Bir dost...

İstanbul'a fuara gider.

Gidiş iyi...

Dönüşü hesaplayamaz.

Eylül ayının üçüncü haftası...

Üniversitede dersler başlıyor.

Doğal olarak öğrenciler harekete geçiyor.

Hafta sonundan gelecek...

Yurda...

Eve yerleşecek...

Pazartesi yeni döneme başlayacak.

İstanbul'dan bakarsak...

Sakarya...

Düzce...

Akçakoca...

Ereğli...

Zonguldak...

Bu hat yoğun...

Üniversiteler var.

Doğal olarak öğrenci akışı da yoğun...

Dönüşü hesaplayamayan...

Bilet bulmakta zorlanır.

Bekler...

Eninde sonunda bir otobüs bulur.

İyi-kötü...

Bizim dostumuz kötüsüne denk gelmiş...

Bu çağda halen Magirus dolmuş gibi olan otobüslerimiz var.

Anlamak mümkün değil.

Bir de dört dörtlük otobüsleri...

Haldur-huldur kullanan şoförler var.

Onları anlamak bile istemiyoruz.

Neyse...

İstanbul-Zonguldak otobüsü...

İnsanlar otobüse biner.

Yolcuların büyük bölümünü öğrenciler oluşturur.

Otobüs hareket eder.

O durak senin...

Bu otogar benim...

Derken Alaplı'ya gelen otobüs, yolcuları indirir.

Ereğli'ye devam eder.

Ve sorun başlar.

Yolcular, terminale gitmeden inmek ister.

- Gülüç'te indirir misiniz?

- Yasak...

- Elmatepe...

- Devrek yol ayrımı...

- Cevizler...

- Yasak kardeşim.

Ceza yazıyorlar.

Homurdanmalar...

Üzülmeler...

Telaşlanmalar...

Gündüz olsa neyse...

Saat gecenin bir yarısı...

Bu arada öğrenciler dua eder.

Bol keseden...

Bayanlar içinden...

Erkekler homurdanarak.

- Hay sizin...

Diye başlayan dualar!

Malum...

- Hayy...

Allah'ın isimlerindendir.

"Daima diri...

Onu ne gaflet basar...

Ne uyku...

Kulların önünde ve arkasında ne varsa hepsini bilir."

Özeti budur.

Böyle duayı...

Allah kabul eder.

[*] [*] [*] [*]

Sonra çözüm arayışı...

Herkes yakınını arar...

- Gel beni al.

Geri kim kalır?

Kimsesi olmayan...

Onlar kim?

Tabii ki öğrenciler...

Gariban mağdur olur.

Gerisi...

Laf-ı güzaf...

[*] [*] [*] [*]

Sayın Hüseyin Uysal...

Ereğli halkını bir kenara bırakalım.

İki öğrenciye şahit oldum.

Biri kız...

Gecenin bir yarısı elinde bavullar...

Korkmuş...

Üzülmüş...

Zor zahmet yurda gitmeye çalışıyordu.

Bir yandan da size dua ediyordu.

Biz hep birlikte "amin" dedik.