Rahmetliler öyle söylerdi.
Kurak zamanları.
Mevsimler değişti.
Etkeni...
Etkileyeni.
Sebebi...
Tabii ki biziz:
Oynadık.
Oynamakla kalmadık.
Kaldırıp attık doğanın dengesini.
Beton yığınları yapmak için ağaçları kestik.
Tarla yapmak için ağaçları kestik.
Isınmak için ağaçları kestik.
Kereste için ağaçları kestik.
Bize ne lazımsa.
Gittik ormana.
Biraz ağaç kestik.
Onun yerini kullandık.
Ağacını kullandık.
Dalını kullandık.
Ağaç ile yaptık.
Ormanları yok ettik.
Geriye...
Beton yığınları.
Ekilip dikilmeyen boş araziler.
İçi boş bulutlar.
Ortalığı alev alev yakan güneş kaldı.
[*][*][*]
Kışı görmeden mevsimi bitiyor.
Bahar ayları...
Yağmur, güneş...
Gece gündüz arasındaki sıcaklık farkı mevsim farkları kadar.
Yaz geldi.
Yanıp kavruluyoruz.
Sonbahara ne olur bilmem?
Ama şu an ormanlara sonbaharın sarı hüznü çöktü bile.
[*][*][*]
Tüm bunların sebebi...
Sorumlusu biziz.
Şimdi ne yapmalıyız?
Santraller kadar kişisel bakım ürünü dediğimiz spreyler...
Ve bitmek tükenmek bilmeyen arzularımız.
Hırsımız...
Gem vurma zamanı çoktan geçti bile...
Zararın neresinden dönülürse kardır.
Öyle bakmak lazım.
Bir an önce...
Yeni fidanları toprakla buluşturalım.

Mevcutları koruyalım.
En azından...
Evimizin bahçesine...
Bir fidan dikelim.
[*][*][*]
Köylere ve tarıma gelince.
Çok ciddi.
Uygulanabilir.
Sulama projelerine ihtiyaçlar var.
Dünyada örnekleri var.
Biz de de işin uzmanları var.
Sadece bir hareket lazım.
Biri talimat verecek.
Diğerleri yapacak.
Malum.
Bizimkilere iş vermezsen.
Onlar yatmayı işten sayarlar.
[*][*][*]
Velhasılı.
Etme bulma dünyası.
Denizle oynar iseniz.
Cevabınızı alırsınız.
Orman ile oynarsanız.
Yine cevabınızı alırsınız.
En iyisi...
Doğal hayata ayak uydurmaktır.