Hollanda tarımını anlatan bir belgesel izledim. Ağzım açık kaldı. Herkesle paylaşmak istiyorum.


Hollanda dünyanın üçüncü büyük tarım ihracatçısıymış. Topraklarının yüzde altmış&[#]8217;ı deniz seviyesinin altında olan bir ülke için oldukça şaşırtıcı. Deniz suyunu geri pompalayıp tarıma elverişli topraklar yaratmışlar. Ayrıca biliyorsunuz dünyanın bir numaralı çiçek pazarı. Özellikle laleleriyle meşhur, hani bizim son zamanlarda &[#]8220;Vah vah, Osmanlı&[#]8217;dan aldıkları laleler onlar, biz bu kadar olamadık!&[#]8221; diye dövündüğümüz laleler. Benim seyrettiğim bölüm çiçek üretimi ve ihracatıyla ilgili olan bölümdü. Bu laleler ve çiçekler öyle bir sistem içinde yetiştirilip satılıyor ki, yok böyle bir şey.


Öncelikle devlet her çiftçiye elinde bir kağıtla gidiyor. İster çiçek olsun ister sebze, bu sene neyi ne kadar üretmesi gerektiğini, hesaplanan talep miktarını bildiriyor. Çiftçi buna göre yetiştireceği ürün miktarını ayarlıyor. Her şey yolunda giderse yıl sonunda satamadım, elimde kaldı diye üzülmüyor.


Her çiftçinin bir sürü belgesi var. Örneğin Güvenilirlik Belgesi. Eğer bazı çiçeklerinizin yaprağı, çiçeği eksik ya da başka bir defosu varsa bildirmekle yükümlü. Aksi takdirde güvenilirlik notu A&[#]8217;dan B&[#]8217;ye, B&[#]8217;den C&[#]8217;ye düşüyor. Bu da satış esnasında alıcı tarafından görülüyor. Tekrar güven kazanması mümkün tabii, ancak bu sonraki birkaç satışı düzgün ve dürüstçe yapmakla kazanılıyor. Bundan başka bir de Enerji Duyarlılığı Belgesi var. Ürünü daha az enerji kullanarak, su ve elektriği hesaplı kullanıp elde ediyorsa, çiftlik adına çevreye duyarlılık belgesi alıyor. Bir diğer sertifika Doğal Ürün Sertifikası. Kimyasal madde, kimyasal gübre kullanmadan ürün üreten çiftliklere veriliyor. Tüm bunlar satış esnasında görülüyor.


Hasattan sonra çiftçi çiçeklerini kesiyor, topluyor ve satışın yapıldığı, borsanın döndüğü kocaman bir hangara götürüyor. Buradaki bir örnek saksılara tek tek yerleştiriyor ürününü, tekerlekli kat kat rafları olan büyük arabalara yerleştiriyor. Kaydını yaptırıyor. Hangi cins çiçek yetiştirmiş, kaç adet yetiştirmiş bildiriyor. Burada bahsettiğim belgeler ve sertifikalar da devreye giriyor. Bu büyük hangarda bir amfi tarzı salon var, sıralara yüzlerce bilgisayar konmuş. Alıcılar burada oturuyor. Siz çiçek yüklü arabalarınızı sahneden sırayla geçiriyorsunuz, alıcı hem çiçeğinizi görüyor, hem de önündeki bilgisayardan bilgilerinizi, sertifikalarınızı, önceki satışlarınızı, ürün detaylarını görüyor. Not alıyor, birkaç saat içinde kim ne almış satmış her şey belli oluyor. Bir örnek güzel saksılarda paketlenen çiçekler alıcıyla birlikte farklı ülkelere dağılıyor. Öyle büyük bir pazar ki, salondaki alıcıların önünden sürekli yeni çiçekler geçiyor. Saat gibi işleyen bir sistem.


Sebze tarımında da benzer koşullar ve şartlar mevcut. Çiftçi devlet tarafından ziyaret ediliyor, kontrol ediliyor, bilgi veriliyor. Her serada bir bilgisayar var, seraya giren güneş miktarını hesaplıyor. Ürüne verilen suyu bile bilgisayar yardımıyla derecelendirip ısıtıyorlar. Herkesin amacı en az enerjiyle ürün elde etmek. Hasat sonunda ürünlerinizi yine belgeleriniz ve sertifikalarınızı da göstererek satıyorsunuz. Çoğu çiftçi belli bir üründe özelleşmiş, bilgisi son derece fazla ve o konuda devlet tarafından da teknik yardım görüyor.


Ülke üniversitelerinin tarımla ilgili çok geniş araştırmaları var. Bu konuya ciddi fonlar ayrılıyor, tüm sonuçlar ve bilgiler en alt kademeye kadar bildiriliyor, sonunda tek tek çiftçilerle paylaşılıyor. Bu bahsettiğim çiftlikler ille de öyle büyük özel yerler değil. Köylerde, kasabalardaki normal tarlalar, köylüler de sistemin içinde.


Beyaz Zambaklar Ülkesinde diye bir kitap vardı, Atatürk vaktinde her askerin okumasını istemişti bu kitabı. Finlandiya&[#]8217;nın nasıl imkansızlıklar, yokluklar içinde kısa sürede doğrulup günümüz haline ulaştığını anlatan bir kitap. Elverişsiz topraklarda tarımda ve daha başka bir sürü toplumsal ve sosyolojik konularda nasıl geliştiğinden, ilkeler ve yöntemlerden bahsediyor. Benim neslimin bu kitaptan haberi yok, popülaritesini neden yitirdi bilmiyorum. Okunması gerekiyor, ince, iki günde okunabilecek bir kitap.


Hollanda belgeselini ise İzTV kanalında ya da web sayfasında izleyebiliriniz: Tarımda Mucize Ülke Hollanda. 30 Kasım&[#]8217;da akşam 11.30&[#]8217;da tekrar gösterilecek.