Çok süt vereni.

Çok gezeni.

Uyuz uyuz otlayanı.

Dik başlısı.

Kalın gövdelisi.

İki senede bir doğuranı.

Bir senede iki doğuranı.

Vs...

Dörtyüz başlık davar sürüsü...

İçlerinde en çok dikkat çekeni sakar keçi...

İki boynuzunun birleştiği yerde ak bir leke var.

Geri kalan tüyleri simsiyah.

Bundan dolayı Dedem ona 'Sakar Keçi' derdi.

Sürünün en önünde giderdi.

İstediği zaman sürüyü istediği yere çekerdi.

Davarlar çoğunlukla onun uslu durduğu ormanlarda otlatılırdı.

Komşunun çitini devirmeyi severdi.

Her sene ikiz doğururdu.

Daha neler neler...

Bir yığın özelliği vardı.

Zaten bu özelliklerinden dolayı en çok onun kahrını çekti Dedem.

Bir de 'ziyanlık' yapmasa.

Tüm kötü özelliklerini ve başına buyrukluğunu görmezlikten gelecekti.

Ziyanlık; büyük veya küçükbaş hayvanların, sahibine ait olmayan tarlada bulunan ve emek verilerek dikilen meyve-sebzeleri gizlice yemesi.

Akköy'ün kara kaplısı kelimeyi aynen böyle açıklıyor.

[*] [*] [*]

Güneşli bir hava...

Yer, Öteyüz Dağları...

Köyün 'öte' tarafında olduğundan öyle denmiş.

Davarlar otlayarak dereye iniyorlar.

Öğle vakti su içip gölgeleniyorlar.

İkindi vakti yine otlayarak eve geliyorlar.

Dönüş sırasında bizim 'Sakar Keçi' yine şımarmış.

Köyün kenarındaki mısır tarlasına dalmış.

Dedem geri çevirmiş.

'Sakar Keçi' bir daha aynı davranışta bulunmuş.

Dedem yine geri çevirmiş.

Mücadele böyle devam ederken sürü dağılmış.

Sen misin sürüyü dağıtan?

Sen misin 'ziyanlık' yapan?

Sen misin söz dinlemeyen?

Dedem önce onu bir sopayla kovalayıp tepelemiş.

Sonra murdar olmadan vurmuş bıçağı boynuna.

Her akşam ilk gelen 'Sakar Keçi' o akşam en son geldi.

Dedemin omuzlarında...

Dedem derisini yüzmüş.

Atmış omzuna...

Önce davarlar ağıla girdi.

Sonra 'Sakar Keçi'nin etini şiş-kebap yaptık.

Sütü-peyniri kadar eti de lezizdi.

Kekik yerdi.

Mis tahnal yerdi.

Çok güzel süt verirdi.

Ama en sonun da onu...

Yaptığı 'ziyanlık' devirdi.

[*][*][*]

'Sakar Keçi' son zamanlarda sürünün lideri gibi değil, sahibi gibi davrandı.

Ama gördük ki sürünün sahibi Dedem'di.

Ve onu kesti.

Biz etini yedik, köpekler kemiklerini.

Sonra Dedem de rahmetli oldu.

Ve şimdi anlıyorum;

'Sakar Keçi' hikayesinden geriye bu yazı kalacak.

Gördüm ki;

'Sakar Keçi' kesildi.

Dedem, rahmetli oldu.

Ben de bir gün 'toprak' olacağım.

[*] [*] [*]

Bu ne demek?

Mülkün sahibi Allah.

Yedik, içtik, bitirdik.

Sonra biz de gideceğiz.

O zaman geriye doğru bir şeyler bırakmak gerek.

'Sakar Keçi'den bir yazı.

Arşivlerde kalsın.

Kulaklara küpe olsun.

Her koyun...

Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dana Hazretlerine:

- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.

Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.

Halife, kendisini sıkıştırdığında:

- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.