AK Parti’nin ilk dönemleri…

Ereğli’de aday tanıtım toplantısı düzenliyor.

Günler öncesinden hazırlıklar yapıldı.

Yer tutuldu.

Gazetelerde haberler yapıldı.

AK Parti, aday tanıtım toplantısını bir barda yapacak.

Gün geldi, çattı…

Adaylar heyecanlı…

En güzel elbiselerini giymişler…

Yarısı heyecandan gece uyumamış…

Tecrübeli olanlar, en güzel konuşmaları hazırlamış…

Kürsü hakimiyetleri süper...

Müzikler, alkışlar, sloganlar eşliğinde sahneye çıkıp kendilerini tanıttılar.

Ereğli’yi, Zonguldak’ı nasıl “uçuracak”larını cilalı yalanlarla süsleyerek anlattılar.

İzledik.

Haberimizi yazdık.

Günün en önemli haberi…

Ereğli gazetelerinin hepsinde manşet…

Verilen reklama göre şanslı olanlar…

Takınılan tutuma göre kesin gözüyle bakılanlar…

İki ilişkilere göre açık ara önde olanlar…

Zamanın genel başkanı ile akrabalık derecesi olanlar…

Hatta onun çocuklarının okul arkadaşının babasıyla falancanın babasının iş arkadaşı olanların yakından tanıdığı adayın daha şanslı olduğu…

Böyle tanıdığımız adaylar bizim de vardı.

Fakat hiçbir zaman ilgilenmedim.

Rutin haberimizi yaptık.

Manşetten, “AK Parti adaylarını bir barda tanıttı” dedik.

Haberin içeriğinde de tüm orada olan gelişmeler. Olağan bir haber metni…

“Geçirme” yok.
Kıyamet koptu.

Bu başlık partiye zarar verirmiş.

İlçe Başkanı aradı.

- Sen nasıl böyle yazarsın?

- Oturdum yazdım. Tüm haberler gibi…

- Niye böyle yazdın?

- Böyle olmadı mı?

- Tamam da “Barda tanıttı diye” yazmayaydın.

- Sen barda aday tanıtırken suç olmuyor da, biz yazınca mı suç oluyor?

[*] [*] [*] [*]

Kapandı telefon.

Küstü.

Yahu kardeşim, sen değil miydin günlerce gazetelere ilan veren?

Sen değil miydin, tüm ekabir takımını oraya davet eden?

Sen değil miydin “bar”ı doldurmak için köylere otobüs, minibüs gönderip kalabalık bir topluluk oluşturmaya çalışan?

Ne oldu şimdi?

Birileri çıkıp dedi ki:

“Barda aday tanıtmak, AK Parti’ye zarar verir. Bunda kasıt var.”

Durum öyle gelişti.

Halen beni görünce serin davranıyor.

Yaptığı hatanın bedelini birine kesecekti.

Öyle yaptı.

Kimse bitli yorganı üzerine almaz.

Allah razı olsun, bize attılar.

[*] [*] [*] [*]

AK Parti’ye gelince…

O seçim dahil hepsini kazanıyor.

Halen iktidarda olması bunun göstergesi…

Demek ki, bu durum Ereğli’deki adayların giydiği cicili elbiselerle ilgili değil.

Yakınlık ilişkileriyle de alakası yok.

Hatta daha önce hangi partiden, hangi meyhaneden, hangi bardan geçtikleriyle, ya da şu an nerede sahne aldıklarıyla alakalı da değil.

Sonuç, yukarıda esen hava ile ilgili.

Bu tüm partiler de böyle.

[*] [*] [*] [*]

Gelelim konunun özüne…

Biz Akköy’ün yol sorununu yazdık.

Muhtar küstü…

Ormanlı’daki eğitim sorununu yazdık.

Milli Eğitim Müdürü küser.

Asayiş yazarsın; Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı küser.

Tarımda yaşanan yanlışlıkları yazarsak, Tarım Müdürü yüzümüze bakmaz.

Belediye sınırlarındaki noksanlıkları yazsak, Belediye Başkanı tavır alır.

Şirketleri yazarsın, yakın arkadaşlarını ararlar, ekonomik ambargoya başlarlar.

Yazarsanız, yazmaya niyet ederseniz, danışmanlar, milletvekilleri bile küser.

Kimse de çıkıp;

“Bizim göremediğimiz bir konuyu gündeme getirdiniz.

Bizim söyleyemediğimiz bir eksikliği yazdınız.
Bizim gözümüz, kulağımız, dilimiz oldunuz” deyip teşekkür etmez.
Böyle bir beklentimiz de yok.

Ancak bu “hak”tır.

Bu hakkı bilmeyene yazmakta “müstehak”tır.

[*] [*] [*] [*]

Lütfen bakın; yazılan da herhangi bir kötü sonuç var mı?

Yok.

O zaman niye küsüyorsun?

Bu kadar mı haksızsınız?

Bu kadar mı büyüyebildiniz?