Önce Fazlı Erdoğan&8217;ın aday adayları ile ilgili incilerini sıralayalım.


Bir&8230; Aday adayları birbirleriyle değil, başka partilerin adaylarıyla uğraşsınlar.

İki&8230; Belediye Başkanımız var. Başarılı olduğu sürece yerini koruyacak.


Üç&8230; Önemli olan alınmış belediyeyi korumak.


Dört&8230; Tarafsız olduğumu bilenleri beni kendi taraflarına çekmeye hakkı yok.


Beş&8230; Kimse benim üzerimden siyaset yapmasın.


Altı&8230; Uzaktan kumandalı insanlar değiliz.


Yedi&8230; Yüksel Bey benim gücümü arkasında görmek istiyor.


Sekiz&8230; Murat Sesli başarılıdır. Hangi projeyi geriye çevirdi. Hodri meydan.


Dokuz&8230; Yerel seçimlerde aday adayları sahadan çekildi Cevat Kır ile baş başa kaldım.


Alkışlar&8230;


Fazlı Erdoğan&8217;a ikinci alkışım.


Erdemir&8217;in özelleştirme sırasında Endüstri Meslek Lisesi salonunda tüm Ereğli&8217;ye karşı&8230;


Hatta Türkiye&8217;nin önde gelen muhalefet liderlerine karşı tek başına mücadele etti.


O gecenin galibi oydu.


Sonuçta öyle oldu.


İlk alkışı o zaman hak etmişti.


Yukarıda sıraladığım sözleriyle de ikinci alkışı hak etti.




Destan meselesine gelince.

&8220;Ereğli&8217;de 1994&8217;ten bu yana yalnızken, tek başıma destan yazarken yanımda kimse yoktu&8221; diyor.


El insaf&8230;


Destan&8217;ın iki anlamı var;


Bir&8230; Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope&8230;


İki&8230; Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri.


Özetle&8230;


Olağanüstü bir olayın şiirle anlatılmasına destan diyoruz.


Fazlı Erdoğan hangi destanı yazdı?


Kimin destanını yazdı?


Biz niye okuyamadık?


Hadi biz görmedik, duymadık, bilmiyoruz.


Ereğli&8217;nin kalemi en sağlam yazarı &8220;Üstad&8221; Sina Çıladır&8217;ın yazılarına da konu olmadı.


Ereğli tarihini yazıyor.


Araştırıyor.


Ereğli ile ilgili, Ereğli&8217;de yazılan bir destan olsaydı, kesin bilirdi.


Köşesinde de işlerdi.


Neyse&8230;


Eğer bu söylem bir teşbihse&8230;


O zaman hata olmaz.


Hata varsa Fazlı Erdoğan&8217;dadır.


Çünkü, 1994&8217;den bu yana yalnızsan.


O zaman nasıl milletvekili oldun?


Fazlı Erdoğan edebiyatçıdır.


Tüm bunları söylerken edebiyat parçalıyorsa&8230;


İkinci alkışı geri alırım.


O zaman ortaya şöyle bir sonuç çıkar;


1994 yılından bu yana destan yazan.


Milletvekili olan.


Tek başına mücadele eden.


Yalnız bir adam bir alkışla yetinmek zorunda kalır.


Gerçi azın kıymetini bilmeyen çoktan nasiplenmez.





Olay birde başka yönü var.

Eğer bu yalnızlık edebiyatı tutarsa&8230;


Yüksel Balcı boşuna o kadar kişiyle Ak Partiye üye oldu.


Ak Parti &8220;itilmiş&8221;leri, &8220;kakılmış&8221;ları seviyor.


Güç gösterisi ters teper.


Murat Sesli koltukta.


Onca hizmet yapıyor.


Ama yalnız değil.


Geriye tek aday kaldı.


Mustafa Çoruh.


Kimi kimsesi yok.


Kimseden destek almamış.


Tek başına destan yazmak için hazır.


Allah doğrunun yar ve yardımcısı olsun.


Allah yalnızları korusun.



Mustafa Çoruh üzerine&8230;


Ak Parti&8217;den Ereğli Belediye Başkanlığına aday olmak istiyormuş.


Açıklama yaptıydı geçen hafta.


Cumartesi günkü gazetede haberi yayımlandı.


Özetle şöyle diyor;


&8220;Ak Parti&8217;den kimse adaylığım için telkinde bulunmadı.


Genel Merkezde kimse ile görüşmedim.


Ziyaret ve girişimde bulunmadım.


Tek başıma yola çıktım.


Fethullahcı ve Süleymancılarla ilgim yok.


İlk hedefim aday adaylığından kurtulup aday olmak.


Aday olmasam da siyasete devam edeceğim&8221;


Kimin kimsen yok.


Seni destekleyen yok.


O zaman gündemi niye işgal ediyorsun?


Gerçi kabahat Çoruh&8217;da değil.


Onu meydana salıp, Murat Sesli&8217;ye ilgisiz eleştiri yaptıranlarda.


Söylemesi bizden.


Dinleyen olur mu bilmem.


Herkes tutmuş bir &8220;düzen&8221;


Ama Ak Parti&8217;de yok &8220;düzen&8221;


Böyle olursa, olur çok küsen.





Tarafsız Patrik


Vakti zamanında bir padişah tüm elçileri, din adamlarını tüccarları toplamış yemek veriyormuş.
Fener Rum Patriği gelmiş ve


-Sultanım fermuarınız açık kalmış, demiş


Padişah hiç bozuntuya vermeyerek,


-Patrik efendi işte şimdi senin tarafsız olduğunu anladım, demiş


Patrik şaşırmış;


-Nasıl anladınız efendim, demiş.


Padişah,


-Dost başa bakar düşman ise ayağa.


İşte bundan anladım senin tarafsız olduğunu, demiş