İkibinli yıllar.
Ereğli.
Basında seviyenin...
Kalitenin yüksek olduğu yıllar.
İşadamlarının gazete patronu olduğu...
Emeklerini zamanında ödemediği yıllar.
Erdemir'in özelleştirme süreci.
Erdemir-Belediye kavgası.
Erdemir abonelik miktarı yüksek.
Belediye'nin basına ayırdığı pay yüksek.
Hele hele festival bütçesinden ayrılanlar...
Ciddi meblağlar ediyor.
Maaşını alamayan.
Emeği karşılıksız kalan basın çalışanlarının kafasında değişik düşüncelere yol açtı.
"Zaten maaş alamıyorum.
İşi yapan benim.
Bir dilekçe.
Bir gazete.
Erdemir'den aldığımla geçinirim.
Belediyeden aldığımla giderleri karşılarım.
Piyasa gelirleri de kar hanesine yazılır."
Bir anda gazete sayısı çoğaldı.

Çoğunluk patron oldu.
Sonrası...
Onlarca basın kuruluşu...
İlerleyen zaman.
Gelişen teknoloji.
Şimdilerde internet yaygın.
Herhangi bir basın kuruşunda staj gören.
O bir yana...
Bir basın kuruluşunun önünden geçen...
Gazeteci oldu.
Önceleri öyle değildi.
Mektepli de olsan...
Bir basın kuruluşunda başlayacaksın.
Zamanın üstadlarının rahle-i tedrisatından geçeceksin.
Muhabirlik, müdürlük, yayın yönetmenliği...
Sonra onlar sana el verecek.
O zaman gazeteci olursun.
[*] [*] [*] [*]
Geldiğimiz nokta şu...
2004 yılından bu yana Basın İlan Kurumu'nun seminerlerine katılırız.
Özel dernek ve vakıfların eğitim seminerlerine katılırız.
Hepsinden çıkan ortak sonuç şu...
- Basın zor bir süreç yaşıyor.
Bunların sebeplerinden en önemlisi...
Merdiven altı yayın kuruluşu.
Önceden Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe verilip gazete kuruluyordu.
Sahibi...
Yazı İşleri Müdürü.
Aynı kişi.
Çalışan yok.
Büro yok.
Şimdilerde dilekçe vermeden yayına başlayanlar oluyor.
İnternet siteleri...
Sahip, müdür, yer, adres, telefon, çalışan...
Vergi, sigorta, oda kaydı...
Yok...
Bir alan adı al.
Bir hazır site kirala.
Başla yayına...
Sonrası dağ gibi sorunlar...
[*] [*] [*] [*]
Zonguldak Merkez'de 5 adet vasıflı gazete var.
Zonguldak'ta beş kişi, gerçek anlamda gazetecilik görevini yerine getirse.
Dünya görüşü...
Siyasi duruşu...
Olaylara bakışı...
Hiç fark etmez.
Bu memlekette daha az sorun olurdu.
[*] [*] [*] [*]
İşin başı her daim devlette biter.
'Basın özgürlüğü' deyip...
Anayasal hakları gösterip basıncılık oynayanlara göz yumulmazsa...
Hem kamuya, hem şehre katkı veren kaliteli yayın kuruluşları ortaya çıkar.
Yayın denildiği zaman...
Sahip, müdür, çalışan...
Vergi kaydı, oda kaydı, sigorta...
Velhasılı...
Bir kurum olmalı.
Olmayan dikkate alınmamalı.
Hatta yasal boşluklardan dolayı göz yumulmamalı.
En azından, şehirde bilgi kirliliğini önlemek adına yapılmalı.