Çocukluğumun mart ayları...
Soğuk geçerdi.
Dedem söylerdi...
- Mart kapıdan baktırır.
Kazma kürek yaktırır.
Mart ayını atlatırsak.
Gerisi bahar.
Kurt misali insanoğlu.
Kışı geçirir.
Yediği ayazı unutmaz.
Biz de öyleydik.
Kış çetin.
Mart kışın en zor zamanı.
Unutmaz...
Hatta nisanda başlardık kış hazırlıklarına.
1 Nisan
23 Nisan
Mayıs fasulyeleri ekilir.
Mısır ekilir.
Hatta...
Ekim ayında ekilen ekin mayıs-haziranda biçilir.
Yerine yine mısır ekilir.
Sebzeler mevsiminde yenir.
Yenmeyen toplanır.
Kurutulur.
Fasulye, kabak, bezelye, vesaire...
Kimi ince kıyılır.
Kime ipi dizilir.
Kurutulur.
Meyveler de öyle...
Kiraz, üzüm, incir...
Hatta..
Elma, armut, ayva, erik...
Kurutulur.
Çor zorda kalınırsa...
Aşı pişirilir.
Yiyecek bol ise..
Çocuklara kan yapsın diye...
Komposto yapılır.
Yetmez...
Kiren (kızılcık) pekmezi, pestili yapılır.
Bazılarının reçeli yapılır.
Bahardan başlarız.
Kar düşünceye kadar.
Bağda bahçede ne bulursak.
Yeriz.
Kışa hazırlık yaparız.
Kış mevsiminde darda kalmayalım...
[*][*][*]
Öyle ki...
Bazen öyle bolluk olur ki...
Meyve kuruları hoşaf yapılır.
Ahırdaki yeni anne olan hayvanlara içirilir.
[*][*][*]
Soğuk hava depolarımız yoktu.
Derin dondurucuyu bilen yok.
Çıkardık meyve ağaçlarına.
Elma, armut, ayva, erik...
Ne ağacı varsa...
Alırdık sepetleri.
Meyveleri incitmeden toplardık.
Öyle ki...
Sepete yumurta koyar gibi...
Narin.
Sarsmadan.
Sanki kucağımızda zor uyuyan bebeği uyandırmadan beşiğe koyar gibi davranırdık meyvelere.
Samanın içine koyardık.
Sepet sepet.
Kestaneyi toprağa gömerdik.
Kış geldiği zaman.
Azar azar çıkarır...
Akşamları ceviz-fındığa katık yapardık...
Her tarlada...
Yol kenarlarında meyve ağaçlarımız vardı.
Yetinmez, yenilerini diker, aşılardık.
Şimdilerde böyle hasletlerimiz kalmadı.
Pazarda var.
Varsa paran.
Git al-ye...
Ne meyve diken var.
Ne de aşılayan.
Doğaya bakardık.
O da bize bakardı.
Doğal beslenirdik.
Doktor nedir bilmezdik.
Biz doğayı, doğallığı bıraktık.
Kocaman hastaneler yaptık.
Sonuç...
Doğaya nasıl bakarsanız...
O da size öyle bakar...