Değeli Okurlarım,
Bu yazımız. “Hayat sadece, sabah, akşam konuşulan, tartışılan yerel seçim konularından ibaret değil” diyerek, Zonguldak’ta gerçekleştirilen bir başka park konusunda olacaktır. Yine biraz uzun olduğu için, bağışlamanızı dilerim.
2000’li yılların başında bir tarihte, jüri üyeliği görevi için, İTÜ’nün İstanbul Ayazağa Kampüsü’ne gidecektim. İlk gidişim olduğu için, ulaşımı sorduğumda, “Beşiktaş’tan Sarıyer minibüslerine binip İstinye Park Durağı’nda iner kampüse ulaşırsın.” diyerek yolu tarif etmişlerdi.
Ben de jüri toplantı günü tarife uygun olarak, Beşiktaş’tan Sarıyer’e giden bir minibüse binmiş ve şoföre İstinyepark’ta ineceğimi söylemiştim. Epeyce bir yol gittikten sonra, şoförün “ İstinyepark” hatırlatmasından sonra minibüsten inmiştim.
Etrafta parka benzeyen bir yer göremeyince, “İstinyepark’ın nerede olduğunu sorduğumda, durağın karşısındaki geniş girişi olan büyükçe bir binayı gösterdiklerinde, binanın adı olduğunu sanmıştım. Durak yakınındaki kampüs girişini de bulmuş ve görevliye jüri üyesi olduğumu söyleyerek yaka kartımı almış ve jürinin toplanacağı yere varmıştım.
Her zaman olduğu gibi, sınav öncesinde diğer jüri üyesi arkadaşlarla yaptığımız sohbet esnasında, “ Ya ben ‘İstinyepark’ denilince, Gülhane Parkı, Yıldız Parkı gibi bir yer sanmıştım. Bir büyük binanın adı imiş” diyerek yaşadığım şaşkınlığı anlatmıştım.
Yıldız Teknik Üniversitesindeki öğrencilik yıllarından arkadaşım olan jüri üyesi meslektaşım (Prof. Ömer Aydın) gülerek, “Şenol Hocam, köyden geldiğin belli oluyor. İstinyepark, o büyük binanın adı değildir. İçinde her türden dükkânların olduğu alışveriş merkezinin adıdır.” açıklamasını yapmıştı.
Ben de kendisine, “Ömer Hocam, köyden geldiğimi biliyorsun ama Amerika’da bulunduğumu da bilirsin. Oralarda, şehirlerin dışında, ana yollar üzerinde, önlerinde, futbol sahası büyüklüğünde park yerleri olan, mall, plaza” olarak da adlandırılan, devasa alışveriş merkezleri vardır. Şehrin içinde alışveriş merkezi olacağını nereden bileyim!” diyerek, karşı bilgilendirmemi yapmıştım. (O yıllarda, İstanbul ve Ankara’da birkaç tane olan şehir içi AVM parkların, günümüzdeki sayılarının ise 450 kadar olduğu bilinmektedir.)
Zaman içinde, ‘park’ kelimesi ile yapılan otopark, milli park, çocuk parkı, makine parkı gibi bildik isim tamlamalarına (teknopark, avmpark, parkbeşik gibi!) pek çok yeni parklı kelimelerin eklendiği görülmektedir.
Birkaç yıl önce, Zonguldak da yeni bir park ile tanışmıştı. Bu park da Üniversitenin öncülüğünde kurulan Zonguldak Teknoparkı idi. Bu parkın ne olduğunu, Zonguldak’a, kazanımlarının neler olabileceğini, Pusula Gazetesi’ndeki bu köşemde, “Bu Park Başka Park” başlığı ile bilmeyenleri bilgilendirmeye çalışmıştım. Kısa bir süre önce de, “Atıklardan yaratılan bir kültür sanat eseri!” başlıklı bir yazımız ile Kozlu’da gerçekleştirilen Kozlu Maden Park’ı da tanıtmaya çalışmıştım.
Birkaç yıl önce, Önceki Valimiz Sayın Mustafa Tutulmaz döneminde, Zonguldaklılar bir başka Park ile daha tanışmıştı. Bu park da “Zonguldak Kömür Jeoparkı- ZKJP”idi. Bu güne kadar, çevremdeki, okumuş, tahsil görmüş, sosyal medya ve akıllı telefon kullanıcısı olan pek çok arkadaşa, dosta ahbaba jeoparkın ne olduğunu çok sordum.
Ne olduğu konusunda, “herhalde, kömür, jeoloji ile ilgili bir şey olmalı” mealinde yanıtlar dışında bir yanıt alamadım. Doğrusu, yakın zamanlara kadar kendim de pek bilmiyordum. Ne olduğunu, diğerleri gibi bu tür tarih, doğa kültür ile ilgili her oluşumun içinde olduğunu bildiğim Ekrem Murat Zaman gibi değerli bildik kişilere sordum, araştırdım öğrendim. Edindiğim bilgileri sizlerle de paylaşmanın yararlı olacağını düşünerek bu yazıyı yazdım.
Jeopark’ın ne olduğunu anlamak için önce, konunun uzmanlarının “Jeosit” kelimesi ile neyi kastettiklerini bilmek gerekmektedir. Ülkemizin UNESCO küresel jeopark ağına dâhil olan ilk ve tek jeoparkı, Salihli- Kula Jeoparkı’nın İnternet sayfasında;
“Yeryüzünün jeolojik, jeomorfolojik geçmişinin delillerini oluşturan, bilim, eğitim, kültür, manzara ve peyzaj açısından öneme sahip, korunup gelecek kuşaklara bırakılması gereken oluşumlar.” Jeosit olarak tanımlanmaktadır.
Jeopark, ilgili kaynaklarda, “Yerel, bölgesel , ulusal ,hatta uluslararası öneme sahip olan bu jeositlerin bulunduğu doğal alanların eğitim, turizm ve ekonomik amaçlı olarak düzenlenmiş, sınırları belirlenmiş doğal koruma alanları.” olarak tanımlanmaktadır.
Bu sınırları belirlenmiş alanlar içindeki volkan konileri, kanyonlar, peribacaları, bazalt sütunları, şelaleler, mineral ve fosil yatakları, termal kaynaklar, mağaralar, obruklar, geçmişten kalma deprem, heyelan izleri arkeolojik kalıntılar gibi doğal ve kültürel mirasların jeosit örnekleri olduğu belirtilmektedir.
Dünyada, birçok ülkede UNESCO Global Jeopark ağına dâhil olan jeoparklar olduğu gibi, ulusal düzeyde jeoparkların olduğu da ifade edilmektedir.
Zonguldak Kömür Jeoparkı
Zonguldak’ta, ulusal düzeyde bir kömür Jeoparkı oluşturulması ile ilgili çalışmaların, Zonguldak Valiliğinin öncülüğünde başladığını ve 2021 yılında, önceki valimiz Sayın Mustafa Tutulmaz döneminde, ZKJP Müdürlüğü’nün kurulduğunu görmekteyiz.
Kurulmasına, Zonguldak İli Turizm Altyapı Hizmet Birliği (ZONTAB) tarafından karar verilen ZKJP’nin iyi hazırlanmış, kullanışlı internet sayfasında, oluşumla ilgili her türlü bilgiye ulaşılabilmekte; ilgilenenler Jeopark görevliler tarafından da bilgilendirilmektedir.
Sınırları Zonguldak il sınırlarını ve denizdeki uzantısını kapsayan 3 bin 500 kilometre kare genişliğinde olduğu ifade edilmektedir. UNESCO küresel Jeopark ağına üye olması için UNESCO’ya başvurulduğunu da öğrenmekteyiz. (Başvurunun kabul olması durumunda, bünyesindeki 46 ülkeden 177. Jeoparkın olduğu ağa, ülkemizin 2. Jeoparkı olarak katılmış olacaktır).
Jeopark bünyesinde, 50 kadar asıl jeositin; 60 kadar da jeosit potansiyeli olan alan olduğu da ifade edilmektedir.
Bu jeosit unsurların; jeolojik miras, kültür mirası, doğal miras ve endüstriyel miras olmak üzere dört gurupta toplandığı görülmektedir. Her gurupta yer alan jeositler belirtilmekte; bunlarla ilgili gerekli bilgiler verilmektedir.
Örneğin, Gökgöl Mağarası, Kireçburnu Tafoni Kayaları Jeolojik miras; Maden Müzesi ve Deneyim Ocağı kültür miras; Gökgöl Mağarası, Bölüklü Yaylası doğal miras; Fener Eski Yerleşim Alanı, Çatalağzı Eski Termik Santrali de endüstriyel mirasa örnekleri olarak görülmektedir.
Jeopark kapsamındaki jeosit varlıklarını eğitim, bilim ve turizm amacıyla bilgi almak, gidip yerinde görmek isteyen Zonguldaklı ve dışarıdan gelen doğa, tarih, kültür düşkünlerine Zonguldak-Kozlu yolu üzerindeki Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı Binasında bulunan yönetim merkezi tarafından, gerekli bilgilendirmenin her türlü yardımın yapıldığı ifade edilmektedir.
Bu konuda, merkez bünyesinde özveri ile görev yaptıklarını bildiğim ve gördüğüm geniş bir ekibin başında bulunan Prof Dr. Nizamettin Kazancı ve Prof.Dr. Yeşim Büyükmeriç hocalarımıza, Şehir Plancısı Gülsüm Yılmaz’a ve bu türden faliyetlerin hep önc içinde ve öncülerinden olan, Zonguldak’ın madencilik ve endüsri geçmişinin canlı hafızası Maden Mühedisi Ekrem Murat Zamana; onlara destek olan değerli yöneticilerimize teşekkür borçluyuz.
Konunun uzmanı olmadığım için, bu konuda bir öneri ve eleştiri yapmaya kendimi yetkin görmüyorum. Ancak Zonguldak’taki eğitim, kültür faaliyetleri ve jeoturizm için çok yararlı bir proje olduğuna inanıyorum.
Zopnguldak Kömür Jeoparkı’na yöneticilerimizin, okullarımızın ve tüm Zonguldaklıların sahip çıkmalarını ve projenin daha da geliştirilerek yaşatılmasını, UNESCO jeopark ağına dahil olmasını dilerim.