Çıraklık Eğitim Merkezi'nden başladık.

Devam edelim...

Çocukları köle gibi kullananları...

İnsan olanları...

İki ayrı günde yazdık.

Bu köşenin kendine has bir kuralı vardır.

Kişisel sürtüşmelere girilmez.

Vatan...

Millet...

Sakarya...

Gerisi angarya...

Bir de önceden yazılır.

Yoruma, kişiye, vesaire...

İkinci yazı ona göre şekil almaz.

Hele hele bir birini tamamlayan yazılar...

Devam olanlar...

Aynı anda yazılır.

Sırasıyla yayına verilir.

Kendine has bağımsızlık özelliği de vardır.

Bazen sıra karışırsa...

Anlam karışmaz.

[*] [*] [*] [*]

Çıraklık Eğitim Merkezi konusuna gelince...

Biz Ereğli'yi biliyoruz.

Onu yazdık.

Elimizde veriler var.

Veliler var.

Öğrenciler...

Hatta bizzat gidip görmüşlüğümüz var.

Başka yerlerde de aynı sorunlar mutlaka vardır.

Sadece oranı farklıdır.

[*] [*] [*] [*]

Akköylü olmayan pek bilmez.

Bizim kendimize has kurallarımız vardır.

Sülaleyi tanırız.

Aileyi tanırız.

Çocukları biliriz.

Kim, hangi okula gidiyor?

Kim okur?

Kim okumaz?

Kimden adam olur?

Kim ileride evine bakar?

Kim komşusuyla iyi geçinir?

Kim anlaşılmazdır?

İnsanımızı biliriz.

Çocuklarımızı tanırız.

Hatta...

Kimse bilmez...

Birbirine haber de vermez.

Komşuluk görevidir.

Biz, kendi çocuğumuzu takip ederiz.

Komşunun çocuğunu da ayırmayız.

Onu da takip ederiz.

Gizlice okuluna gideriz.

Durumunu öğrenip teşvik ederiz.

Bunu söylemeye de utanırız.

Ayıptır...

Yapılan iyilik söylenmez.

[*] [*] [*] [*]

Çıraklık Eğitim Merkezi meselesi buradan çıktı.

Fırsat oldu.

Bildiğimiz öğrencilerin dükkanına gittik.

Alışveriş yaptık.

Bahanesi bu...

Çaktırmadan çocukları izledik.

Sonra başkalarını gönderdik.

Öyle yoldan yola yazı yazmayız.

[*] [*] [*] [*]

Masa başı memurları yorum atıyor.

Onlar, oturdukları yerden koordinatör notları tutuyor ya...

Bizi de öyle zannettiler galiba...

İnsan kişiyi kendi bilir.

Ona göre yol seçermiş.

Biz o aşamaları geçeli çok oldu.

[*] [*] [*] [*]

Sözün özü şu...

Köylülerimizi ziyaret ettik.

Gizlice...

Sonra kafamıza not tuttuk.

Kötü durumda olanları bir daha ziyaret ettirdik.

"O güne has bir durum olmasın" diye...

Baktık, durum aynı.

Yetmedi...

İlgilileri aradık.

Gazeteci kimliğimizi söyledik.

Bir kez ilgilendiler.

Zoraki...

Biz böyle bir şey istemedik.

Biz istedik ki...

Aksayan sistem düzelsin.

Öğrenciler meslek öğrensin.

Çocuk köle olmasın.

Öğrenmek istemeyenler zaten başarılı olamaz.

Zorla meslek öğrenilmez.

[*] [*] [*] [*]

Biz bu tecrübeyi yaşadık.

Adam, gazetecilik bölümünü bitirmiş...

Bir haber yazamıyor.

Uğraştık...

Olmadı.

Refiklerimizde de var böyle örnekler.

Velhasılı...

Öğrenmek için istemek lazım...

İsteyenleri de ezmemek...

Küstürmemek lazım.

[*] [*] [*] [*]

Durumu iyi olanlara gelince...

Allah selamet versin.

İyi ustalar almasa...

Onlar zaten öğrenemez.

Böyle de bir gerçek var.

[*] [*] [*] [*]

Masa başı memurları için tekrar ettik.

Masa başında sindire sindire okuyun.

"İstediğiniz yerinden anlayın" diye...