Ereğli’ye 35 kilometre…

Zonguldak merkeze 70 kilometre…

Alaplı’ya 30 kilometre…

Devrek’e kaç kilometre, bilmiyorum.

Ama Eğerci üzerinden hareket ederseniz, yakın.

Bize göre yakın.

Çünkü Aksu’ya, Pelitli’ye yürüyerek gidiyorduk.

Böyle bir çemberin içerisinde Akköy…

[*] [*] [*] [*]

Şimdilerde Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) desteklerini açıklıyor.

Bu işten haberi olanlar, çalışmalara başladı.

Olmayanlar, bihaber…

Bu konuda BAKKA’nın tanıtım eksiği var.

İşletmelerin büyük bir çoğunluğu şehirde olduğu için onların BAKKA’dan haberdar olmamasının sorumlusu biraz kendilerinin.

Ancak kar amacı gütmeyen köy derneklerinin, kalkınma kooperatiflerinin durumu başka.

Onlar zaten geçim derdinde oldukları için, hibedir, destektir, o tür gelişmeleri takip edecek bilgi ve birikime sahip değiller.

Yardıma ve yatırıma ihtiyacı olan da bu kesim.

Hem kırsal kalkınma anlamında…

Hem kültürel değerleri yaşatma anlamında…

Hem işsizlik sorununu daha az parayla daha çok çözüm üretme bakımından…

BAKKA’nın en büyük eksiği budur.

[*] [*] [*] [*]

Gelelim konumuza…

Bilinç eksikliği ve öküz altında buzağı arama anlayışı “darbe”den sonraki en büyük sorunumuz.

Proje hazırlamak kolay…

Destek verecek koskocaman BAKKA var.

Diğer devlet kurumlarında bu işe gönül veren, “vatan-millet” diyen güzel insanlar var.

İstesek, bilgi desteği verirler.

Mimarlar, mühendisler, ekonomistler hepsi okumuş insanlar.

Önce birinci sorunu aşmalıyız.

Bilinçlendirme…

Çözdük.

Bu işe gönül verecek kurumlar lazım.

Bulalım bir dernek…

Kooperatif vs…

Başlayalım çalışmaya…

Yöresel bir değerimizi yaşatalım.

Köy düğünleri…

Davullu-zurnalı…

Yemeli-içmeli…

Çalgılı-çengili…

Telli-duvaklı…

Ya da al duvaklı…

At üzerinde…

Daha düğün içerisinde yaşatılan onlarca gelenek…

Misafiri ağırlama, uğurlama…

Oturma-kalkma…

Hizmet etme...

Hepsi bir kültür…

Bir değer…

Hepsinin bir güzelliği, özelliği var.

Alıp bunu projelendirelim.

Örnek bir köy seçelim.

Bu konuda fikrim belli…

Onun için köyün koordinatlarını verdim.

Akköy…

BAKKA projesi ile böyle bir organizasyon yapsak…

“Bakköy” olur.
Burası işin teferruatı…

Bir kültürü böyle yaşatırız.

İnsanları istihdam ederiz.

Turizm faaliyeti olur.

Yan sektörler gelişir.

Nasıl Akköy’e düğüne giden…

Oradan eli boş dönmez.

Kestane balı alır.

Taze sebze alır.

Doğal hayvansal ürünlerden alır, atar arabasının bagajına…

En önemlisi, şehrin gürültüsünden kurtulup, temiz bir nefes alır.

Biz hayalini kurduk.

Adını verdik.

Çıkarsa bir babayiğit, düşeriz peşine, elimizden geleni yaparız.

Yeter ki, bu memlekette insanlar “kalkışma”yı bırakıp, “kalkınma”yı konuşmaya başlasın.

Her zaman hazırız.