Alışverişe çıkar...

Pazarda dolaşır...

Tezgahlara bakar.

Buğday satan pazarcının önünde durur.

Birkaç buğday çuvalı dizilmiş...

Çuvalların ağzı açık...

Yaklaşır.

Çuvalın birisine elini daldırır.

Alt kısmından biraz buğday alır.

Bakar.

Alttaki buğdaylar ıslak.

- Bunlar neden ıslak?

- Yağmur yağdı.

Islandılar.

- O ıslak kısmı çuvalın üzerine koysaydın.

İnsanlar görür...

Ona göre alırdı.

Adam mahcup...

İşin özü şu hadis-i şerif...

- Bizi aldatan bizden değildir.

[*] [*] [*] [*]

Yaşadığımız sorunlara bakalım.

Birey olarak.

Az verelim...

Çok alalım.

Az çalışalım...

Çok kazanalım.

Hatta hiç çalışmayalım...

Zengin olalım.

Zenginlikte ölçü yok.

Şimdi hayal ettiklerimize kavuşsak...

O zaman ufkumuz gelişir.

Hayallerimiz büyür.

Daha fazlasını isteriz.

[*] [*] [*] [*]

Umutlar...

Hayaller...

Beklentiler...

İman-amel eksikliği...

Değişik atraksiyonlar yapmamıza neden oluyor.

Önce masum görünecek...

Ufak tefek hareketler ile sınırlara yaklaşma...

Taşma...

Sonrasında...

İlerletebilirsek...

Ahireti bir tarafa bırakıp...

Dünyaya dört elle sarılma çabası...

Derken iş büyür.

Sınır tanımaz bir hırs.

Biz de bir söz var.

- Haram, helali geçtiyse...

İnsana yaramaya başlar.

Kötülükte işler yolunda gider.

Ya inandığımız kitap ne der?

Özetle...

- Azgınlık yapanlara mühlet verilir.

Sonuna kadar gitsinler.

Azgınlıklarının boyutlarını görsünler.

Bilsinler...

Günü gelince inkar etmesinler.

[*] [*] [*] [*]

Konuyu genişletebiliriz.

İstediğimiz kadar.

Bireysel boyutu...

Birde toplumsal boyutu var.

Akköy boyutu var.

Zonguldak boyutu var.

Birlikte yaşadığımız kente bakalım.

Genel söylem şu...

- Zonguldak yaşanılabilir bir şehir olsun.

Bu şu demek...

Dünya görüşü ne olursa olsun.

Partisi, makam, mevkii...

Hatta eğitim ve görevi...

İnsanlar Zonguldak'ın şu anki durumunun yaşanılabilir bir şehir olmadığı görüşündeler.

Bu yapabilir miyiz?

Çok kolay.

Hatta basit.

Neden başaramıyoruz?

Zurnanın "zırt" dediği yer burası.

Bürokrat yetiştiremezsen.

Siyaset adamı yetiştiremezsen...

Devlet adamı yetiştiremezsen...

O zaman geldiğimiz nokta budur.

- Efendim, yetiştiriyoruz...

Gidiyorlar bir yere...

Sonra gelip aday olmaya kalkıyorlar.

Bir zamanlar çok konuşuluyordu.

"Lobi"...

Neredeyse inanacaktım.

Meğer onun konuşulması bile "hobi"ymiş.

Konumuza dönecek olursak.

Tüm mesele başlığımızda gizli...

Bizi aldatanlar...

Bizdendir.

Başka niyetler taşır.

Günü gelince...

Fırsat bulunca ortaya çıkar.

Baştan söylesen...

Olmaz...

Samimiyet, dürüstlük zor iş...

Her babayiğit başaramaz.

Olaya buradan baksak...

O zaman bırakın bizi aldatanları...

"Biz" kavramı kalmıyor.

Hepimizin yüzünde bir maske...

Allah affetsin.