Zonguldak Kömürspor’un başına gelenler…

Ne şampiyonlukmuş…

Şehri cıdık (yay) gibi gerdi.

Bir yanda bu işe emek verenler…

Diğer tarafta fırsat bekleyenler…

Beklenen gün geldi, çattı.

Ortada bir kupa…

Bir yığın eski borç (!)

Birazcık yeni borç…

Bir başkan, yönetim ve bir takım var.

Bir de pusuda bekleyenler var.

Başkanı kandırıp, yönetimi dağıtıp, kupayı alacaklar.

Takıma kumpas kurup, başarılı adamları yollayacaklar.

Yerlerine ucuz futbolcu alıp, çok para harcayacaklar.

Vefalı işadamlarına baskı kurup, yine destek isteyecekler.

Tüm bunları yapıp, şeref tribününe oturacaklar.

Hesabın en basiti bu…

Derinine gelince;

Yüzme bilmediğim için fazla uzaklara açılamıyorum.

Fark etmez…

İblisi bilmek için yüzme bilmeye gerek yok.

[*] [*] [*] [*]

Tuzağı kurar.

Yıllarca bıkmadan-usanmadan bekler.

Umudunu hiç yitirmez.

Bekler.

Ve o gün gelir.

İblis kendini yerlere atar.

Sevincinden yuvarlanır.

Öyle bir sevinir ki…

Oğlanları etrafında toplanır.

Sevincinin sebebini merak eder.

Anlatır:

- (Hz.) Yusuf ile Zeliha yalnız kaldı. Kapı üzerlerine kilitlendi. Akılları bulanacak.

İblis işte…

Daha olay gerçekleşmemiş.

Sadece gerçekleşme ihtimali var.

Ne kadar da çok seviniyor…

Bir de gerçekleşirse…

Kendisi, cehennemin dibinde yalnız kalmayacak.

Tam bu sırada bir nida gelir;

- Biz onu dedesinin yüzü suyu hürmetine affederiz. Temizler pir-ü pak ederiz.

İblis, az önceki sevinciyle kalır.

Herkesin bir hesabı var.

Yüce Mevla’nın da…

[*] [*] [*] [*]

Sonuç; İblis…

Zekası müthiş…

Planı çok…

İmkanı var…

Türlü türlü hileleri var.

Var oğlu var.

Her şeyi hesap ediyor.

Mevla’yı unutuyor.

Zonguldak meselesi…

İblis hikâyesini okuyunca…

Dün yazdığım başkanlar ve vekiller…

Hatta yöneticilere bir de bu gözle baktım.

Sonra jeton düştü.

Tuzaklar daha önceden hazırlanmış.

Operasyonlar, kavgalar…

Dargınlıklar, küskünlükler…

Kocaman bir yalan.

Köşe başları tutulmuş.

Şehirler kilitlenmiş.

Başkan değişmiş, vekil değişmiş.

Hepsi hikaye…

Bu sisteme kim girerse girsin.

Aynı yürüyor.

Biz “Zonguldak” yazınca, sadece “Merkez İlçe” anlaşılıyor.

Ereğli de öyle…

Alaplı, Devrek, Gökçebey, Çaycuma da öyle…

Biz Zonguldak olarak, kocaman isminin gölgesinde yaşayan mütevazi bir emekli kentini görüyoruz.

İblisin gözünden bakarsak, durum onun için iyi…

Kendisine çalışan bir şehri görmek onu sevindiriyor.

Hatta kendini yerden yere vuracak kadar sevindiriyor.

Sonuç önemli.

Hangi belediye başkanı kumpasa girerse girsin...

Hangi milletvekili iblisin ekmeğine yağ çalarsa çalsın…

Hangi işadamları tabakta kalanları yalarsa yalasın…

Sonuç değişmez.

Bu bir Zonguldak meselesidir.

Bunun elbet bir karşılığı vardır...

Bakarsınız, bir gün, bir nida gelir…

Bütün kilitler kendiliğinden kırılır.

İblisin yeri bellidir.

Oğlanlarına yazık olur.