Ereğli Gazeteciler Derneği Başkanı…
Eski İl Genel Meclisi Üyesi…
İşadamı…
Zonguldak Olay Gazetesi Sahibi…
Şenol Azman, gazeteyi kapattı.
Ne oldu?
Bildiğim, iki kişi çalışıyordu.
Vedat Kılıç ve Ali Acar.
Şenol Azman, Ali Acar ile çalışmaya devam ediyor.
Ali, Olay´ın internet sitesini güncelliyor.
Vedat’a ise her yerde iş ve ekmek var.
Kapatma, gazeteci personeli etkilemedi.
Şenol Azman, sesini duymak isteyene internetten duyuruyor.
Sonuç…
Kağıt, matbaa gibi yayım masrafı tasarrufundan başka değişen bir şey yok.


Örnek…
Aydın Karadağ´ın gazetesi, Şenol Azman´ın emeğini iktibas etmiş.
Kaynak göstermemiş.
Şenol Azman, Aydın Karadağ´a anında yanıt verdi.
Fikri Kapan, Doğan Gönüllü, Seyfi Boyraz, Mehmet Öztürk Azman´a destek verdi.
Bunları nereden öğreniyorum?
Yayın hayatı biten Olay Gazetesi´nin ‘sanal’ yayınından.
Bu ne demek?
Olay Gazetesi ölmedi…
İnternette yaşıyor.
Kara Tren, teknolojiye ayak uydurdu.
Biz ‘Kara’ desek de o ‘Dijital Tren’ oldu…
Allah selamet versin.


İktibas ‘olay’ına gelince…
Kimse Aydın Karadağ´a sordu mu bilmiyorum ama çok ayıp etmiş.
Ama bunu ona çok görmeyin.
O gazeteci değil, Patron.
Ekonomik çıkarları nasıl gerektiriyorsa öyle davranır.
Gerekirse şirketlerinin merkezini kurduğu Solak Köyü´ndeki doğru dereyi kıvırdığı gibi davranır.


Bu konuda Şenol Azman´a destek verenler, Aydın Karadağ´a olayın nedenini sormalıydılar.
Gerçi sonuç yasal açıdan değişmez.
Kaynak göstermeksizin iktibas yapmanın cezası en az 5 bin, en fazla 10 bin YTL.
Yasa öyle diyor.
Diğer ziyaretçiler bu konuda ne kadar bilgi sahibi bilmiyorum ama, Doğan Gönüllü bu işi çok iyi bilir.
Verin Savcılığa bir dilekçe.
Olsun bitsin.
Bu kadar gürültüye ne gerek var?



Basının kedileri, siyasetin çakalları

Reklam bu ya…
Kedi konuşuyor.
"Geçen gün elinde doğal gaz faturasını yüksek bulan bir amca gördüm. Ona Alarko Kombi al, yüksek faturadan kurtul" dedim.
“Söylediklerimi sadece; Miyav olarak anladı amca.”


Ayrım yapmıyorum.
Gazetecilerin tamamı, toplumun sorunlarını yazıyor.
Çözüm önerileri sunuyor.
Sonuç değişmiyor.
Zaman zaman eleştirdiklerimiz bizi anlamıyor hissine kapılıyorum.
Bunca yazıyı kendilerine yapılmış ‘eleştiri’ olarak görenleri anlamak mümkün mü?

Teyzeoğlu´na anlatıyorum.
Her konuyu…
Enine-boyuna…
Bıkmadan-usanmadan…
Büyük bir sabırla...
İstiyorum ki bir baltaya ‘sap’ olsun.
Üzerine titriyorum.
Bakıyorum olmuyor.



Bir gün çok kızdım.
- Senin sonun ne olacak?
- Böyle ne yapmak istiyorsun?
- Söylediklerimi anlamıyor musun?
Hemen sözümü kesti.
- Otur. Sakin ol.
Hiddetle ayağa kalktığımı fark etmemişim bile.
Usulca oturdum.
Bana tek söz söyledi.
- Sen ne kadar anlatırsan anlat, ancak karşındakinin anlayacağı kadar anlatmışsındır.
Yine kızdım.
- Çakal sende..
Gerçekten çakallıktı yaptığı.
İşine gelmiyorsa, yapmak istemiyorsa anlamazdı.
Anlamamazlıktan gelirdi.

Sonuç…
Basının kedileri ‘miyav’ladıkça, ‘çakal’lar rahatsız olacak.
Bakalım zafer kimin olacak?


Balık - Alık
Delinin biri deniz kenarında duvara oturmuş, elinde de bir olta. Yoldan geçen biri dalga geçerek sormuş:
- "Orada balık mı tutuyorsun sen?"
- "Hayır alık tutuyorum."
- "Tutabildin mi bari?"
- "Çook... Seninle 23 oldu..."