler.

Şehir merkezine ulaşırlar.

Bir bakkala girerler.

On yumurta satılır.

Bir kalem...

Bir silgi...

Kalemi ve silgiyi bölüşürler.

Sınava girerler.

İkisi de başarır.

Ancak bilmedikleri bir şey var.

Sınav iki gündür.

İki köylü çocuk...

Para yok.

Yol-iz bilmezler.

Hesapta sınavdan sonra eve dönmek vardı.

Hükümet konağının önüne gelirler.

Sıkıntı büyük.

Biraz düşünceli.

Üzgün...

Aç...

Ağlamaklı bir halde...

Hem düşünürler.

Hem yürürler.

Cadde üzerindeki evlerden birinde camdan dışarıyı seyreden kadın onları fark eder.

Eve çağırır.

Yemek verir.

Durumlarını sorar.

Onları misafir eder.

İkinci gün de sınava girerler.

Başarırlar.

Birkaç ay sonra Köy Enstitüsüne kayıt...

Okul biter.

Görev başlar...

[*] [*] [*] [*]

On yumurta kaç öğretmen eder?

Helal...

Bereketli...

On yumurta...

[*] [*] [*] [*]

Başka açıdan bakalım...

Para...

Pul...

İmkan...

Torpil...

Bir yerlere gelen insanlar.

Sonuç...

Hüsran...

Demek ki...

Sadece para kazanıp miras bırakmak yetmez.

Helal değilse...

Beslenen milletin başına bela olur.

Önemli olan paranın miktarı değildir.

Bereketidir.

Allah bizi haramdan muhafaza eylesin...