Yelkenli kiraladık geçen hafta. Bu sefer acemiliğimizi atmış mıyız nedir, tekne de sağlamdı, hiç macera yaşamadık. Gittik gördük yüzdük geldik. Teknedeki her işi iki dakikada yapınca, etrafı seyredecek bol vakit kaldı bana. Bakınız yelkenci profilleri:




İstanbul Şımarıkları




Bunlar bir bakışta belli olur. Arkadaş grubuyla çıkmışlardır, 30-40 yaşlarındadırlar.
Yelkenliyle falan uğraşmazlar, direkt motor yat kiralamışlardır ya da zaten içlerinden birinindir o. Sene boyu manyakça çalışıp nihayet bir haftalık tatile çıkmanın verdiği rahatlık, kendini bilmezlik, şımarıklık diz boyudur. Bakir bir koyda yanyana demirlemiş teknelerin arasında sessiz bir gecede bir tek onlardan kalitesiz Türkçe Pop müzik duyulur. Sonuna kadar açarlar müziği, tek kol havada hop hop, bağırışlar çağırışlar, eşlik etmeceler. "Heyoo çok eğleniyoruz biiiz!" Tatildedir onlar çünkü, hak etmiştirler. Çevredeki onlarca sessiz yelkenlinin de tatili değildir sanki bu. Kavga çıkarıp çıkarmama arasında düşüne durun siz, saat 12´ye yaklaşınca anca kapatırlar müziği, İstanbul´da öyle görmüşlerdir çünkü. Sabah erken kalkıp erken yatan yelkencilere saygı sıfırdır. Yatları batasıcalardır. Sabah erkenden sessizce teknelerine çıkıp kafayı içeri sokup vuvuzela öttürülesicileridir.




Büyükbaba ve Büyükanneler




En geniş sayıda profil onlarındır. Çalışmış çabalamış hayatını kazanmış, oğlunu kızını evlendirmiş, emekliye ayrılmış huzurlu 50-60 yaş çiftleridir. Hayat onlara güzeldir. Yanık tenlidirler, bir çıktılar mı bir-iki ay kalırlar denizde. Bazen yanlarında evlatları ve torunları da olur, mutlu aile tablosu çizilir. Adam arkada dümende, kadın başta ırgattadır, harika bir ikili olmuşlardır. Komşu teknelere laf atarlar, gülümserler, tanışır muhabbet ederler. Arkadaşlıkları güzeldir, kaldı ki 10m tekne içinde sürekli aynı insanlarla olma haline alternatif getirirler. Çoğunlukla yabancıdırlar, teknelerini Ege´de bir marinaya bırakırlar, her yaz Avrupa´nın muhtelif yerlerinden kalkıp gelirler.




Sosyetikler




Bunlar da motor-yatçılardandır. Teknelerinde bir örnek giyimli elemanları çalışır, yemekleri hazırlanır, tekne kullanılır. Çoğunun yanında küçük köpekçikleri vardır. Fino ya da Kaniş´ten başkası olamaz bu köpek. "Ay Fifi´den ayrılamaaaam" diyip tatile çıkarılan köpek yat içinde eziyet çekmektedir.
Günde iki defa görevlilerden biri jet ski´yi hazırlar, diğeri köpeği kucaklayıp arkaya biner ve köpek karaya gezmeye ve işini yapmaya çıkarılır. Sıcaklık bu sırada 45 dereceye yaklaşmaktadır.




Gençler




"Yahu benim niye böyle bir arkadaş grubum yok?" dedirten çoğunluk yabancı uyruklu arkadaş grubudur. Kuzeyden bir yerden toplaşıp gelmiştirler, koy koy gezmektedirler. Yemin ediyorum, annemin babamın yaptığı sporlar, aktiviteler vs arkadaşlarımınkine bin basar. Küsmek yok, biraz kaldırın popoları.




Günübirlikçiler




Sorun onlarda değil personeldedir. 20 kişilik tekneye 40 kişi doldururlar, avaz avaz müzikle koya girerler, tekneden kollar bacaklar sarkarken siz hayretler içinde kafa saymaya çalışırsınız. Çapa attılar mı suya atlayan insanların ardı ardı kesilmez. Bu kadar insan bu teknenin neresine sığmıştır? Sorun onlarda değildir, hayır, sorun o teknenin giderken koya bıraktığı kirli bulaşık sularıdır. Mahvolmuştur dibi gözüken camgöbeği su. Yazıktır. Sahil güvenliğe şikayet etmelidir.




Ha bu arada, tepesine
helikopter konmuş bir apartman-yat bile gördük. Helikopter.




Aynı akşam bizim
teknenin masasına da bir helikopter böceği kondu. Çok güzeldi.







http://gevezemimargeziyor.blogspot.com/