Çölde ilerleyen küçük kervanın önündeki iki atlı...

Daha İslamiyet ile şereflenmemişler.

Hz. Ömer ve Amr İbni As.

Küçük kervan, kısa bir sürü sonra İran'ın başşehrine ulaştı.

İki arkadaşın tek derdi, biraz olsun dinlenebilmek...

Ve mallarını satabilmek.

Tam mallarını develerinden indirirlerken, üç zorba geldi.

Ellerinde ne varsa aldı.

Bilmedikleri bir şehirde yapayalnız kaldılar.

Tek lokma ekmekleri ve tek metelikleri yoktu.

Güneş batmaya başlamıştı.

En azından geceyi geçirmek için bir yer aradılar.

Bir han buldular.

Başlarından geçeni hancıya anlattılar.

Hancı şaşırdı.

- Burası Nuşirevan'ın memleketi...

Onun şehrinde böyle bir ayıp nasıl olur?

Bu gece konuğumsunuz. Yarın da bu durumu Nuşirevan'a duyuracağım.

Onları odalarına yolladı.

Durumu Nuşirevan'a iletti.

Sarayda kıyametler koptu.

Nasıl olurda onun şehrinde iki yolcuyu soymaya cesaret etmişti gafiller!..

Dört bir yana askerler gönderildi.

Hz. Ömer ve Amr İbni As da saraya davet edildiler.

Henüz akşam olmadan hırsızlar yakalandı.

İki tüccarın da malları eksiksiz olarak teslim edildi.

Gece sarayda ağırlandılar.

Seher vakti bizzat Nuşirevan onları uğurladı.

Solgun ve üzgündü hükümdar.

Anlamadılar.

Veda edip ayrıldılar.

Şehrin güney kapısında idam edilmiş üç adam gördüler.

Bir tanesinin boynunda bir yafta vardı.

Yaklaşıp okudular.
"İdam edilen bu beden, şehrimize ticaret için gelen misafirlerin, at, deve ve eşyalarını zorbalıkla ellerinden alan çetenin başı, aynı zamanda Kral Nuşirevan'ın oğludur" yazıyordu.
[*] [*] [*] [*]

Yıllar su gibi akıp gitti.

O kutlu Nebi'nin sayesinde yeryüzü İslam'ın bereketine kavuştu.

İnsanlar birer birer yüzünü İslam'a döndü.

Önce Hz. Ömer, sonra Amr İbni As Müslüman oldu.

Zaman akıp gitti.

Hz. Ömer, artık İslam halifesi.

Amr İbni As'ı da Mısır'a vali tayin etti.

İki güzel insan İslam'a hizmet için çalışıyorlardı.

Mısır Valisi Amr İbni As, büyük bir mescit yapmak istiyordu.

Mescidi yaptıracağı yerdeki arazi sahiplerinin kimileri gönüllü olarak hibe ettiler.

Kimileri bedeli karşılığında arazilerini sattılar.

Ama bir tek arsa yüzünden mescit yapılamıyordu.

Arazinin sahibi, Yasef adında bir Musevi'ydi.

Başka evi olmadığı gerekçesiyle arsasını vermiyordu.

Amr İbni As, her yolu denedi.

Tatlı dille anlattı, olmadı.

Çok büyük paralar teklif etti.

Kabul etmedi.

En sonunda sabrı tükendi.

- Ben Mısır'ın valisiyim. Zorla da olsa burayı istimlak eder, mescidi yaparım.

Bunun üzerine Yasef, Mısır'dan kalkıp günlerce çöl sıcaklarında yürüdü.

Medine'de Hz. Ömer'in huzuruna vardı.

Olanları duyan Hz Ömer, sinirden kıpkırmızı kesildi.

Bir kemik parçasına tek satır yazdı.

- Bunu Amr İbni As'a götür.

Yasef, üzgün.

Tek bir satır yazı için mi gelmişti?

Vakit kaybetmeden yola çıkıp, notu Amr İbni As'a iletti.

- Ömer, Nuşirevan'dan daha adaletlidir.

Kemik parçasında öyle yazıyordu.

Hatırladı, yıllar öncesini.

Geri verdi Yasef'in arazisini..

Amr İbni As anladı ki;

Adalet; dosttan da, oğuldan da üstündür.

[*] [*] [*] [*]

Hatta...

Herkesten üstündür.

Düşürürsen yere, gün gelir gölgesini bulup sığınamazsın.