Önceden şahsen tanırdım.
Adını duyardım.

Yolumuz kesişmedi.
Sonradan tanıdık.
Öyle ki...
Sağlığında da sohbet ederken, çok defa ifade etme fırsatı bulduk.
- Seni geç tanıdık.
Kendine has bir gülüşü vardı.
Bizim de kendimize has bir çalışma şeklimiz var.
Verdiğimiz mücadeleler var.
En yakın tanıklarındandı.
Hep destek verdi.
Bilgi verdi.
Adres gösterdi.
Yol tarif etti.
Onun sayesinde çok zorluklar aştık.
Yetmedi...
Bizi, kendi gibi güzel insanlarla tanıştırdı.
[*] [*] [*] [*]
O söylemezdi.
Biz bilirdik.
Ya da insanlar anlatırdı.
Gittik.
Yardımcı oldu.
Yol gösterdi.
Bizde hep güzel anılar bıraktı.

Ve gitti...
Ereğli Tarım İlçe Müdürlüğü bir değer kaybetti.
Erol İbiş...
Hakka yürüdü.
Duyduk.
Üzüldük.
Cenazesine katılma imkanımız olmadı.
Onun haricinde, gidenlerin ardından bize düşen görevi layıkıyla yaptık.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Mesai arkadaşlarına, dostlarına, ailesine sabır versin.
[*] [*] [*] [*]
Zor bulunan...
Değerli...
Hatta dokunduğu insana değer katan bir insan.
Yeri dolmaz...
Geri kalan güzel insanların kıymetini, sağlığında bilmek gerek.

20 liralık insan...

Tevafuk.
Şahit olduk.
Vatandaşın işi var.
Evrak imzalatır.
Tam odadan çıkacak.
Sorar.

- Diğer evrakı verdin mi?
- Yok.
- Nerede?
- Muhtara verdik. Ama sen dur. Git filan odaya. Oradan çıktı al. İmzala. İmzalat. Bana getir.

Adam denileni yapar.
Sonra uğurlar.
[*] [*] [*] [*]
Hayırdır.
- Bunun köyünün muhtarı 20 liralık kişi...
Bu kişi gidecek köye.
Bir gün...
Bir gün muhtarı arayacak.
Bir gün ilçeye gelecek.
Üç gün.
İşinden olacak.
Üç gün gel-git masraf edecek.
Sırf 20 lira mühür parası alabilmek için, bu evrakı zamanında vermemiş.
Biz bu işi bozduk.
[*] [*] [*] [*]
Bunu yapan güzel insan.
Evrak peşinde koşan gariban insan.
Sömürülen, zor kullanılan insan.
Kağıt imzalamayan.
Ufak para peşinde koşan.
Haksız kazanç elde eden.
Halka zulüm eden...
Yanlış insan...
Herkes yaptıklarıyla anılır.
Tercih kişilerin.