İki kardeş...
İyi geçiniyorlar&[#]8230;

Çok güzel anlaşıyorlar&[#]8230;

Güzel işler yapıyorlar birlikte&[#]8230;

Baba mirasını katlamaya başlıyorlar&[#]8230;

İşleri büyüyor.

Bulundukları yörede ün yapıyorlar.

Kıskanç insanların gözüne diken oluyorlar.

Her şey yolunda&[#]8230;

Gün geliyor&[#]8230;

Zaman akıp giderken aralarında ufak bir anlaşmazlık çıkıyor.

İkisi de inat&[#]8230;

Görmezden gelmiyorlar.

Pireyi deve yapıyorlar.

Olay büyüyor.

Büyüyor.

Ayrılık ateşi gelip kapıya dayanıyor.

Ayrılıyorlar.

Kimin nesi varsa, alıp bir kenara çekiliyor.

Kimsenin kimsede bir kırık iğne alacağı kalmıyor.

Ne hikmetse inat bitmiyor.

Düşmanlıktan vazgeçmiyorlar.

Biri bir düşmanlık yaparsa&[#]8230;

Diğeri karşılık veriyor.

Hatta daha misliyle karşılık veriyor.

Daha fazla zarar veriyor.

Günler böyle akıp gidiyor.

Yan yana iki kocaman çiftlik&[#]8230;

İki kardeş&[#]8230;

İki komşu oluyorlar önce&[#]8230;

Sonra da düşman&[#]8230;

Hepsi bir arada&[#]8230;

[*] [*] [*] [*]

Günlerden bir gün&[#]8230;

Sırtında bir çanta&[#]8230;

Bir adam peydah oluyor.

Uğruyor, büyük kardeşin çiftliğine&[#]8230;

Selam, sabah&[#]8230;

İzzet ikram yapıyor, çiftlik sahibi&[#]8230;

Tanrı misafiridir.

Ağırlamak gerek.

Ağırlıyor.

Sonra ihtiyacını soruyor.

[*] [*] [*] [*]

- Nerden gelir nereye gidersin?

- Ben marangozum.

Sırtımda çantada el aletlerim var.

Köy köy gezerim.

Tadilat, tamirat yaparım.

Ne iş verirlerse yaparım.

Böylece geçinirim.

Bana göre bir işin var mı?

- Var.

- Göster yapayım.

- Gel benimle&[#]8230;

Şu karşıdaki çiftlik benim kardeşimin.

Şu aradaki dere yoktu.

O buraya kanal kazdı, yan derenin suyunu bağladı.

Ben tarlamı perişan etti.

Sen buraya kocaman bir duvar yapacaksın.

Kimse birbirini görmesin.

Ustaya talimatı verdi.

Kullanacağı ağacın yerini gösterdi.

Başka bir yerde işe gitti.

Usta işe başladı.

Gayret etti.

Aynı gün bitirdi.

Akşam adam tarladan döndü.

Ne görsün?

Usta duvarı yapmamış.

Onun yerine derenin üzerinden karşıya köprü yapmış.

Tüm maharetini kullanmış.

Çok güzel bir köprü yapmış&[#]8230;

Adam ustaya tam işin nedenini soracak&[#]8230;

Küçük kardeş köprünün diğer tarafında belirmiş.

Açmış kollarını&[#]8230;

Gelmiş köprünün orta yerine kadar.

- Sen güzel adamsın.

Anlayamadım.

Aç kollarını gel buraya kadar.

Artık buluşalım.

Bir ağabeylik daha yapmış.

- Büyüklük bende kalsın&[#]8230;

O da açmış kollarını, köprünün orta yerinde sarılmışlar.

[*] [*] [*] [*]

Bu arada, usta takımlarını toplamış.

Çantasına doldurmuş.

Tam yola çıkacakken, büyük ağabey durdurmuş.

- Ben sana &[#]8220;duvar&[#]8221; dedim.

Sen köprü yaptın.

Kardeşimle beni kavuşturdun.

Borcumuz nedir?

- Benim görevim insanlar arasında köprü olmak.

Ben karşılığını aldım.

[*] [*] [*] [*]

Hikayeler, kıssalar hep güzeldir.

Bir ömrü, bir köprüyü geçebilmek için yaşıyoruz.

Kimimiz farkında, kimimiz değil.

Sırat köprüsünden geçebilirsek&[#]8230;

Sorun yok.

Ancak oradan geçebilmek için buradaki ayrılık köprüsünü geçmek gerek.

İnsanlar ayrı düşer&[#]8230;

Araya köprüler gider&[#]8230;

Korkmayın, çıkın bu köprülerin üzerine, kavuşun&[#]8230;

Zaten er ya da geç kavuşacaksın&[#]8230;

Uzatmanın kimseye faydası yok.