Zonguldak Belediyesi’ni 2019 yılında 412 milyon 788 bin Türk Lirası borçla devralan Dr. Ömer Selim Alan, 31 Mart 2024 tarihinde 1 milyar 153 milyon 308 bin 77 Türk Lirası 91 Kuruş ile devretti. Dolar bazında hesaplandığında, 73 milyon 712 bin 142 Dolar ile devraldığı belediyeyi, 35 milyon 476 bin 923 Dolar borçla devretti. 

Zonguldak Belediye Başkanlığı’na seçilen Tahsin Erdem, belediyenin borçlarını açıkladı!

"Mali Müşavir" olan Tahsin Erdem, bu listeyi nasıl açıkladı?

Dr. Ömer Selim Alan’dan önce iki dönem CHP’de olan Zonguldak Belediyesi, "sıfır borç" ile devredilmiş olsa neyse!

Gerçekten hayret doğrusu!

Olayın ekonomik analizi şöyle:

Zonguldak Belediyesi’nin 31 Mart 2024 tarihi itibariyle 1 milyar 153 milyon 308 bin 77 Türk Lirası 91 Kuruş borcu olduğu açıklandı. Borcun, 477 milyon 391 bin 649 Türk Lirası tutan bölümünü, Avro ile borçlanılan arıtma tesisi oluşturuyor. 

Zonguldak Belediyesi’nin 31 Mart 2019 tarihi itibariyle borcu, 412 milyon 788 bin Türk Lirası... 

O günün kuruyla bu borç, tam tamına 73 milyon 712 bin 142 Dolar ediyor. 

Zonguldak Belediyesi'nin 31 Mart 2024 tarihi itibariyle 1 milyar 153 milyon 308 bin 77 Türk Lirası 91 Kuruş borcu, bu borçla ve bugünkü kurla 35 milyon 476 bin 923 Dolar...

Zonguldak Belediyesi’nin borcu, Dolar bazında yarı yarıya azalmış. 

Zonguldak Belediyesi’nin borcunun bu kadar artmasının nedeni, arıtma tesisi için Avro olarak borçlanılmış olması... 

Arıtma tesisi, 22 milyon Avro bedelle ihale edilmiş. O dönemin kuruyla borç, 40 milyon Türk Lirası...

22 milyon Avro'luk borç, bugün 13,5 milyon Avro seviyelerine inmiş. 

Ancak kur artınca, borç da katlanmış. Zonguldak Belediyesi’nin borcu, ödedikçe artmış! 

40 milyon Türk Lirası ile ihale edilen bir iş, Avro ile borçlanılınca, bugün ortaya 477 milyon 391 bin 649 Türk Lirası gibi bir rakam çıkmış!

Günün Fıkrası: Padişahın köpeği...

Padişahın çok sevdiği köpeği hastalanır, yemekten-içmekten kesilir.

Padişah, üzüntüsünden perişan vaziyette, sarayın, hatta ülkenin bütün şifacıları seferber olur ama iyileşmez köpek. Vezir, padişaha, "Halk arasında 'Mahmut Hoca' diye biri var. 'Muska yazar, düzeltir' dediler. Ama sorduk 'İte muska yazılmaz' dedi. Ama bizim bahçedeki kırmızı boğaya tutkunmuş. Verelim boğayı, yazsın muskayı" der.

Çağırmışlar Mahmut Efendiyi... Hoca, "Muskayı yazarım ama bir şartla. Ben ölene dek açmayacak kimse" demiş.

Yazmış muskayı, köpeğin boynuna asmış, boğayı alıp gitmiş. Ertesi gün köpek iyileşmiş. Padişah, neşeden çıldırmış ama bir de merak almış, "Ne yazdı da iyileşti" diye... Açmış muskayı, aynen şöyle yazmış üstad:

"Tamah ettim kırmızı boğanın etine, muska yazdım padişahın itine, yazdım padişahın itine..."