Kuşluk vakti;

Güneş doğduktan 45 dakika sonra başlar, öğle namazına 45 dakika kalıncaya kadar devam eder.

Sabah namazı vaktinde kalkardı, evin kadınları…

Ateş sönmüşse, yeniden yakar.

Köz (kor) kalmışsa, karıştırıp üzerine odun atar.

Ateşi tekrardan harlar.

Bu arada evin erkekleri kalkar.

O gün yapacağı işe hazırlanır.

Görev taksimatı yapılır.

Çoban belirlenir.

Sabit görevi olanlar ayrılır.

Kahvaltı sofrası hazırlanır.

Geri kalanlar uyandırılır.

- Hadi kalkın. Bugün çiçek (ıhlamur) toplamaya gideceğiz.

Kahvaltıda çay, çorba ne varsa…

Ardından azık hazırlanır.

Daha önceden bilinen meşhur ıhlamur ağaçlarının olduğu ormana doğru yola çıkılır.

Bazen bildiğin ağaca varmadan başka bir ağaç bulursun…

Bazen de aradığın ağacı senden önce biri budamaya başlamıştır.

Öyle de olsa, orman bereketlidir.

Mutlaka bir ağaç bulunur.

Erkekler çıkar dallarını budar.

Seneye çiçek vermesi muhtemel dallar mümkün olduğunca korunur.

Hem bu senenin nimeti toplanır…

Hem de seneye hazırlık yapılır…

Eğer bulunan ağacın çiçek kalitesi yüksekse, mevsim başladığında oraya gidip bir kaç dal kesip işaret bırakılır.

- Bunu ben toplayacağım.

Eğer ağacı görenin orman kültürü ve insanlık terbiyesi varsa, o ağaca dokunmaz.

- Bu başkasının, işaret koymuş.

Ahlak ve kültür yoksa...

İnsanlık pek ortalıkta görünmez.

Normal bir insan günde yaş olarak bir un çuvalı çiçek toplar.

Sonra onu sırtlanır.

Evine getirir, kurutur.

Zamanı gelince satar.

Ekip çalışması yapanlar bu işten karlı çıkar.

[*] [*] [*] [*]

Ormana gitmek…

Çiçek toplamak keyifli…

Oturduğun yerde, gölgede hem para kazanıyorsun…

Hem piknik yapıyorsun…

Hani son zamanların meşhur “masa başı” işi gibi…

Tek sıkıntı; Bu iş yasal değil.

Ormancıya yakalanmayacaksın.

Yakalanırsan, yandın.

Allah kurtarsın.

Meşe mi, ıhlamur mu?

Bir kaç yıldır meşeler hasta…

Baktığın zaman sapa sağlam görünen ağacın içi çürümüş.

Kimisinin hastalığı gözle görünüyor.

Dalları kurumuş…

Tepesi kurumuş…

Gövdesinde çürükler oluşmuş.

Uzaktan baktığın zaman yemyeşil orman görünen yerin içi çökmüş.

Çökmeye devam ediyor.

Ne yapılabilir?

İşin yasal sürecini, teknik boyutunu bilmiyoruz.

Ancak içi çürüyen bir ağacında uzun süre ayakta kalamayacağını biliyoruz.

Meşe ormanlarını ıslah edelim.

Buraları önce güzel bir temizleyelim.

Ardından buraları ulaşım olabilecek şekilde parselleyelim.

Ve içine gelir getirici ağaçlar dikelim.

Örneğin ıhlamur…

Verelim vatandaşa…

Ağacını yetiştirsin…

Çiçeğini toplasın…

Gelir elde etsin…

Arıcılara faydası olsun…

Hem oksijenimiz artsın…

Parselleme yaparken, düzenlemeyi öyle yapalım ki, ortalığa piknik alanları çıksın.

Yürüyüş alanları olsun.

Çeşmesini yapıp suyunu bağlayalım.

Hafta sonları insanlar binsin araçlarına, ıhlamurlar altında yürüyüş yapsınlar.

Piknik yapsınlar.

Derin bir nefes alsınlar.

Araçları olmayanlar için sosyal belediyeler otobüs kaldırsın, belli aralıklarla…

Derneklerimiz var bizim.

Tur düzenlesinler.

“Sanki böyle daha güzel olur” diye düşünüyorum.
Ne dersiniz?

Hayali kolay oldu.

Yapması da çok zor değil.

Ancak bu işi yapabilecek beyin şart.

Bizim hayalimiz sade.

Bunun kaymaklısını kuranlar da olur.

Geliştirilir, büyütülür.

Bol oksijenli, çiçek kokulu günler dileğiyle