Üniversite yöneticilerimizin öğrencilerimizin ve ailelerinin bilgilerine arz olunur.

Genellikle her yıl haziran ayı içinde, tüm üniversitelerimizde, bazı liselerde de olduğu gibi, mezuniyet törenleri ve bazılarında da ayrıca, mezuniyet baloları düzenlenir.  Bu törenlere, yüksekokul ve fakültelerin son yarıyıllarındaki öğrencilerden isteyenler ve isteyen öğrenci yakınları katılırlar. Kutlamaları da içerdikleri için, bu törenlerin kutlama olarak tanımlanması da mümkündür.

  Görev yıllarımda, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ)’nin,  Merkez Kampüsündeki Fakültelerinin birlikte düzenlediği ve genelde,  Zonguldak ve Kozlu Stadyumlarında yapılan mezuniyet törenlerine, bir hoca ve yönetici olarak, ben de yıllarca katıldım. Bu törenler diğer fakülte ve yüksekokulların bulunduğu kampüslerde de yapılırdı. Herhalde yine öyledir.

Birkaç hafta öncesinden,  görevlendirilen öğretim elemanları tarafından hazırlıkları ve provası da yapılan bu törenlerin,  statlarda ya da başka açık hava ortamlarında yapılanları,  öğrencilerin, guruplar halinde, protokolün önünden geçerek sahadaki yerlerini almaları ile başlardı. Protokol ve öğrenciler adına konuşmaların yapılması; başarılı öğrencilere hediyeler verilmesi, müzik, dans gösterileri, bolca hatıra fotoğrafları çekilmesi gibi aktiviteler törenlerin değişmeyen etkinlikleri olurdu. Yemin ve keplerin fırlatılması ile de son bulurdu.

Törenlerin en renkli ve coşkulu bölümünü ise, törenin sonunda, öğrencilerin hep birlikte, “kep at komutu” ile keplerini havaya fırlatma anları olurdu ve yüzlerce kep aynı anda havada uçuşurdu.

Hiç olmazsa, emeklilik sonrasında, kentte yaşamını sürdüren emekli öğretim üyelerini olsun, bu tür önemli etkinliklerde hatırlama gibi bir incelik ve gelenek olmadığı için, günümüzdeki törenlerin nasıl olduğunu bilmesem de yukarıda kısaca özetlediğim akışta fazla bir farklılık olduğunu sanmıyorum

 O günlerde, benzer her üniversite kentinde olduğu gibi, Zonguldak’ta da otellerde yatak; otobüslerde, çay bahçelerinde, lokantalarda, kafeteryalarda oturacak yer, yemek bulmak mümkün olmazdı. Herhalde, kuaförler, çiçekçiler ve kozmetik ürünler satanlar; kep ve cüppe ticareti yapanlar için de çok kazançlı günler olmalıydı.

Bu Kadar Zahmete Değer Mi?

Kısa bir süre önce, Karabük’teki özel bir haddehanede işçi olarak çalışan köylüm Süleyman ile karşılaşmıştım. Kendisi, sevinçli bir halde, “Şenol Abi, oğlum Mustafa, üniversiteden mezun oluyor. Mezuniyet törenleri varmış. Bizim de törene gelmemizi arzu ediyor. Annesi ile birlikte Sivas’a gideceğiz. 0na bir iş bulmada yardımını da beklerim…” mealinde bir şeyler söyledi. Nerede, ne okuduğunu sorduğumda, “Sivas Kangal Meslek Yüksekokulu’nda,  elektrik üzerine...” yanıtını almıştım.

Gidecekleri törenin evlatlarını kepli-cüppeli bir kıyafetle önlerinden geçerken görmelerinden, gittikleri yerde Mustafa ile birlikte, gezip cüppeli, kepli fotoğraflar çektirmekten başka bir önemi yoktu. Bunun için, zaman ve para harcayarak o kadar uzaklardaki böyle bir törene katılmak için gitmelerine üzüldüm. Ancak gitmekte kararlı olduğunu anladığım için, “Sevindim… Tebrik ederim. Hayırlı olsun. İnşallah hayırlısı ile gider, birlikte dönersiniz…” diyebildim.

“İşyerinden izin alacaksın, iki kişi, Karabük’ten Ankara’ya, Ankara’dan Sivas’a, oradan da Kangal’a gideceksiniz. Oralarda bir, iki gece kalacaksınız. Aynı zorluklarla döneceksiniz. Oğlunu kepli-cüppeli görmek, önünden geçerken alkışlamak için bu kadar eziyete-masrafa değmez. Zaten, törenin hemen ardından okul da tatil olacak, oğlun da dönecek…” gibi bir şeyler aklımdan geçse de onu da söyleyemedim.

“Mustafa’nın iki yıllık bir okulda okuması için, ta o kadar uzaklara gitmesine; senin de onu oralara göndermene, fedakârlıklar yapmana da üzüldüm.” dememin de ne yeri ne de zamanı değildi .“Daha mezun da olmamış. Eline verilen dürülü kâğıt diploma da değil. Mezun olsa da ne olacak? Pek çok arkadaşları gibi sokakta işsiz dolaşacak, evde zaman geçiren ev genci olacak…” gibi acı gerçekleri söylemem de hiçten uygun olmazdı!

“Ya Süleyman, Mustafa’ya telefon aç, mutluluğunuzu ve hayır dualarımızı ilet. Tebrik et. Eğer kepli- cüppeli kıyafeti ile görmeyi ve hatıra fotoğrafları çektirmeyi çok arzu ediyorsanız, kendisine, cüppeyi ve kepi iade etmemesini, bedelini ödeyerek gelirken getirmesini söyle!” gibi bir şeyler söylemek belki uygun olabilirdi ama söyleyemediklerime bu düşüncemi de ekledim!

Törenlerin Ülke Boyutu

Günümüzde, büyüklü-küçüklü her ilimizde en az bir üniversite ve pek çok ilçede de meslek yüksekokulları ve fakülteler bulunmaktadır. Politikacılar da “Üniversiteyi ayağınıza getirdik!” diyerek yıllardır seçim malzemesi yapmaktadırlar.

Öğrencilerin, genellikle, bazı nedenlerle, yanlış da olsa, bulundukları kentlerdeki üniversitelerde okumak istemedikleri biliniyor. Biraz da bu nedenle, üniversite öğrencilerinin çok büyük bir bölümü, üniversitenin bulunduğu kentin dışından gelen öğrencilerden oluşmaktadır.  (Ancak ekonomik sıkıntıların tavan yaptığı günümüzde durum, belki biraz değişmiş olabilir.)

Yükseköğretim Kurulu YÖK’ün istatistiklerinden, 2021-2022 ders yılında, fakülte ve iki yıllık yüksekokulların son yarıyıllarında bir milyon 500 bin dolayında öğrencinin olduğu belirtiliyor. Genelde, bu öğrencilerin en az yüzde 70-80’nin mezuniyet törenlerine katıldıkları ve bu katılan öğrencilerin de, en az yarısının birer, ikişer yakınının bu törenlere katıldığı da biliniyor.

Bu durumda, 2022 yılında yapılan mezuniyet törenlerine, 900 bin civarında öğrencinin ve 500-600 bin dolayında öğrenci yakının da, başka kentlerden gelerek bu törenlere katılmış oldukları sonucu çıkarılabilir.

Bu rakamlar, bu törenlerin, üniversitelerde ve ülke boyutunda yarattığı sosyal ve ekonomik faaliyetler açısından yararlı olduğu söylenebilir.  Ancak bu yararın köylüm Süleyman’ın, oğlunu mutlu etmek için katlandığı külfetin bir sonucu olduğunu söylemeye gerek yoktur. Ülke boyutunda da bu külfete katlanan birkaç yüz bin Süleyman’ın olduğuna da kuşku yoktur!

Üniversitelerin,  tıp, bazı mühendislik branşları gibi çok tercih edilenler dışındaki bölümünden mezun olanların büyük çoğunluğunun meslekleri ile ilgili bir iş bulamadıkları; bulabilenlerin çoğunun da en düşük (asgari) ücretle çalışmak zorunda kalmaları da günümüzün bilinen üzücü gerçeklerindendir.

Ülkemizdeki her dört işsizden birisinin üniversite mezunu olması ve belki daha da üzücü olanı, son zamanlarda, %70- 80’inin, ülkesinde bir gelecek görmediği için, fırsat bulsa yurt dışına gitmek istediği de bilinmektedir.

Bu nedenle,  üniversitelerden mezun olmanın; mezun olanların ve ailelerinin çok büyük bir bölümü için hayal kırıklıklarının, ümitsizliklerin, ekonomik ve sosyal sıkıntıların daha da artması anlamına geldiği söylenebilir. Bu durumda olan mezunlar ve aileleri için, mezuniyet törenlerinde ve kutlamalarında yaşadıkları günlük sevincin hemen ardından sıkıntıların başlayacağı açıktır.

 Kim bilir belki de katılmayanlar, kendilerini bekleyen bu sıkıntıları düşünerek “ Nenin törenini, kutlamalarını yapıyoruz. Mezun olsak ne olacak?” diye düşündükleri için bu törenlere katılmıyorlardır.

Bir Öneri

Mezuniyet törenlerinin asıl amacı, mezun olacak öğrencilere, “Artık öğrencilik döneminiz bitti. Buradan ayrılma, kendi ayaklarınızın üstünde durma; kendiniz, aileniz ve ülkeniz için yararlı olma zamanı geldi” mesajının verilmesidir. ( Bu arada, okulu çok uzatan öğrencilere “ Okuldan emeklilik hakkı kazanmak da mümkün değil” hatırlatmasının yapılması da uygun olabilir!

Ancak, belki de, çoğunun ilk kez gördüğü rektörlerinin, dekanlarının ve protokolün oturduğu şeref tribünlerinin önünden, uygun adım yürüyüşleri ile geçilerek, sahaların ortasında saatlerce dikilerek geçen tören ortamlarında bu mesajın verilebileceğini ve veriliğini söylemek mümkün değildir. Bu törenlerin, üniversiteler, öğrenciler ve aileleri için zaman kayıplarına ve birçok külfetlere katlanılarak yapıldığı da bilinmektedir.

Bu nedenle; mezuniyet törenleri ile verilmek istenen mesajlar için;

Bölümler bazında, bölümlerin son sınıf (ve belki, alttan dersleri olmayan bir alt sınıf) öğrencilerinin ve hocalarının katılacağı, (Bir zamanlar başkanı olduğum bölümümde olduğu ve Resim 1’de görüldüğü gibi) eğlenceli mezuniyet ve vedalaşma gecelerinin ya da yemeklerinin çok daha uygun ortamlar olacağına inanıyorum.

Bu ortamlar, öğrencilerin ve hocalarının son olarak birlikte olduğu, katılanların doyasıya eğlenebileceği, anıların paylaşılacağı, yetenekli öğrencilerin ve hocaların yeteneklerini gösterebileceği çok samimi birliktelikler olacağına da kuşku yoktur

Bir İroni!

Günümüzdeki hali ile en az 14-16 yıl süren zorluklarla ve fedakârlıklarla ulaşılan üniversite diplomalarının, sahiplerinin büyük çoğunluğuna, fazla bir yarar sağlamadığı anlaşılmaya başladığı için, üniversitelerin birçok bölümün öğrenci bulamadığı, hatta kapandığı da bilinmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yapılan mezuniyet törenlerinin; öğrenciler, aileleri ve devlet için; yıllarca devam eden kaynak ve zaman israflarının son bulduğu törenler olarak nitelendirilmesi de mümkündür!

Bu nedenle, ülkemizde, üniversiteler ve yüksekokullar geneli için yapılan mezuniyet törenlerinin, bu hali ile yapılmasının da uygun olmadığını düşünüyorum.

Eğer bu hali ile devam edecekse, bu törenlerin, üniversitelerden mezun olanların ve onların ailelerinin yaşamakta oldukları işsizlik sorunları tam olmasa da azalana kadar;           

 “Mezuniyet ve israfların son bulma kutlamaları!” adı ile yapılmasının daha uygun olacağını öneriyorum! Ya da hiç olmazsa, bazı üniversitelerimizin cesaretli, koltuk, makam korkusu olmayan rektörlerinin, böyle bir adla yapmaları da ilgililere etkin bir mesaj olabileceğine inanıyorum.

Sayın yetkililerin, sevgili öğrencilerimizin ve öğrenci yakınlarının bilgilerine saygı ile arz ederim!

beü-2011-mezuniyet-töreni

BEÜ’nin Merkez Kampüsü 2011 yılı mezuniyet töreni.

beü 2012 mezuniyet_082655

Öğrencilerimizin bölüm bazında organize ettiği bir mezuniyet gecesinden bir kare. (2012).