Son yıllarda, özellikle, medya ortamında ve siyasetçiler tarafından, "Bidon Kafalılar (BK)" ve "Göbeğini Kaşıyanlar (GK)" çok kullanılan kişilik nitelemeleri olmuştur. Ancak, ben bu yaşa geldim, ne kafaları bidona benzeyen, ne de göbeğini kaşıyan bir kişi görmedim. Görmek de istemem! Herhalde, bu terimlerin mucidi olan Sayın Gazeteci de görmemiştir. Zaten insanların göbek bölgeleri, genelde örtülü olduğu için, kaşıyanlar olsa bile, görmek de mümkün olmaz!

Mümkün olanın ise; millete, devlete, çevreye zararlı eylemleri ve düşünce dünyaları olan kişilerin, görünmese de, böyle biyolojik anormalliklerle ve belirtilerle tanımlanabileceğidir.

Kuşkusuz, Sayın Gazeteci de, çevresinde gözlemlediği, kendi ölçülerine uymayan beyinsel ve zihinsel arızalı kişileri tanımlamak için bu nitelendirmeleri yapmış olmalıdır. (Bu arada, beyinlerinin tamamı ya da bir bölümü göbek bölgesinde olanların, kafaları yerine, göbek bölgelerini kaşımaları da muhtemeldir!)

Ben de, beyinsel ve zihinsel arızaların ürünü, zararlı eylemleri ve düşünce dünyaları olan kişiler için bu nitelemelerin uygun olabileceğini düşünüyorum. Ancak hastalık belirtilerinin şiddetine göre bir derecelendirmenin yapılmasının uygun olacağını da düşünüyorum.

[*] [*] [*] [*]

BEYİNSEL VE ZİHİNSEL BOZUKLUKLARIN DERECELENDİRİLMESİ!

Başta FETÖ'cüler ve diğer terör örgütü mensupları olmak üzere, suçu sabit olmuş tüm terör örgütü mensuplarının; güçsüzlere, kadına, anaya-babaya el kaldırma, orman yakma gibi ağır suçlar işleyenlerin kafaları en üst dereceden bidona benzeyenler ve göbeğini en hararetli kaşıyanlar olarak;

Yalancılık, sahtekarlık, yalancı şahitlik, (özellikle de bilimsel konularda!) şarlatanlık yapma, yaptığı işe hile katma, hileli mal satma, toplumda bölücülük yapma, anaya-babaya hor bakma, başından atma, Atamıza dil uzatma, dini siyasete-ticarete vasıta yapma gibi eylemleri olanların kafaları orta ya da hafif derecede bidona (örneğin kovaya!) benzeyenler ve göbeğini orta ya da hafif derecede kaşıyan "GK"lar olarak nitelendirilmelerinin uygun olabileceğini düşünüyorum.

Diğer yandan;

[*] Ormanlık alanda ateş yakanların, yaktığı ateşi söndürmeyenlerin, piknik yaptığı mahalli, oturduğu park mekanını çöplük yapma gibi davranışları olanların,

[*] Mescide, misafirliğe üç-beş gündür değiştirilmeyen çoraplarla gelenlerin, balkonlarından toz silkeyenlerin,

[*] Kucağındaki çocuğa (yakınındaki de olabilir!) duman üfürenlerin, temiz yere izmarit atanların,

[*] Kız evlatlarını hor görenlerin, bakabileceğinden çok çocuk yapanların, efkarlanınca havaya, yere kurşun sıkanların,

[*] Kırmızı ışıkta duranlara sataşanların; kuyruklarda gözaçıklık yapanların, (özellikle yöneticiler için!) verdiği sözde durmayanların,

[*] Yolda giderken, (dururken de olabilir!) arabasının penceresinden (kapısından da olabilir!) yola, çevreye kül tablası boşaltanların, çöp fırlatanların, piknik yaptığı alanı çöplük yapanların ve buna benzer davranışları olanların,

ise, başı bidona benzemenin ve göbeğini kaşımanın başlangıç evresinde olan zararlı magandalar olarak derecelendirilebileceğini;

[*] Toplu yolculuklarda, bekleme mahalleri gibi ortamlarda, telefon iletişimlerini, kendisini ormanda sanarak yapanların, yüksek-alçak perdeden "şak-şak, şık-şık" sesleri çıkaran tespihler çekenlerin,

[*] Ayakkabısının topuğuna basanların, bağcığını bir kez kullananların,

[*] Küçük bir bardak çayı üç-beş şekerle içenlerin, somuna fazla yüklenenlerin, etin yağlısını, sütün kaymaklısını tercih edenlerin,

[*] Arabasına, atına, eşeğine fazla süs takanların, diş macunu benzeri şeyleri ortasından sıkanların,

[*] İleri yaşlarda olmasına rağmen, koluna-boynuna kalın-ince zincirler takanların,

[*] Çıktığı-girdiği kapıyı, tuvaleti bulduğu gibi bırakmayanların,

[*] Yol kenarlarında, bodrumlarda, balkonlarda kurban kesenlerin,

ve bu davranışlara benzer tutum ve davranışı olanların ise (hoşgörülerine sığınarak!), duruma göre, bazılarını zararlı, bazılarını da zararsız magandalar olarak kategorize edilmelerinin uygun olabileceğini düşünüyorum.

Diğer yandan, tarafımdan yapılan bu derecelendirmenin;

[*] Bir kesinlik taşımadığı, hataların olabileceği,

[*] Zaman içinde, kişinin göstereceği pozitif ya da negatif yöndeki gelişmelere göre ve derecelendirmeyi yapanın kriterlerine göre değişebileceği;

[*] Bir derecelendirme grubuna mensup olabilmek için o grubun niteliklerinden bir-ikisine sahip olmanın yeterli olacağı,

[*] Her grup içinde, en üst düzey "GK"ların ve "BK"ların ise, toplumda masası, kasası, rütbesi, cübbesi olanlar, sandıklardan çıkanlar olduğu, bu kişilerin mensubu oldukları grubun kurmaylarını oluşturduğu,

[*] Toplum açısından en zararlı "BK"ların ve "GK"ların, etki alanı geniş olan makam, mevki, unvan sahibi üst düzey (kurmay sınıfı) "BK"lar ve "GK"lar olduğu,

gibi durumlar da göz önünde bulundurulmalı; sahip olduğu makamların ve unvanların hakkını verenlerin ise, başımızın en üstünde yerinin olduğu da bilinmelidir!

Ancak kurmay sınıfını oluşturanlar, genelde, lüks otellerde ve mekanlarda, bu mekanların nadide kumaşlarla örtülü masalarında, masaj, toplantı salonları gibi bölümlerinde görülebileceğinden, onların marifetlerini, faaliyetlerini halkın görmesi ve fark etmesi biraz zor olabilir! Bu nedenle, onların bu derecelendirmelere giren tutum ve davranışlarının topluma yansıtılmasının, daha çok, değerli, dürüst medya mensuplarının görevi olduğu da bilinmelidir.

Bir ülkede, eğitim-öğretimde, yönetimde, iyi vatandaş-iyi insan yetiştirmede, özellikle de eğitenlerde, öğretenlerde; yöneten, yönlendiren olanlarda yetersizlikler var ise, "BK"ların, "GK"ların, magandaların ve bunlardan rahatsız olanların artacağı açıktır. Bu artışın olmaması ve azalması için; aileye, mektebe, mescide ve özellikle de etkinlere, yetkinlere ve hepimize görevler düşmektedir.

"BK"ların ve "GK"ların ve özellikle de kurmay sınıfını oluşturanların en az olduğu bir toplum olmamızı ve bu arada yazdıklarıma alınan, kırılan ve kızan okurlarımın hoş görülerini dilerim.

Ayrıca; hak, hukuk gasp edici hırsızlar, hainler ve sahtekarlar çetesi ve işbirlikçileri tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz kalkışmasının birinci yılında; kalkışmaya karşı koyarken canlarını yitiren kardeşlerimize ve tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet dilerim. Gazilerimize, karşı duran halkımıza ve değerli emniyet güçlerimize şükranlarımı arz ederim. Böyle depremlerin olmamasını, oluşumuna açılan yollara kuvvetli bariyer konmasını da dilerim.

[*] [*] [*] [*]

BİR AÇIKLAMA...

Değerli okurlarım; Pusula Gazetesi'nin bu köşesinde, dört yıldır "Konuk Yazar" olarak, bilgi, deneyim, öneri ve eleştirilerimi içeren yazılarımı sizlerle paylaşıyorum; ilgililerin ilgisine, bilgisine, dikkatine arza çalışıyorum.

Bilindiği üzere, konuğun, konuk olduğu yerde, konukluk hukuku dışında bir rolü, fonksiyonu olamaz. Benim de, Gazetenin Sahibi, Sayın Gazeteci Ali Rıza Tığ ile geçmişe dayalı bir tanışıklığımızın ve yazılarımın gazetesinde yer almasının, (bu arada, bazı yetkinlerin etkilemelerine ve karalamalarına rağmen yer bulmasının!) dışında bir bağım ve bağlantım bulunmuyor.

Amacım; yarım asırlık, bilgi ve deneyimlerimi, eleştiri ve önerilerimi, eleğini asmış, yaşı da yetmişi aşmış, emekli bir mühendis öğretim üyesi olarak, yeni elekçilere, eleği arızalı, unu bozuk çıkanlara sunmak ve sizlerle paylaşmaktır.

Saygı ile arz ederim.