Genç bir adam...

Atına binmiş...

Gidiyor.

Derken, yol kenarında yaşlı bir adama rastlar.

Selam verir.

Yaşlı adam selamı alır.

Gençten yardım ister.

- Oğul!

Nereye gidiyorsun?

- Şu ilerideki köye gidiyorum.

- Ben de oraya gidiyorum.

Yaşlıyım.

Yorgunum.

Bineğim de yok.

İzin ver.

Atına ben bineyim.

Sen yürü.

- Tamam amca.

Gel bin.

Attan iner.

Yaşlı adamı ata bindirir.

Yola revan olurlar.

Yaşlı adam at üzerinde...

Genç adam yaya...

Yürürler...

Biraz yol alırlar.

Yaşlı adam atı hızlandırmaya başlar.

Belli süreden sonra...

Genç adam geri kalır.

Aralarındaki mesafe açılır.

Genç adam durumu anlar.

Yaşlı adam atı çalmaktadır.

- Amca!

Sen benim atımı değil.

İyiliğimi çaldın.

Huyumu çaldın.

Bir atım daha var.

Gider ona binerim.

Ya bundan sonra...

Kimseye atımı vermem.

[*] [*] [*] [*]

Bir insanın kalbini bozmak...

İyilik yaparken şüpheye düşürmek...

Fesada uğratmak...

Vesaire...

Özetle...

Bu tür davranışlar...

Dünyaya fesat tohumları ekmektir.

Tohum ekilir.

Gün gelir.

Yeşerir.

Filiz verir.

Boy verir.

Büyür...

Kötülük tohum tohum...

Filiz filiz...

Fidan fidan...

Büyür.

Orman olur.

Basit gördüğünüz şey.

Büyük bir ormanın ilk tomurcuğu olabilir.

[*] [*] [*] [*]

Başka bir örnek...

Tohum...

Filiz verir.

Büyür.

Buğday olur.

Başak verir.

[*] [*] [*] [*]

Tohum...

İster iyiliğin tohumunu ekin...

İster kötülüğün.

Tüm tohumların sonu aynıdır.

Büyür...

Ekersin...

Daha da büyür.

[*] [*] [*] [*]

Yalan...

İftira...

Fesat...

İyilik harmanına düşmüş bir kıvılcım gibidir.

Yakar.

Kül eder.

Çakal...

Mafya babası, haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu.

Seçtiği adam, sağır ve dilsizdi.

Tetikçi yakalanırsa, polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz.

Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti.

Tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular.

Tercüman işaretle sordu:

- Para nerede?

Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:

- Ne parası? Benim paradan-maradan haberim yok.

Tercüman tercüme etti:

- Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş.

Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:

- Şimdi sor bakalım, para nerede?

Tercüman işaretle sordu...

Sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle yanıt verdi.

- Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin yanındaki ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var.

Baba:

- Ne söyledi?

Tercüman yanıtladı:

- Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz zormuş...