Esasında, aklımda anlatacağım yakın zamanda geçen gırgır olayları düşünürken, şehit haberleri yüzünden içinden gelmedi.

15 gündür sizlerden ayrıyım. Kızım Berran, bilgisayarı getirince, çocukluğumda başımdan geçen Kapuz dalgalarına ait bir hatıramı anlatarak, sizleri gündemden uzaklaştırmak istedim.

Pusula Gazetesi&[#]8217;nden Atilla Öksüz, rüzgarlı bir havada coşan Kapuz sahilindeki dalgaların şahane bir fotoğrafını çekmiş. Dalgaların önünde de denize giren, dalgalarla oynayan gençler vardı. Habere de, &[#]8220;Dalgalarla dalga geçtiler&[#]8221; diye başlık atmış.

[*][*][*][*]

10-11 yaşlarındaydım. Bir yaz günü, beş-altı arkadaş, Zonguldak&[#]8217;tan başlayıp, tünelleri yürüyerek geçtik. Bu ayrı bir sanattır. Zifiri karanlıkta, elinde bir çubukla, tünelin duvarına sürterek, ray kenarından yürüdük. Eğer tren gelirse, menfezlere girmeye çalışırdık. Giremezsek, duvar diplerine boydan boya yatardık ki, trenin rüzgarı bizi çekmesin.

Kapuz&[#]8217;a geldiğimizde, maden işçilerinden daha kirli olurduk. Hemen üzerimizdeki kirlileri çıkartıp, Kapuz yamacının dibindeki pınarda iyice ovalardık. Bol bol da su içerdik. (Bu pınarın suyu şerbet gibiydi. Etrafı cıvıl cıvıl havya doluydu, hatta yılan bile vardı. Bu pınardan, binlerce sene denizciler de su ihtiyaçlarını sağlamışlar.)

Sonra, yıkadığımız giysilerimizi Kapuz sahilindeki sıcak çakılların üzerine sererdik. Daha sonra, bağırış-çağırış, Kapuz&[#]8217;un parlatılmış gümüş gibi parlayan, bembeyaz köpüklü, yüksek dalgasına dipten dalar, dalga sahile doğru gelirken, onunla birlikte yuvarlanırdık. Sahilde tekrar şortlarımızdaki çakılları döker, dalgayı gözetler, dipten dalıp, dalganın sahile yuvarlanırken içine girer, hiçbir yeri görmeden, biz de dalgayla birlikte yuvarlanırdık.

Usta yüzücüler, denizde biraz açılır, kabaran dalgaların tepesinde, sonra da vadisinde yüzerdi.

Canı isteyince, arkasından gelen dalganın dibine dalar, sahile çıkardı. Bu hareketler, -biz farkında değildik- ama çok ustalık isterdi.

O coşan köpüklerin, çakıl seslerinin güzelliğini ancak şimdi, onlardan mahrum kalınca anladım.

Bir gün, yine biz böyle dalgalarla oynarken, benden iki yaş küçük, fakat daha cüsseli olan yeğenim Ertürk Taş da sahile geldi. Dur-mur demeden, kendini kocaman dalgaların içine attı ve anında kayboldu. Ben, onun atladığı yere göz kararı, hemen daldım. Onun böyle dalgada yüzme tecrübesi yoktu, kolay bir şey zannetmişti. Zaten Kapuz&[#]8217;da, her sene, çok kişi boğulurdu.

Karartıyı görünce, arkasına geçtim, tekmelemeye başladım. O ise, can havliyle beni yakalamaya çalışıyordu. Bir yakalarsa, ikimiz de boğulurduk. Ben böyle uğraşırken, sahildeki delikanlılar işin farkına varmışlar, bizi dalgaların içinde yakaladılar. Kenara çıkardılar. Ben çok su yutmuştum. Ertürk de su yutmuştu. Onu yüzükoyun yatırıp, sırtından masaj yapıp, iyice kusturdular. Kendine geldi. Delikanlının biri, yüzüne üç-dört tokat çaktı. Öbürkü de tekmeledi. &[#]8220;Ulan, madem ki yüzme bilmiyorsun, ne işin var dalganın içinde?.. Hadi sen boğuldun, bunu da boğacaktın&[#]8221; dediler.

Ertürk, salya-sümük iyice ağladı. Hikaye böyle&[#]8230;

O zamanlar yüzmeye giderken, yanımıza somun ekmek, zeytin ve kuru soğan alır, onlarla karnımızı doyururduk.

Dönüş için gelen banliyö trenine kaçak biner, Zonguldak&[#]8217;ta inerdik.

Heyy gidi günler heyy&[#]8230; Atilla&[#]8217;ya çok teşekkür ederim, böyle mükemmel bir fotoğraf çektiği için. Bu görüntü, beni taa çocukluğuma götürdü.

Ne yaramaz çocuk muşuz&[#]8230; Şimdiki çocuklar melek, melek. Ama bir o kadar da korkaklar.

Tavsiye ederim, böyle dalgalı denizin muhteşem güzelliğini yaşayınız, çakıl seslerinin orkestrasını dinleyiniz.

[*][*][*][*]

Pazardan taze ceviz, ovaz, köy mısırı, darı mancarı almayı ihmal etmeyiniz.

Ağustosböcekleri gitmeden dinleyiniz.

Sağlık ve huzur içinde olmanıza dua ederim.