"Ben...

Yılların öğretmeni olarak elinde yıllıklar...

Pul fotoğraflar, normal fotoğraflar...

Bir öğretmen olarak şöyle düşünüyorum:

Güzel olan iletişimin sürmesi, sadakat...

Bakıyorum, dönüyoruz, bakıyoruz hep aynı kişiler.

Halbuki o kadar öğrencimiz oldu ki, sayılarını tahmin bile edemiyorum.

Ve hep merak ediyorum:

Nerelerdeler?

Nasıllar?

Ne iş yapıyorlar?

Mutlular mı?

İşleri-güçleri yerinde mi?

Ve her birini özlüyorum.

Onlar da bizi özlese, mutlaka iletişim kurabiliriz.

Demek ki, çok iyi izler bırakamadık ki, birbirimizi kaybettik.

Unutulduk ve unuttuk.

Buradan yazıyorum:

Kim bu anılara muttali olursa, bizimle iletişim kursun.

Buna; bizim de, sizlerin de ihtiyacı vardır.

Eğer birilerini üzdümse, haklarını helal etsinler.

Keşke hiç kimseyi üzmeseydim!

Ama insanlık hali...

Maalesef olabiliyor.

Bu iletişim halkamızı genişletelim.

Kimler, nerelerde yaşıyorlarsa, ses versinler.

Sizleri tek tek özlüyorum.

Unutmayın ki, o pul fotoğraflara bakıp bakıp düşünüyorum.

Sanki her biri öz evladım gibi, kaybolmuş çocuklarım gibi merak ediyorum."

[*] [*] [*] [*]

İbrahim Tak...

Ereğli İmam Hatip Lisesi'nde öğretmenlik yaptı.

Bir ara idari görevde bulundu.

Bir ara ayrıldı.

Tekrar geri döndü.

Hiç dersime girmedi.

Ama hep diyaloğumuz oldu.

Halen zaman zaman görüşürüz.

WhatsApp'tan mesaj atar.

Bazen yoğunluktan cevap bile vermeyiz.

Daha çok o arar.

Biz de bir vefasızlık.

Bu mesajı görünce...

Geriye doğru gittim.

Öğretmenlerim vardı.

Bizi öyle yetiştirdiler ki...

Şu an kendi sınıfımda boşta gezen arkadaşım yok.

Ne büyük bir başarı...

Ne büyük emek...

Hakkı ödenmez.

Herkes bir şekilde geçiniyor.

Bizi hayata çok güzel hazırlamışlar.

Evimizde kaynayan aşta emekleri var.

Ya biz...

Bizde ne var?

Ne olduğu değil de, aslında ne olmadığı önemli.

Bu yazıya bakınca anladım.

Biz kendimizi vefalı zannederdik.

Ama bizde vefa yokmuş.

Her daim telefona bakan iki göz...

Kapıya, yola bakan bir çift göz...

Öğretmen gözü.

Onca insana emek ver.

Telefonun çalmasın.

Kapın çalınmasın.

Sonuç...

İnsan bu...

Özler.

Evlat gibi özler öğrencileri...

Gerçek öğretmenler böyledir.

Biz şanslıydık.

Hep gerçek öğretmenlerin elinde büyüdük.

Onlardan eğitim aldık.

Onlar, bizi kardeş gibi severlerdi.

Arkadaş gibi geçinirdik.

Yaramazlık yaptığımızda...

Kulağımızı baba gibi şefkatle çekerlerdi.

Kızamazdık.

Hatta üzülürdük.

Onları üzdüğümüz için.

Şunu gördüm.

Biz halen yaramazlık yapıyoruz.

Öğretmenlerimizi unutuyoruz.

Hocam, bugüne konu oldun.

Ancak bundan sonraki öğretmen anılarının kapısını da açtın...

Fırsat buldukça arayacağız.

Bu köşede konuk edeceğiz, öğretmenlerimizi...

Hakkınızı helal edin...