"Genç ve hürken...

Düşlerim sonsuzken...

Her şeyi değiştirmek isterdim.

Dünyayı bile...

Yaşlanıp akıllanınca...

Dünyanın değişmeyeceğini anladım.

Ben de düşlerimi azaltarak, sadece memleketimi değiştirmeye karar verdim.

Ama o da değişeceğe benzemiyordu.

İyice yaşlandığımda...

Artık son bir gayretle...

Sadece ailemi...

Kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim.

Ama...

Maalesef...

Bunu da kabul ettiremedim.

Şimdi ölüm döşeğinde...

Birden fark ettim ki...

Önce, kendimi değiştirseydim.

Onlara örnek olarak...

Ailemi de değiştirebilirdim.

Onlardan alacağım cesaretle...

İlhamla...

Memleketimi daha ileri götürebilirdim."

[*] [*] [*] [*]

Bu bir anıtmezar yazısıdır.

Hayatın gerçeklerini anlatıyor.

Ne kadar sade değil mi?

Yalın bir akış...

İçerisinde değişimi barındıran...

Değişmeyen tek şey...

Zaman değişiyor.

İnsan gelişiyor.

Değişiyor.

Olaylar...

Mekanlar...

Hepsi değişiyor.

Geriye tek kalan sadece o...

Değişim.

Değişmeyen tek gerçek...

[*] [*] [*] [*]

İndirgeyelim.

Yerele...

Gündeme...

Olaylara...

Bireylere...

[*] [*] [*] [*]

Etrafımızda emekliler var.

Akköy'de...

Zor şartlarda yaşadılar.

Yokluk içerisinde.

Hayat mücadelesi verdiler.

Tarım sigortası ödediler.

İsteğe bağlı...

Vesaire...

Zaman zaman sohbet ederdik.

Zorlukları anlattılar.

Dertlerini...

Çilelerini...

Sonrası...

- Emekli olunca rahat edeceğiz.

Dinlenecekler.

Daha az çalışacaklar.

[*] [*] [*] [*]

Gün geldi.

Emekli oldular.

Sonra...

Her şey değişti.

Daha az çalışacaklardı.

Tam tersi oldu.

Çok çalışıyorlar.

Hepsi...

Öyle...

[*] [*] [*] [*]

Gerçi biz de öyle düşünüyoruz.

Sonumuz ne olur?

Onu Allah bilir...

[*] [*] [*] [*]

Onlara gelince...

Neden böyle yapıyorlar?

Çok açık...

Yokluk...

Yoktu...

Tabiri caizse...

Elleri ağızlarına değdi...

Yiyecek ekmekten fazlası var.

Başka dertler çıktı ortaya.

Yapamadıklarını...

İlk defa yapma fırsatları var.

Fırsat varken...

Deniyorlar.

Kendileri için yapamadıklarını...

Çocuklarına bırakmak için...

"Torunlarına miras kalsın" diye...

Tüm çaba bu...

[*] [*] [*] [*]

Helalinden çalışmak...

Çoluk-çocuğa...

Torun-toprağa miras bırakmak...

Çok normal.

Hele fırsat varken...

[*] [*] [*] [*]

Akköy'de böyle...

Ya Zonguldak'ta?

Emekli oluyorsun...

Bir yere aday oluyorsun...

Tüm dert başka bir koltuk...

Müdürlük...

Danışmanlık...

Vekillik...

Başkanlık...

Sivil toplum kuruluşlarından...

Siyasette...

Bürokraside...

Tüm dert koltuk...

Bulunuyor...

Oturuluyor...

Olmazsa...

Oturan kişiye yakın duruluyor.

Sonrası...

Akköy'deki emekli gibi...

Çok çalışılıyor.

Tek farkı var.

Zonguldak'takiler helal-haram dengesine hiç bakmıyorlar.