Rüzgar vurur dört yandan.
Oradan oraya savurur yaprakları
Kuruyan dalları kırar.
Alır götürür uzaklara
Kökler tutunur taşlara topraklara
Bakmaz uçan yapraklara
Kırılan dallara
Eğilir, bükülür, her rüzgardan sonra yine, yeniden sağlam tutunur.
Rüzgar diner.
Yağmur gelir.
Baştan aşağı ıslar, bir güzel yıkanır.
Yetmez, ta kökünden besler yağmur damlaları
O gider, güneş gelir.
Önce ısıtır.
Sonra tepesine çakılır.
İliklerine kadar yakar.
Kurutur.
Varsa takati, sonuna kadar direnir, kurtulur.
Ancak bu son, bir sonsuzluk değildir.
Elbet bir gün onun da yıkılacağı an gelir.
O zamana kadar devam eder direniş.
Rüzgar, yağmur, fırtına, güneş
Ha
Bir de kar-boran var.
Biner tepesine
Dallarına tutunup, iliklerini üşütür.
Becerebilirse, inmez yere sırtından.
Onu da yere düşürür.
İşte böyledir bizim Akköyün kayın ağaçları
Hep bir mücadele
Çınarımız yok.
Bir kayın kadar yaşar insanlarımız.
Kök salmamış ulu çınarlarımız.
Şunun şurasında bir asır var ya da yok kökenimiz.
Bir çınar tohumu düşmüşse de toprağa
Ortada varsa bir fidan.
Kimdir, bilmiyoruz şimdilik.
Bir fidandım
Ulu bir kayın ağacının dallarında yaprakların altından çıka geldim dünyaya
Yeşerdim, sarardım, soldum.
Tohum oldum.
Düştüm toprağa doldum.
Üzerime gazel düştü, eridi.
Toprak altında kaldım.
Bastı beni bağrına.
Kucakladı, besledi.
Yeşerdim.
Çıktım.
Fidan oldum.
Rüzgarlara kapıldım.
Fırtınalara şaşırdım.
Kara-borana direndim.
Güneşin kavurucu sıcaklarında, ulu kayınların gölgesine sığındım.
Ulu bir kayın olmak için güneşe doğru baş verdim.
Serpildim.
Gün geldi, yanımdaki ulu kayınlar birer birer yıkıldı.
Kimini kesip yaktılar.
Kimi daha fazla direnemedi, kendiliğinden yıkıldı.
Birer birer düştüler yanıma
Tutmaya çalıştım onları
Dalım
Kolum kanadım kırıldı
Gücüm yetmedi.
Gölgelerim gitti.
Ben gölge veren oldum.
Kök saldım.
Ancak bir başıma kaldım.
Aşıklar geldi, bıçakla kazıyıp kalp çizdiler kabuklarıma
Çobanlar geldi, tarih atıp isim yazdılar.
Kabuklarım desen desen oldu.
Padar padar yarıldı.
Hepsine katlandım.
Başkaları da geldi.
Gölgeme sığındılar.
Yediler, içtiler, eğlendiler.
Saklamadım gölgemi onlardan.
Serinlediler.
Baltayla gövdeme darbe vurup deldiler.
Beni hedef yaptılar.
Bıçak atıp şişlediler.
Yetmedi, ateş bile ettiler.
Derin yaralar açtılar.
Sardım kendi yaralarımı
Kabuk bağladılar.
Sonra da gömdüm içime
Dışarıdan bakanlar görmüyorlar.
Gölgeme gelip yine de eğleniyorlar.
Her defasında yeni darbeler vuruyorlar.
Ama hepsi içimde duruyor.
Bıçak izleri
Şişler, mermiler ciğerimdeler
[*] [*] [*] [*]
Şimdi tek başına dimdik duran bir kayınım.
Gelenlere gölgem serindir.
İçimdeki yaralarım pek derindir.
Biliyorum, bu yaralar belki de benim ecelimdir.
[*] [*] [*] [*]
Burasını da siz bağlayıp bir mesaj çıkarın kendinize
Vesselam