Pazaryerini inceliyorum.

Ne?

Kaç para?

Vatandaşın ekonomisi ne durumda?

Pazarcı esnafının hali nicedir?

[*] [*] [*] [*]

Yıl; 2003…

Dün gibi hatırlıyorum.

Pazaryerindeyim.

Haber yapacağız.

Gezerken, canımız mandalina çekti.

Tezgahtar bağırıyor:

“Gel vatandaş. Mandalina 250 bin lira…” (Şimdiki para ile 25 Kuruş)
Tezgahın önü dolu...
Tezgahtan bir mandalina aldım.
“Bir kilo verir misin?” dedim.
“Poşet parasını kurtarmıyor” dedi.
Vermedi.
Öyle kala kaldım.
Ardım sıra gelen Kerim Kanca;
“Ne oldu müdür?” diye sordu.
“Mandalina vermediler” dedim.
“Niye?” dedi.
Anlattım.

Bıraktım, gidiyorum.

Haber de sizin olsun…

Mandalina da…

Pazar da…

Kerim Kanca bırakmadı.

Geri döndüğümüzde karşımıza zabıta çıktı.

O anlattı.

Zabıtalar tutanak tuttu.

O zamanın parasıyla 480 milyon lira ceza, üç hafta kapatma…

25 kuruşluk işin, adamın başına açtığı işe bakın.

Ayrıldık pazaryerinden.

Gazeteye gelir-gelmez ardımızdan biri geldi:

“Ben tezgah sahibiyim. O işçidir. Ekmeğimle oynamayın.”

Yalvar, yakar…

“Dur hele. Yalvarmana gerek yok. Bizlik bir iş de yok. İş zabıtada...”
“Siz şikâyetinizi geri alın. Para cezasını ödeyeceğim. En azından tezgâhım kapatılmayacak.”

Aldık şikayeti geri.
Teşekkür, minnet vs…

Hadi güle güle…
“Ne zaman, ne isterseniz gelin, alın. Para istemez...”
“Asla ve kata. Olmaz. Paranın geçmediği tezgâhtan alışveriş yapılmaz.”

[*] [*] [*] [*]

Gelelim günümüze…

Pazartesi günü…

Aynı pazaryeri…

Büroda atıştırmalık meyve aldık.

Hepsi 5 çeşit.

Farklı tezgâhlardan aldık.

Herkese paramız nasip olsun.

Büroya geldik.

Arkadaşlara ikram edeceğiz.

Bir de ne görelim…

Hepsi tezgâh arkası…

Çürük portakal…

Parmak kadar muz…

Kurtlu ve defolu elmalar…

Eski aklım “geri götür” dedi.

Yeni aklım “boş ver” dedi.

Eskiden olsa kızardım.

Şimdi üzüldüm, utandım.

Yüzüm kızardı.

[*] [*] [*] [*]

Hani marketler geldiler ya…

Her şeyi satıyorlar ya…

Küçük esnaf bitiyor ya…

İşini hakkaniyetle yapanları tenzih ediyorum.

Ancak gelinen sonuç haktır.

Bize de haktır.

Neden?

İstediğimizi seçme hakkımızın olduğu yerden alışveriş yapmadık.

Bir yerden poşetlerimizi doldurmadık.

Hepsini düşündük.

Parayı verdik, büroya gelince yiyecek meyve bulamadık.

Bunun için bize haktır.

Kendini düşünmeyen…

Ya da kısa süreli elindekileri çıkarmak amacıyla kendine iyilik yaptığını zannedenleri…

Kandırıkçıları düşünmek bize mi kaldı?

[*] [*] [*] [*]

Köşeyi ilgilendiren tarafına gelince;

Bu olay, Ereğli Pazaryeri’nde Pazartesi günü gerçekleşti.

Öncelikle Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal’a duyurulur.

Pazaryeri projenizi ilgi ile dinledim.

Bu pazarcılar için çok büyük bir kitleyi karşınıza aldınız.

Sizin haklarını koruduğunuz pazarcılar…

Sizin vatandaşınızın hakkını korumuyorlar.

O zaman vatandaşın hakkını korumak da size kalıyor.

Diğer Belediye Başkanlarımız da bu olaydan kendilerine pay biçebilirler.

Sorumluluk bizden çıktı.

Gerisi Başkanlarımızda