Sofrasından misafir eksik olmazdı.

Yine bir akşam vakti...

Sofra kuruldu.

Misafir yolu gözlendi.

Yolcu...

Uzaktan göründü.

Yaklaştı.

Bir ihtiyar.

Evine buyur etti.

Sofrasını açtı, ihtiyar adama.

Beraberce kuruldular sofraya...

Allah'ın adını andı.

Çekti besmeleyi...

Bismillahirrahmanirrahim...

Sonra başladı yemeğe...

İhtiyar da başladı.

Ancak onda besmele yok.

Direk tabakta kaşık...

Bu durum dikkatini çekti.

Adamı uyardı.

- Bu nimetleri ihsan eden Rabbimiz var. Onun adını neden anmadın?

- Ben Mecusiyim. Benim dinimde böyle bir adet yok.

O hiddetlendi.

Adamcağız hemen sofradan kalktı.

Evden ayrıldı.

[*] [*] [*] [*]

Ev sahibi...

Hz. İbrahim'di...

Bereketi ile bilinen peygamber...

Olayın hemen ardından Cebrail (as) geldi.

Getirdi haberi...

- Yüce Allah yetmiş yıldır kendisine inanmayan adamı rızıklandırdı. Sen o kişiye bir öğün yemek verme gibi bir iyiliği yapmadın.

Hatasını anladı.

Adamın arkasından koştu.

Yalvar-yakar.

Adamı döndürdü eve...

İkna etti yemek yemeye...

Yemek yendi.

İkramlar özenle yapıldı.

Misafir hakkıyla ağırlandı.

Veda zamanı.

Adamın aklına takılan bir soru vardı.

Önce "kırıldı"...

Sonra yalvar-yakar geri çağrıldı.

Nedir bunun hikmeti?

Merak ediyordu.

Ayrılmadan sordu.

- Beni kırdınız. Sonra geri çağırdınız. Nedir bunun hikmeti?

- Allah bana hiçbir karşılık istemeden iyilik yapmamı emretti.

Mecusi yaşlı adam etkilendi.

İmana geldi.

Müslüman oldu.

[*] [*] [*] [*]

Karşılıksız iyilik...

Daha nasıl anlatılabilir?

Bilmiyorum...

Nelere vesile olabilir?

Allah bilir.

Ancak bize nasip olabilir.

İstersek...

Çabalarsak...

Gayret edersek...

Allah'ın bize verdiği nimetleri...

Zekat olarak...

Sadaka olarak...

Yardım olarak...

Karşılıksız insanlığın...

Hatta tüm dünyanın hizmetine sunabiliriz.

Varsa nasibimiz.

Karşılığı Yüce Mevla verir.

Hem farz, hem sünnet...

"İyilik etmek"...

Evla olanı, karşılıksız iyilik etmek...

Allah bizi iyilik edenlerin zümresine ilhak eylesin.

Kulun takvası...

İlk insan, ilk peygamber Hz. Adem...

İki oğul; Habil-Kabil...

Habil, hayvancılıkla uğraşıyor.

Kabil, bahçecilikle...

Allah onlardan iki kurban istedi.

Habil, en kıymetli hayvanını kurban etti.

Kabil, gözden çıkardığı ürünleri sundu.

Habil'in kurbanı kabul oldu.

Kabil'in kurbanı geri çevrildi.

[*] [*] [*] [*]

Burada iki husus var...

Bir... Sahip olduklarımız bize ait değil.

Bir yaratıcı var.

Her an ona muhtacız.

Verirken de yaratıcının cömertliğine layık bir şekilde vermeliyiz.

En güzelini vermeliyiz.

İki... Bütün kazançlarımızı biriktirmemeliyiz.

Başarıları kendi hanemize yazma gayreti içerisinde olmayalım.

Arta kalanları başkalarına layık görmeyelim.

Allah bunların hiçbirine muhtaç değildir.

Ona kulun, ancak ve ancak takvası ulaşır.