Her şeyi kıstık.
Sonra bir izin.
Patladık.
Öyle ki...
Ölüm rakamları dörtyüzlü rakamlarda gezindi.
Vaka sayıları 50 binleri buldu.
Anladık.
Hata yaptık.
Yeniden kapandık.
Bu arada istenilen aşı da geldi.
Ölümler azaldı.
Vaka sayıları beş binlere indi.
Tekrardan açıldık.
Her şey serbestmiş gibi...
Maske, mesafe ortadan kalktı.
Düğünlerde insanlar sarmaş dolaş.
Kucaklaşmalar.
El öpmeler.
Hele hele bayram manzarası...
[*][*][*]
Tamam.
Eskiyi özledik.
Biz sarılmayı, öpmeyi, kucaklaşmayı seviyoruz.
Ama...
Bu seferki sarılma eskisi gibi değil.
Sarıldığımız dost, akraba, çoluk, çocuk değil.
Bu kez sarılma virüs...
Sevdiğimiz insanların katili olabiliriz.
Herkes kendine güveniyor.
'Bir şey olmaz' diyenlerin sayısı çok arttı.
Maske takanlarla alay edilecek manzara oluşmaya başladı.
Kısacası...
Bayram da geçti.
Pimi çekilmiş bomba gibiyiz.
Ha patladık.
Ha patlayacağız.
Dikkat etmemiz gerekir.
Kendimizi, çevremizi, ailemizi en iyi biz koruyabiliriz.
[*][*][*]
Bir de aşı karşıtları var.
İlkokulu zor bitirmiş.
Aşı konusunda yorum yapıyor.
Cehalet bu olsa gerek.

Nerede o eski bayram...
Bir giyim kara lastiğe...
Bir giyim çoraba...
Bir penyeye...
Bir pantolona...
Öyle sırayla yazdık ya...
Hepsinin bir olmasına gerek yok.
Teki olsa yeterdi.
Benim bildiğim eski bayram mutlu olurdu.
Şimdi öyle mi?
Çocuklarla bir arada olacak.
Aileyi hep bir arada görecek.
Kimsenin ihtiyacı olmayacak.
Hoş sohbetler olacak.
Düne dair konuşmalar.
Anılar anlatılacak.
Kahkahalar atılacak.
Üzerinde yorumlar yapılacak.
Bugün...
Yarın...
Gelecek konuşulacak.
Sonra herkes ayrılacak.
Başını yastığa koyduğunda günün hesabını yapacak.
Böyle bir insan mutlu olabilir mi?
Keşkelerimiz olmadı.
İnşallah bundan sonra da olmaz.
Yetişemediklerimiz.
El uzatamadıklarımız oldu.
Kendimize dair isteklerimiz çok erken yaşta bitti.
Geri dönüp muhasebe yaptığımızda...
Hayatımızda bir tek çocukluğumuz var bize ait olan.
Gün içinde birkaç saatlik oyun.
Yılda bir kara lastik kadar mutluluk.
Velhasılı...
O eski bayramdan eser yok şimdi.