Sabahtan kalkılır.

Büyükler namaza...

Küçükler davara...

Hayvanlar kuşluklanır...

Kuşluklamak...

Kuşluk vakti kalkılır.

Hayvanlar doğaya salınır.

Doyuncaya kadar otlatılır.

Özellikle yaz mevsimlerinde...

Havanın sıcak olduğu zamanlarda...

Hayvanlar sabah serini hızlıca otlar.

Karınlarını doyurur.

Sıcak bastırmaya başlayınca...

Bildikleri en yakın gölgeye kaçmaya başlarlar.

Kuşluklamak için çıkarılan hayvanlar, zaten uzak meralara götürülmez.

Acil durumlar için evlerin yakınlarında bekletilen...

Otlatılmayan alanlar vardır.

Oralara götürülür.

Güneşin kavurucu sıcağıyla tanışan hayvanlar hemen eve kaçar.

Çocuklar tam bu görevi yapar.

Hayvanlar doyurulur.

Ahıra konur.

Kapıları kilitlenir.

Hızlıca eve çıkılır.

Bayramlıklar giyilir.

Büyükler beklenmeden doğruca bayram yerine...

Caminin yanı...

Büyük ıhlamur ağacının altında başlar bayram...

[*] [*] [*] [*]

Narılı Hüseyin...

Aksakallı ihtiyar...

Tahta sandığını yüklenir.

Sabahın erken saatlerinde ıhlamurun gölgesine yerleşir.

İki tarafa açar sandığı...

Bisküvi...

Lokum...

Şeker...

Minik oyuncaklar...

En meşhuru düdük...

Balon...

Misket...

Minik ev ihtiyaçları...

Bel lastiği...

İğne-iplik...

Ihlamur ağacının dibinde o sandığını açtıysa...

Bayram başlamıştır.

Çocuklar etrafında toplanır.

Kuruşlar ile tane bisküvi alır.

Şeker alır.

En güzeli...

İki bisküvi arasına bir lokum...

Kuruş kuruş harcar...

Tek tek bisküvi alır çocuklar...

Ama mutlu olurlardı.

Birde kuruşu bitenler...

Olmayanlar...

Onların çözümü de Narılı Hüseyin'de...

O çocukları tanır.

Hepsinin durumunu bilir.

Parası olmayana bisküvi uzatır.

Lokum verir.

- Hadi bakalım.

Bunu de sen ye...

Mantar tabancası, patik giyebilen çocukların elinde olurdu.

Patik varsa...

Para vardır.

Para varsa...

Oyuncak da...

Şeker de...

Lokumlu bisküvi de sorun olmaz.

[*] [*] [*] [*]

O günlerden bugünlere...

Çocuklar eskisi gibi mutlu olmuyor.

Kuruşluk oyuncaklar yok.

Binlik oyuncakların yüzüne bakan yok.

Markalar olacak.

Dijital ortamda...

Sanal alemde oyunlar oynanacak.

İnsanlarla iletişim olmayacak.

İnsanın olmadığı yerde huzur nasıl olacak?

Tabii bunun tam tersi de var.

İnsanlığın olmadığı yerde de huzur olmaz.

Çocuklara gelince...

Eski bayramların geri gelmesi için değerlerin yeniden hayata dönmesi lazım.

Rahmetlinin dediği gibi...

- Giden gelseydi, dedem gelirdi.

Biz, en azından elimizde kalanlara sahip çıkalım ki, yarınlarda bunları aramayalım.