Değerli okurlarım; bir süre önce, Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nde, güler yüzlü genç bir doktorumuz, bir köşede, eşime pansuman benzeri küçük bir operasyon yapıyordu. Bu esnada, alt yan cebindeki telefonu çalmaya başladı. Doktorumuz, bakacak durumda olmadığı için çalma da biraz uzayınca, yanındaki yardımcısından telefona bakmasını istedi. Telefona bakan da, arayanı söylediğinde "meşgul olduğumu söyle" iletisiyle aranmayı sonlandırmıştı.

Yanından sevgi ve saygı ile ayrıldığımız doktorumuz, muayene gibi bir görevi esnasında aranmış olsaydı, belki de gereksiz bir aranmanın yanıtlanması öncelikli olacak; bu esnada hizmet bekleyen vardıysa, o da görüşmenin sonlanmasını beklemek zorunda kalacaktı. Sanırım kamu kurumlarındaki bir işi-işlemi esnasında, buna benzer durumlarla karşılaşmayanınız yoktur.

Günümüzde, eli-kulağı hep özel akıllı telefonunda olan, görevi ile ilgili olup-olmadığı da pek bilinmeyen bu telefon kullanımına zaman harcamayan, özellikle genç nesilden bir kamu çalışanını görmek mümkün değildir. Mahkeme salonları, direksiyon başları, dershane, resmi toplantı ortamları gibi yerlerde bile çalan akıllı telefonlar yaygın hale gelmiştir.

Yine günümüzde, görev başındaki bir kamu görevlisinin, kendi özel iletişim araçlarını çok zorunlu bir durum olmadıkça, ne arayan, ne de aranan olarak kullanmasının; bu tür iletişimler için zaman harcamasının uygun ve etik bir davranış olmadığı; hizmete özel olanlarının hizmet dışı amaçlar için kullanılmasının ise aynı zamanda suç olduğu adeta unutulmuştur.

Kamu çalışanlarının bu tür uygun olmayan davranışlarına, hizmete özel bilgisayarların görev amacı dışında kullanılması, evlerde yapılmayan kahvaltıların işyerinde yapılması; özellikle, elde içecek kupaları ile ortalıkta dolaşılması gibi görüntülerin de eklenmesi gerekir.

Bir işyerinde, bu tür uygun ve etik olmayan görüntülerin engellenmesinin ve daha da önemlisi, tütün kullanımı ve hizmete özel araç ve diğer imkanların özel amaçlar için kullanılması gibi suç olan fiilleri yapanlar hakkında gerekli disiplin işlemlerinin yapılmasının, amir konumunda olanların öncelikli görevleri olduğunu yazmaya ve söylemeye gerek yoktur.

Bu tür davranışların zararları kapsamında;

[*] Hizmet bekleyen vatandaşın hizmet almasını, geciktirme, engelleme...

[*] Hizmet verenin performansını olumsuz etkileme, konsantrasyonunu bozma...

[*] Vatandaş ile hizmet veren kurum arasındaki işleyişe, görev ve işyeri disiplinine zarar verme...

[*] Görevlinin (belki de farkında olmadan), görev saatinden çalma (hırsızlık) suçu işleme gibi olumsuzluklar sayılabilir.

Bu tür davranışları olan bir kamu görevlisinin, "Ben, görevim esnasında, arayan ve aranan olarak telefonumu kullanırım; müsait olduğumda, zaman bulduğumda bilgisayarımı da vakit geçirme amaçlı kullanabilirim, çayımı-kahvemi içerim; arkadaşlarımla ve özel misafirlerimle konuşur, görüşürüm, amma görevimi de aksatmadan yaparım" gibi savunmalarının ise, kabul edilebilir bir tarafı olamaz. Zira kendisini zihnen ve bedenen meşgul eden bu hallerin asli görevini olumsuz etkilememesi düşünülemez.

Sözlerin özü, hiçbir görevlinin, zorunlu bir durum olmadıkça, görev başında iken, özel amaç ve arzularına zaman harcama, asıl görevini ikinci plana atma; kendisinden görev bekleyenleri bekletme ya da bir yöneticinin bu tür davranışları olanlara anlayış gösterme gibi bir hak ve yetkisinin olmadığını söylemeye gerek yoktur.

[*] [*] [*] [*]

BEBELERİN VE ÇOCUKLARIN PAHALI OYUNCAKLARI!

Bu arada, pahası, markası ailenin maddi durumuna göre değişen akıllı telefonlar-tabletler, günümüzde ağlayan bebeleri avutma; üç-beş yaşındaki çocukların ellerinden düşürmedikleri yeni nesil oyun araçları haline gelmiştir. Ancak, çocuklarının ruh ve beden sağlıklarına olan zararları ile ilgili uzmanların yazdıklarını okuyan, söylediklerini dinleyen bilinçli bir anne- babanın; bu tür cihazları, bırakınız çocuğunun eline vermeyi, herhalde yanlarına bile yaklaştırmaması beklenir.

Çocuklarımızın çocukluk dönemlerinde oyuncak olarak kullandığı bu cihazların, daha sonraki zamanlarda, yaşamlarının ayrılmaz bir parçası ve bağımlısı haline gelmeleri kaçınılmaz oluyor. Her türden bağımlılık gibi çağımızın bu yeni bağımlılık türünün de, hem bireysel, hem de toplumsal yaşama olan zararlarını görmek ve söylemek için konunun uzmanı olmaya gerek kalmamıştır.

Çok sayıda ülkede yapılan bir anketin Türkiye ayağında, 18-50 yaşları arasında, bin kişinin katıldığı bir anketin sonuçlarından;

[*] Türkiye'nin, akıllı telefon bağımlılığının en yüksek ülke olduğu...
[*] Türkiye kullanıcılarının, günde 72 kez telefonlarını kontrol ettiği...
[*] Bu da (uyku hariç) 15 dakikada bir telefon ekranını kontrol ettiği ortaya çıkmış!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son on yılda, sadece 143 milyon akıllı telefon için 23,7 milyar dolar dövizin ödenmiş olması, konunun ekonomi ve savurganlık boyutunu da gösteriyor.

Ülkemizde, kamu hizmeti verilen ortamlarda, yukarıda değinilen akıllı telefon ve diğer sanal ortam cihazlarının görev dışı amaçlar için kullanımlarının önlenmesi için konunun uzmanlarınca önerilen ve uygar ülkelerde uygulanan önlemlerin alınması ve uygulanması bir zorunluluk halini almıştır.

Bu kapsamda;

[*] Her halde, bir kamu görevlisinin (toplantı, dershane, ibadethane gibi ortamlarda yapıldığı gibi), mesai saatleri içinde, özel telefonunu kapalı tutmasının istenmesi ya da uygulanabilir bir düzenleme çerçevesinde kullanımının engellenmesi gibi kısıtlayıcı ve yasaklayıcı önlemlerin alınmasının yadırganacak bir tarafı olamaz. Yeter ki, konulan kurallara, uygulama sorumluluğu taşıyanlar da uysun.

[*] Kamu kurumlarında, diğer imkanlar gibi, hizmete tahsis edilen resmi iletişim ve bilgi işlem araçlarının, tahsis amaçları dışında kullanılmaları dünyanın her yerinde hem ahlaki olmayan, hem de suç olan eylemlerdir. Bu durumların engellenmesi de yöneticilerin görevidir.

[*] Sadece kamu kurumlarında değil, hayatın her alanında, telefon ve diğer iletişim cihazlarının aşırı ve gereksiz kullanımlarının ve özellikle çocuklarımızın bu tür ucuz-pahalı ürünlere sahip olmalarının zararları ve neden olabileceği olumsuzluklar konusunda halkın bilinçlendirilmesi; okullarımızın, üniversitelerimizin, sivil toplum örgütlerimizin, din görevlilerimizin öncelikli görevlerinden birisi olmalıdır.

[*] [*] [*] [*]

Toplumumuzun "Iphone X-Ayfon X" dedikleri Amerikan ürünü bir akıllı telefon için bir ton dolayında fındık ihraç etmemiz gerektiğini düşünmesi ve öğretmenlerimizin de öğrencilerine anlatması dileklerimle...