İnek kayıp.

Sahibi aramaya koyulmuş.

İneğinin ölüsünü bulmuş.

[*] [*] [*] [*]

Kurtlar aç kalmış.

Köye inmişler.

İneği telef etmişler.

Sayısını bilen yok.

Gerçekten kurt mu?

Çakal mı?

Ayı mı?

Bilmiyoruz.

İneğinin sahibi ne diyorsa...

Ona inandık.

[*] [*] [*] [*]

Kocaman inek.

Serilmiş yere.

Ağız kısmında darp izi var.

Bir de sağ omuz küreğinde...

Biraz parça koparılmış.

[*] [*] [*] [*]

Kabul ettik.

Kurt saldırmış.

Önce öldürmüş.

Sonra doyana kadar yemiş.

Gerisini bırakmış.

Az da yese...

Çok da yese...

Bir inek telef olmuş.

Kurdun verdiği zarar belli.

Bir inek...

Kendi açısından olan belli...

Sadece doyana kadar yer.

Dört ayaklısı böyle...

[*] [*] [*] [*]

Bir de iki ayaklı vahşiler var.

Cinsi...

Türü...

Familyası...

Çok önemli değil.

Açıkçası...

İster çakal...

İster kurt...

İster ayı...

Verdiği zarar açısından bakalım.

Fırsat bulur.

Sadece doyuncaya kadar değil.

Yüzyıllık...

Bin yıllık...

Yetecek kadar...

Hatta...

Ailesine...

Sülalesine...

Yedi ceddine yetecek kadar yer.

Doymaz...

Doymak bilmez...

Zararı da durmaz.

Ta ki...

Doymak bilmeyen gözünü bir avuç toprak kapatıncaya kadar...

Hayvanat...

Küçüktük.

Çocuklarımızı bakkala gönderemediğimiz yaştan daha küçüktük.

Büyüklerimiz bizi davar gütmeye gönderirdi.

Önümüzde onlarca küçükbaş...

Sırtımızda azık çantası...

Yanımızda birkaç zağar...

Sabahtan çıkardık yola...

Çekerdik sürüyü...

Öteyüz...

Kaçakağlı...

Kuz yol...

Soğuk su...

Köklük...

Tepesarı...

Taşlık...

Masa çamı...

Kara Abdul yeri...

Vesaire...

Başkaları da giderdi.

Aynı bölgeye gitmemeye...

Ya da sürekli aynı yere gitmemeye özen gösterirdik.

Ancak her bölgeye mutlaka giderdik.

Belli aralıklarla...

Mevsimine göre...

Ot durumuna göre...

Dolayısıyla oralar bizden sorulurdu.

Daha kendimize sahip çıkamazken...

Bir sürüye yol gösterirdik.

Yüksek dağlar...

Ancak ne ayı bulur..

Ne kurt...

Ne çakal...

Hatta yaban domuzu bile bulunmazdı.

Biz oralardan çekildik.

Şimdilerde yaban hayvanlarına kaldı meydan.

[*] [*] [*] [*]

Sonuç...

Hayat boşluk kabul etmez.

Doğru yeri doldurmazsanız...

Boş bırakırsanız...

Orayı yanlışlar doldurur.

Öyle ya...

Artık yaban domuzları köye indi.

Kurtlar neredeyse ahırdan inek kaçıracak.

Bunun bir de kinayesi var.

Ayrı yazı konusu...