Üç-beş çoban...

Yolda buluşursak...

Dağda buluşursak...

Sevinirdik.

Önceden haberleşemezdik.

Ya da karar versek...

Evdekilerin başka planı varsa...

İş bozulurdu.

Buluşma...

Nasipten ibaret.

Önemli olan...

Birlikte olabilmek.

[*] [*] [*] [*]

Sürüleri otlatırız.

Bazen birbirine karıştırırız.

Bazen aralarında durur, yan yana otlatırız.

Tamamen otlak durumu...

Sürülerin uyumu...

Hava durumu...

Şartları belirler.

[*] [*] [*] [*]

Durum müsaitse...

Sohbet ederiz...

Oyun oynarız...

Çamurdan bilye yapar (ebe oynarız)...

Çelik-çomak...

Bıçak atma...

Bir hedef belirler...

Bıçakla vurmaya çalışırız.

Hedefe ok atarız.

Sopalardan mızrak yapar, uzağa atarız.

Bilmeceler sorarız.

En güzeli...

Kaval çalar, türkü söyleriz.

[*] [*] [*] [*]

Acıktığımız zaman...

Çantaları sereriz yere...

İçinde ne varsa...

Birlikte çantaların üzerine yerleştirir...

Ekmeğe katık yaparız.

Hele hele katık azsa...

Örnek, peynir...

İncecik kırar...

Ekmeği büyük kırarız.

Hatta ekmek azsa...

Onu da öyle yaparız.

Herkese kalsın...

Herkes yiyebilsin diye...

Ayranı aynı şişeden içeriz.

Önce şişenin biri açılır...

Bir yudum alır...

Yanındakine verirsin.

Kaç kişiyse...

Ayran bitinceye kadar elden ele dolaşır.

Kibar olan varsa içimizde...

Ona gelince...

Şişenin ağzını siler...

Öyle içer...

Mutlaka bölüşürdük.

Ekmeği...

Katığı...

Ayranı...

[*] [*] [*] [*]

Bulutlara yakın yerlerde yaşardık.

Ulaşılmayacak hayallerimiz yoktu.

Güneş, önce bizi yakar...

Yağmur, önce bizi ıslatır...

Kar, ilk önce bizim köyü beyaza boyardı.

[*] [*] [*] [*]

Stres...

Hastalık...

Bilmezdik...

En fazla dişimiz ağrırdı.

Pamuğa kolonya damlatır, dişimizin dibine koyardık.

Kulağımız ağrırsa, anne sütü dökerlerdi.

Bir yerimizi kesersek...

Onu söylemezdik bile...

Atletimizin-gömleğimizin bir kenarını yırtar...

Sarardık yaramızı...

[*] [*] [*] [*]

Bir araya geldiğimiz zaman...

Günlerce sohbet ederdik.

Şimdi öyle mi?

Üç arkadaş bir araya gelmiş...

Oturmuşlar yere...

Kafa kafaya vermişler...

Ellerinde onlardan akıllı telefon...

- Ne yapıyorsunuz?

- Hiç...

- Merak ettim...

- Oyun oynuyoruz.

- Sizin paylaşacağınız bir şey yok mu?

Yüzüme baktılar.

Gerisini yazmaya gerek yok.

Geldiğimiz durum bu.

Her şeyleri var, paylaşacakları söz yok...