Her evde bir haber var.

Her insan bir haber.

Bir konu. Bir yorum.

Biz gazeteciler için de öyle.

Kural şu:

Toplumun genelini ilgilendirmeyen meseleler yazılmaz.

Şahsi meselelerimiz bizi ilgilendirir.

Yazmak iyi değil.

Gazeteciliğin yazılı olmayan kuralları arasında bu var.

Yazanlar var.

O da onların mesleki birikimlerinin göstergesi, kişiliklerinin ne kadar

oluştuğunun belirtisidir.

[*] [*] [*]

Konu özelden çıkıyor.

Küçük kardeşim için düğün

telaşındayız. Eksik-gedik. Koşuyoruz.

Ağabeylik, kardeşlik hatırı.

Anamın hakkı.

[*] [*] [*]

Ereğli'deyiz.

Malum Akköy'de.

Uzun zamandır ihmal ettiğim Akköy'de.

Bu yazıyı çeyiz almaya gittiğimiz Kara Paşa'nın Halil'in minibüsünün arka

koltuğunda yazmaya başladım.

Malum, teknolojiye yaptığımız yatırımların meyvesi.

Küçülen dünyanın nimetleri.

[*] [*] [*]

Yollar per perişan.

Delik deşik.

Rahmetli Dedem'in keçileri dağlarda geze geze yol yaparlardı.

O yollarda öküz arabaları gezerdi.

Biz ekinlerin üzerine binerdik.

Çok konforluydu.

Dün o yolları özledim.

Anlatmak istiyorum.

Kelimeler bağlı. Ellerim düğümlü.

Kendimden utandım.

Onca senedir yazmaya çalışıyorum.

Onlarca kişi okuyor.

Eleştiriler.

Hatta çok ağır diye nitelediğimiz

eleştirilere hak verdim.

Destek yorumlarından utandım.

Haksızlık olduğunu düşündüm.

[*] [*] [*]

Niye?

Yahu biz gezmeyeli bizim köyün

yollarından keçiler geçemez olmuş.

Çakallar iz sürmüş.

Baykuşlar yuva yapmış yol kenarlarına.

Az ucundan yazıyorum.

Bizim köyün yollarının içerisinde

bulunduğu perişan hali yazacak kelime dağarcığım yok.

Onun için eleştirileri az buldum.

[*] [*] [*]

Sözün özü.

Akköy'ün yolları berbat.

26 Ekim Pazartesi akşamı saat: 19.00'da Kdz. Ereğli Sevgi Barış Dostluk

Düğün Salonu'nda kardeşimin düğünü var.

Tüm dostları mutlu günüme beklerim.