Çeyrek asırlık bir gelenek devam ediyor, Yeni Çarşı'daki rahmetli Ali Şeker'in dükkanında...

Ali Şeker'in oğlu, değerli büyüklerim Erdal Şeker ve Araştırmacı-Yazar Namık Aşcı'nın organizasyonunda her Cumartesi sabahı kahvaltı yapılıyor... Sonrasında sohbet başlıyor. Davet yok, yolu düşen geliyor.

Bu hafta kahvaltı bitmiş, sohbet başlamıştı. Erdal Ağabeyle sohbet ederken, sessizce arkamdan biri geldi, sandalyemi devirdi. İtiş-kakış, ortalık karıştı.

Haince, sinsice planlanmış bir olay.

Saldıran Demir Ailesinin genç üyesi AK Parti yöneticisi Harun Demir!

Tesadüf bu ya, Harun Demir'in kayınpederi Teoman Demir, her hafta geldiği kahvaltıya bu hafta gelmedi! İstasyonda bir ofiste bekledi! Akşam da Doktorlar Lokali'nde eğlendi.

Dükkandaki herkes yaptığı bu hareket nedeniyle Harun Demir'i ve ailesini ayıpladı.

Erdal Ağabey ve kahvaltıda bulunan herkesten özür diledim.

Ben dükkandan ayrıldıktan sonra eski TSO Başkanı Salih Demir gelip, Erdal Ağabeyden özür dilemiş. Bir süre sonra Erdoğan Demir kapının önüne gelip, küfür edip gitmiş!

Harun Demir'e her zaman söylemişimdir!

"İnşallah Salih Amcana benzersin" diye!

O gitti, Erdoğan Demir'e benzedi!

Demirler, siyasetten ve ticaretten sonra çeyrek asırlık bir geleneğin de tadını kaçırdılar.

Neden şikayetçi olmadım?

Harun Demir'in sinsice arkadan gelip, sandalyemi devirip saldırması, işyerindeki güvenlik kamerasına da yansıdı. Utanmayacaksa, Teoman Demir, o görüntüleri izlemeli, damadıyla gurur duymalı!

Olay yerine polis ekibi geldi. "Şikayetçi olursam kendim gelirim" dedim. Karakol önünde Erdoğan Demir ve ailesine şov yapma imkanı vermedim.

Cumhuriyet savcıları yazdığımız bazı haber ve yorumlarla ilgili resen soruşturma açabiliyor...

Bu konuyla ilgili soruşturma açarsa, gider ifademi veririm.

'Belden aşağı yazıyor' yalanı...

Harun Demir ve Ailesinin rahatsız olduklarını söyledikleri köşe yazım şöyleydi:

"Formülü buldum...

Ekonomi alt-üst... Bizim de bir takım sıkıntılarımız var. Bazılarına dert olmuş.

Ama olsun... Çalışıyoruz, didiniyoruz, borçlarımızı ödüyoruz.

Değer verdiğim bir büyüğüm şöyle akıl verdi:

'Senin oğlun sanırım 15 yaşında. 3 yıl daha sık dişini. Biliyorsun, 18 yaşında milletvekili olunabiliyor. Aday olur. Milletvekili olamazsa, bir işadamının kızıyla evlendirir, borçlarınızdan kurtulursunuz! Bir de çocuk yapar, üstüne para bile alırsınız!'

Ne diyeceğimi bilemedim!"

Şimdi bu yazının neresinde Harun Demir ile eşinden söz ediliyor?

Zengin kızıyla evlenen tek erkek, Harun Demir mi?

Bu yazıdan "belden aşağı" bir anlam çıkarmak için "sapık" olmak lazım...

Bu yazının fikrini Erdal Şeker'in verdiğini düşünmek için de deli olmak lazım.

Demirler bizim borçlarımızı yazarken iyi, biz yazınca kötü, öyle mi? Yok öyle yağma!

Demirlerin, Teoman Papila'ya 30 milyon lira borcu olduğunu Papila'nın kendisi söylüyor. "Bana Filyos Ateş Tuğla hisselerini teminat olarak verdiler. Ama ben paramı istiyorum" diyor.

Bence Demirler, o yazıdan rahatsız olmadı... Onları rahatsızlığı, vergi ve sigorta borçlarına karşılık yüksek fiyatla verdikleri arsalarla ilgili yazılardı.

Mesela, Kilimli'de Milli Emlak Müdürlüğü'nün 5 milyon lira bile değer biçmediği arsa SGK'da yaklaşık 8 milyona sayıldı!

Dedeman'ın önüne hazine arazisi üzerine yaptıkları kaçak binayla ilgili haberlerden huzursuz oldular.

Yaptığımız haberlerle ilgili dilekçelerimizi hazırladık. Mücadeleye hukuk yoluyla da devam edeceğiz.

Durmak yok, yola devam...

GÜNÜN SÖZÜ:

Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker!

Atasözü